Kahramanmaraş merkezli olup çevre iller dahil toplam 10 ili ağır biçimde etkileyen son derece yıkıcı ve şiddetli son deprem felaketi nedeniyle özellikle arama kurtarmada ciddi aksaklıklar, müdahale yetersizlikleri, organizasyon bozuklukları ve insan gücü ve araç gereç yetersizlikleri bulunduğu anlaşılıyor.
Arama ve kurtarmadaki aksaklıklar ve yetersizliklerin temel nedenleri iyi organize olamama, insan gücü ve ekipman yetersizlikleri yanında, deprem nedeniyle altyapıdaki çok ciddi bozulmalar olduğu görülüyor.
Bozulmaların ana nedeni ise yolların ciddi biçimde bozulması, çatlaması ve yıkılması nedeniyle kara ulaşımının; havalimanları bina ve pistlerinin yıkılması ve zarar görmesi nedeniyle hava ulaşımının; hastane ve itfaiye gibi kamu binalarının yıkılması ve zarar görmesi nedeniyle acil kurtarma ve yardım hizmetlerinin aksaması olarak gözlemleniyor.
Bunların en büyük nedeninin ise malzemeden çalan hırsız müteahhitlerden kaynaklandığı sır değil.
Bunun gibi çok geniş alana yayılmış doğal afetlerde altyapının önemi çok bariz ortaya çıktı.
Kamuda yolsuzluk kollektif bir suçtur
Bir kamu binasının yapımında ya da bir özel binanın veya apartmanın yapımında bir müteahhidin tek başına yolsuzluk ve hırsızlık yapabilmesi mümkün değil.
Kamu ihalelerinde yolsuzluk, siyasi iktidara yandaş müteahhit, siyasi iktidarın yetkili veya etkili konumundaki bir veya birkaç siyasetçi (parti ilçe/il başkanı, parti yöneticisi veya partinin milletvekili) ve siyasi iktidara biat etmiş emir eri bürokrat üçlüsünün işlediği kollektif bir suçtur.
Özel binaların ve apartmanların yapımındaki hırsızlık ve yolsuzluk (malzemeden çalma, imara aykırılık, denetimdeki usulsüzlükler vs.) için de benzer bir kollektif sorumluluk yerel yönetimler (belediyeler) bazında işler.
Bu kollektif bir suçun somut sonuçlarından biri de işte bu deprem felaketinde yok yere ölen zavallı insanlardır.
Bu kollektif suçu işleyenlerden hukuk önünde hesap sorulur mu?
Tabii ki hayır.
Göstermelik göz boyama tarzında bir iki aksiyon yapılır, sonrasında iktidar yandaşlığı bazında veya rüşvetlerle filan işler yoluna koyulur ve unutturulur gider.
Siyasi iktidarlar yandaşlarını böyle durumlarda özellikle korurlar.
Seçimler sonrası iktidar değişirse belki. Ama yine de fazla ümitlenmemek lazım.
Bu ülkede yapanın yaptığının yanına kar kalması ve olanın garibana olması Anayasanın açıkça yazılmamış ama herkesin bildiği ve değiştirilemez ilk üç maddesi içindedir!
Şu anda yıkılan binaların hemen tamamı büyük ihtimalle en yıkıcı Marmara Depremi sonrasında yapılmıştır.
O depremde sorumlulardan hesap sorulabilseydi muhtemelen bu felaket bu kadar yıkıcı sonuçlar doğurmazdı.
Silahlı Kuvvetler kullanılabilir mi?
Deprem nedeniyle kamuoyundaki tepkilerin biri de askeri birliklerden neden hemen istifade edilmediği.
Silahlı Kuvvetlerin büyük insan gücü ve ekipman imkanları acilen arama ve kurtarma işlerinde kullanılsaydı kuşkusuz çok olumlu sonuçlar alınabilirdi.
Ne var ki şu ana kadar yapılan açıklamalar askerlerden yararlanmanın çok çok sınırlı kaldığı ve yeterli olmaktan uzak olduğu yönünde.
Peki yasal açıdan askeri birliklerden bu gibi durumlarda istifade edilebilir mi?
Evet. OHAL ilan edilmeye bile gerek olmadan doğrudan her ilin valisi, en yakın askeri birlik komutanından bu gibi acil hallerde yardım talebinde bulunabiliyor ve bu talebinin gereğinin yapılması zorunlu.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununda (m.11/D) bu konuda açık yetkiler var.
Her ne kadar buradaki yetki asıl olarak ilde çıkabilecek veya çıkan kamu düzenini bozucu önemli "olaylar" için öngörülmüşse de, bu gibi tabii afetlerin ilde kamu düzenini de zaten doğal olarak sarsabilecek olması nedeniyle, daha geniş biçimde yorumlanmasına engel bulunmuyor.
