Umut etkin uygulamalarla, açık bilgi ve iletişimle desteklenirse yaşar.
Bu yazıyla birlikte T24'te haftada bir bilim, eğitim ve bilimin toplumla ilişkisi üzerine yazmaya başlıyorum. Bilimin toplumla ilişkisi derken, dünyaya akıl gözüyle bakmaktan söz ediyorum. Toplum ve dünya işlerine kanıtlara dayanarak karar vermek, kanıtlar üzerinden şeffaf iletişimle tartışma ve toplumsal uzlaşma aramak kolay erişilmeyen ve çabuk kaybedilebilen bir yol olabilir. Ancak toplumların esenliği için bu ideallere yakın kalmaya çalışmaktan başka yol yok. Akıl ve vicdan.
Desen: Selçuk Demirel
* * *
Türkiye'de son yerel seçimlerden sonra bir umut yeşerdi. Seçmenler kendiliğinden net bir değişiklik talebini ortaya koydular. Nüfusun çoğunluğunu ve ekonominin ağırlığını barındıran yerel yönetimler el değiştirdi. Bu değişiklik talebinin bir tecrübe, bilgi ve iletişim kökeni olmalı. Ülkedeki kötü yönetimle, ekonomik krizle gitgide ağırlaşan şartlar insanları doğrudan etkiledi. Malî kaynakları tükenen iktidar seçmeni krizin etkisinden koruyamadı. İnsanlar kendi deneyimlerinden öte, genel durumdan daha fazla haberdar oldular. Siyaset kurumları da yarı bilinçli deneme-yanılmalarla da olsa toplumun taleplerini kısmen algıladı. Üretilen kriz yoğunlaştıkça algı yönetimi de zorlaştı. Medya üzerindeki baskılara rağmen bağımsız ve muhalif medya yalan duvarını yer yer aşabildi. Mayıs 2023 seçimlerinde toplumun içinde bulunduğu krizlerle ilgili bilgi ve iletişim ülke genelinde seçim sonuçlarını belirleyecek umut ve güvene dönüşememişti. Belki muhalefetin kurduğu ittifakın kendi tartışma dinamiğini ve dolayısıyla topluma verilen mesajı şeffaf ve net biçimde yönetememesi, umut ve güven üretmemesi o seçimlerin sonucunu etkiledi. İttifakın ortadan kalkması ile toplum kendi deneyimlerinden ve sınırlı bilgi ve iletişim imkânlarından yola çıkarak kendiliğinden bir umut yolu üretti. Umudun güvene dönüşmesinde toplumla siyasi partiler arasında durumla, yapılan işlerle, yapılabilecek işlerle ilgili bilgi paylaşımı önemli olacak.
Demokrasiye katılım seçim sürecine katılım ve seçim sürecinin denetlenmesi ile başlar. Bu konuda son zamanlarda sivil toplum örgütleri ve gönüllüler önemli rol oynamaya başladı. Demokrasi sürecinin seçimler dışındaki sürekli kısmı ise günlük işlerin iyi yapılması, bunun bireyler, sivil toplum örgütleri ve genelde toplum tarafından takibiyle olur. Toplum yargı, yürütme ve denetleme organlarını izlediği, denge ve denetleme süreçlerinde aktif olduğu ölçüde, demokrasi de toplumun esenliğinden yana işleyebilir.
Toplum açısından bakıldığında durum nedir? Ekonomik kriz sırf ideolojik kılıflarla örtülemez: Faizleri düşük tutma politikası da sadece nass diye, dini kullanan bir propaganda aracı değildi. Borç içindeki alt ve orta sınıfları kredi kartlarıyla yaşatmak için gerekliydi. Kaynakların tüketilmesiyle sürdürülemez hale geldi. İdeolojik kılıflarla birlikte etkisizlik, çaresizlik hissi, "bu işler değişmez", "biz adam olmayız" kabulü, buna dayalı ahlâki kayıtsızlık ("anomi") gibi kısa vadede kolay değişmeyecek kültürel etkenler de var. Ancak bu etkenlerin siyasi kullanımının pervasızca artışıyla "geleneksel" yolsuzluk ortamı büyük boyutta bir yağmaya dönüştükçe, küçük paylaşımlarla alt sınıflara dağıtılan pay yetersiz kaldıkça toplumun tepkileri artıyor, seçmen davranışına yansıyor. Yağmanın çevreyi, geçim kaynaklarını, sağlığı tahribi karşısında köylülerin, köylü kadınların direnişi yaygınlaştı. Şehirleşme, göç, işsizlik, geçim sorunlarıyla birlikte kültürel ve ideolojik kılıflarla sürdürülen ayırımcılıklar da artıyor. Kadınların itirazları, örgütlenme ve siyasete katılım artışı burada önemli bir kanal. Kürtlerin Türkiye'de demokrasi içinde siyasi güç olmaları bir diğer önemli gelişme. Toplumun tüm kesimlerinde iletişimin geliştiği ölçüde yalnız kendisine değil başkalarına karşı ayrımcılıkla ilgili farkındalık artabiliyor.
Siyasi partiler açısından neler yapılırsa toplumdaki gelişmelere umut ve güven desteği sağlanır ve sürdürülür?
- Partiler arasında, parti içinde gruplar, kişiler arasında mücadele normaldir, ama iş bundan ibaret olmamalı. Ortada konuşulan bir konu, projeler, yapılmaya başlanmış iyi örnekler, bunların yapılabileceğinin gösterilmesi, kendi partisinde de olsa kötü örneklerin sahiplenilmemesi, "öteki de yapıyor" yerine "ben izin vermiyorum, bundan sonra iyisini yapacağım" gibi mesajların gerçek örneklerle desteklenmesi gerekir.
- Sivil toplumun siyasi süreçlere katılımını teşvik etmek, sivil toplumla işbirliğini geliştirmek yolunda siyasi partiler tutarlı girişimlerde bulunmalı.
- Demokrasinin işleyişini Anayasa ve kanunlar düzeyinde sağlama almak, kötü kanunları değiştirmeğe çalışmak, mevcut kanunların uygulanmasını sağlamak, parlamentoyu olabildiğince işletmek ve parlamenter demokrasiye geçiş için çalışmak, özellikle de sivil toplumun demokratik süreçlere katılımı noktalarında Anayasayı savunmak, toplantı ve gösteri, örgütlenme ve ifade özgürlüklerinin uygulanması yönünde hassas, tutarlı ve zamanında müdahaleler öncelikli olmalı.
Bütün bunlar için hem doğru bilgiye, değerlendirmelere, iletişime ve hem de bilgiye dayanan gerçekçi uygulamalara ihtiyaç var. Siyasi partilerin halkla doğrudan iletişim ve halkın katılımını sağlamanın yanı sıra sivil toplum örgütleriyle, sosyal bilimler, ekonomi, siyaset bilimi uzmanlarıyla, doğa bilimleri, mühendislik ve sağlık bilimlerinde, hukukta, eğitimde, tarımda uzmanlarla çalışmaları lazım. Bu uzmanların çoğu bir siyasi parti mensubu olmayacak. Ama partilerin kendi içlerinde de uzman kadroların bulunması, bunların Türkiye'nin uzman kaynaklarını, araştırma imkanlarını iyi anlamaları ve liyakate göre değerlendirebilmeleri gerekli. CHP'nin gölge kabine yaklaşımı bu yönde iyi bir gelişme olabilir.
Siyasi partilerin geleceğe dönük değişimleri başlamış görünüyor. Yakın geçmişte denenenleri, kısmen başarılanları da unutmamak lazım: konuşmak/konuşmaya çalışmak. Helalleşme - her şeyin üstünü örtmek anlamında değil, konuşmaya hazır olmak anlamında helalleşme. Proje üretmek – Altılı Masa'nın ortak belgeleri: ortaklık bozulmuş olsa da o belgeleri partilerin kendi açılarından yeniden değerlendirmesi, kamuoyunun, medyanın, uzmanların da yapılan çalışmaları içinde ne olduğuna bakarak ele alması, ileriye dönük değerlendirmeler için iyi bir fırsattır. Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü, sivil toplumu içine alan önemli ve içerikli bir çıkıştı, TÜİK gibi kurumların, SADAT'ın önüne gitmek de önemli ve etkili çıkışlardı. Öte yandan dokunulmazlıkların kaldırılması ve kayyım atamalarında muhalefet partilerinin kendi partilerine dokunmasa da ilk uygulamadan itibaren itiraz etmeleri demokrasi açısından gerekliydi. Anayasa'nın verdiği toplanma ve gösteri hakları sivil toplumun katılımı açısından, ifade özgürlüğü de bilgi ve iletişim açısından en temel haklardır. Bu ihlâllere en baştan itibaren, zamanında ve tutarlılıkla karşı çıkmak demokrasinin bilgi ve iletişim temelleri açısından da muhalefet partilerinin halkla, sivil toplumla temas ve destek içinde siyaset yürütmesi açısından da gerekliydi. Gelecek için bu noktalarda toplumun talepleri ve siyasetin aldığı dersler olmalı.
Umut, etkin uygulamalarla, açık bilgi ve iletişimle desteklenirse yaşar. Bilgiye dayanan, iyi uygulamaların sürdürülebilmesi, krizin aşılabilmesi için geleneksel patronaj mekanizmaları yerine sürdürülebilir sosyal politikalar ve doğru iletişim lâzım şimdi. Umudun temelli olması için...
Ali Alpar kimdir?Astrofizikçi. Sabancı Üniversitesi Emeritus öğretim üyesi. Bilim Akademisinin kurucu başkanı. 1968'de Robert Akademi'den, 1972'de ODTÜ Fizik bölümünden mezun oldu. 1977'de Cambridge Üniversitesi'nden fizik doktorasını aldı. Boğaziçi Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, University of Illinois at Urbana-Champaign, TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü, ODTÜ ve Sabancı Üniversitesi'nde çalıştı. Araştırma alanları nötron yıldızları ve pulsarlardır. 1993-1997 arasında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Konseyi, TÜBİTAK Bilim Kurulu ve TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları'nı başlatan yayın kurulu üyesiydi. ODTÜ (1994) ve Sabancı Üniversitesi'nde (2003) mezuniyet sınıfı öğrencilerinin seçtiği en iyi öğretim üyesi ödüllerini aldı. TÜBİTAK Teşvik Ödülü 1986, Sedat Simavi Ödülü 1988, TÜBİTAK-TWAS Bilim Ödülü 1992, ODTÜ Mustafa Parlar Vakfı Bilim Hizmet ve Onur Ödülü 2018 sahibi. Hükümetin KHK ile Türkiye Bilimler Akademisine (TÜBA) üye tayin etmesi üzerine TÜBA'nın 82 aslî üyesinden istifa eden 52 üye arasındaydı. 25 Kasım 2011'de Bilim Akademisi'nin 17 kurucu üyesi arasında yer aldı. 2011-2021 yılları arasında Bilim Akademisi'nin ilk başkanlığını yaptı. Türk Astronomi Derneği üyesi ve eski başkanı. Academia Europaea, American Philosophical Society, European Astronomical Society, International Astronomical Union üyesi. |