Yani her bir ilin valisinin hiç vakit kaybetmeden hemen böyle bir talepte bulunması kanunen mümkün. Ama maalesef bunun şu ana kadar yapılmadığı anlaşılıyor.
Hatta böyle bir durumda askeri birliklerin faaliyetleri vali ile askeri birlik komutanı arasında koordineli biçimde yürütülüyor ve anlaşmazlık halinde de asıl karar alma yetkileri valiye tanınmış. Ayrıca askeri birlikler bu faaliyetlerinde de Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu hükümleri dışına çıkamıyorlar.
Yani Silahlı Kuvvetlerden yardım istenirse "darbe" yapmaya yeltenirler tarzındaki paranoya da yersiz.
Diğer yandan askeri birliklerden yardım isteme kararının doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından alınıp, emir ve talimat olarak derhal valilere bildirilmesi ve valilerin işbu yetkilerinin bu yolla kullanılması da hukuken mümkün.
Ne var ki Cumhurbaşkanı tarafından da böyle bir aksiyon alınmadığı anlaşılıyor.
OHAL ilanı
Anayasaya göre tabii afetler durumunda ülkenin tamamında veya sadece belli bir kısmında (belli illerde) 6 aya kadar olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesi mümkün (m.119). OHAL ilan etme yetkisi doğrudan Cumhurbaşkanında. Ama derhal TBMM’ye onay için sunulması zorunlu.
Nitekim dün itibarıyla 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan edildi.
OHAL ilanı halinde de askeri birliklerden yardım istenmesi mümkün.
Zaten İl İdaresi Kanununa göre OHAL ilan edilmese bile valilerin askeri birliklerden yardım isteme dahil her tür yetkisi varmış. O halde OHAL ilan etmeye ne gerek var diyebilirsiniz.
Bu gibi durumlarda OHAL ilan etmenin en önemli avantajı, acil durumlarda gerektiğinde kişilere çalışma yükümlülükleri getirilebilmesi ve kişilerin taşınır mallarına (her tür araç, otomobil, kamyon, tanker vs.) ve her tür ekipmana el koyulabilmesi.
Hukuken OHAL ilan edilmediği sürece özel kişilerin taşınır mal ve ekipmanlarına el koyulamıyor ve kişilere çalışma yükümlülüğü getirilemiyor.
Diğer yandan 3634 sayılı kanuna göre "istimval", yani özel kişilerin taşınır mallarına el koyma yetkileri de kullanılamıyor. Çünkü bu yetki anılan kanunda sadece "seferberlik ve savaş hali" durumu ile sınırlanmış. Deprem gibi tabii afetlerde kullanılamıyor.
Deprem nedeniyle yaklaşan seçimler ertelenebilir mi?
Hayır. Kesinlikle mümkün değil.
Çünkü Anayasa seçimlerin hangi durumlarda ertelenebileceğini açıkça düzenlemiş (m.78).
Buna göre seçimlerin ertelenmesi sadece "savaş halinde" mümkün. Ancak bu durumda 1 yıla kadar seçimler ertelenebiliyor.
Deprem gibi tabii afetlerde seçim erteleme Anayasaya göre mümkün değil.
Peki deprem nedeniyle bütün ülkede OHAL edilmesi halinde yaklaşan seçimler ertelenebilir mi?
Hayır. Bu da mümkün değil. Gerek Anayasanın anılan hükmü, gerekse OHAL Kanunu, buna müsaade etmiyor.
Fakat böyle bir durumda seçimler OHAL koşullarında yapılır. Onun da bazı sakıncaları malum.
Ali D. Ulusoy kimdir? Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ali D. Ulusoy, 1968 yılı Mersin Mut doğumludur. Öğretim üyeliği yanında EPDK Hukuk Dairesi Başkanlığı, BDDK Hukuk Danışmanlığı, Başbakanlık Bilgi Edinme Kurulu Üyeliği, TOBB-ETÜ Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığı ve İzmir Yaşar Üniversitesi rektör yardımcılığı gibi idari görevlerde bulunmuştur. ABD Los Angeles California Üniversitesinde (UCLA) iki yıl (2006-2007; 2017-2018) misafir öğretim üyesi olarak kalmıştır. 2011-2014 arası üç yıl Danıştay Üyeliği yapmış ve kendi isteğiyle ayrılıp üniversiteye dönmüştür. Uzmanlık alanları: İdare hukuku, İdari yargı, Ekonomik kamu hukuku, İdari yaptırımlar, İnsan hakları, Devlet-din ilişkileri. Lisans: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Yüksek Lisans: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doktora: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doçentlik:2002, Profesörlük: 2008. |