Alex Akimoğlu

30 Ağustos 2020

Ucuz mobilya dünyasının dev markası Ikea, moda dünyasına göz kırpıyor

Ikea'nın uzun zamandır düşlediği modaya geçiş hayali, moda-Ikea flörtleşmesinin ilgi görmesiyle alevlenilenmiş oldu ve ilk adım atıldı

Ikea, şimdilik sadece Japonya'da satışa çıkarılan kapsül bir koleksiyonla moda arenasında da söz sahibi olma yolunda ilk adımını attı. İş dünyasında "sürpriz" olarak nitelense de, bu gelişmenin uzun bir çalışma sonucu belirlenen stratejinin ön denemesi olduğu tahmin ediliyor.

"Efterträda" olarak isimlendirilen mini koleksiyonda, İsveç kültürünün minimalist tarzının yansıtılmış olduğunu gözlemledim. Markanın en çok satan ürünü olduğu belirtilen "Billy" kütüphane modelinin barkodunun baskı olarak kullanıldığı sweatshirt, t-shirt modellerine, şemsiye ve havlu gibi aksesuarlar eşlik ediyor. Ekolojik koton kullanıldığı konusunda vurgu yapan Ikea, bir süreden beri tekstil dünyasında sıkça dile getirilen "çevreyi koruma" olgusuna önem vereceğinin mesajını da vermiş oluyor kanımca.

Ikea'nın mavi renkteki amblemli alışveriş torbası "Frakta", zaman zaman bazı ünlü tasarımcılara simgesel bir obje olarak esin kaynağı oluyor. Örnek olarak 2016 yılında Balenciaga'nın büyük ilgi gören XXL çantasını verebilirim. Lüks sektörünün bu ünlü markasının ilgisi Ikea yönetimini de şaşırtmış ve basın kanalı ile teşekkür etmişlerdi.

Ikea, bir süre önce, son yıllarda yükselişte olan Off White markasının yaratıcısı Virgil Abloh'la iş birliğine giderek "Markerad" adlı bir mobilya koleksiyonu tasarlatmıştı.

Masa, sandalye, ayna, lamba, dolap ve ev tekstili gibi parçalardan oluşan Abloh imzalı koleksiyon, ucuz ve pratik ürünleri ile ünlü markanın imajını tazelemişti.

Tasarımcı olarak Abloh'un seçilmiş olması da kanımca yine ince düşünülmüş bir stratejinin ürünü. Avangardist tarzını, sokak modası ve lüks kodlarını harmanlayarak yaratan siyahi tasarımcı son yıllarda gündemden düşmeyen bir isim.

Tahminimce, Ikea'nın uzun zamandır düşlediği modaya geçiş hayali, moda-Ikea flörtleşmesinin ilgi görmesiyle alevlenilenmiş oldu ve ilk adım atıldı.

Kapsül koleksiyonun ilk olarak Japonya'da lanse edilmesi de tabii ki bir tesadüf değil. Tüketici bir toplum olarak bilinen Japonlar, zamanla bilinçlenerek daha seçici ve kaliteye önem veren bir topluma dönüşerek, "gözü kapalı alışveriş tutkunu" unvanlarını Çinlilere devretmiş oldular.

Uzun yıllar Japonlarla işbirliği yapmış bir tasarımcı olarak en çok etkilendiğim nokta, kitle olarak karar verebilme dürtüleri olmuştur. Koleksiyon sunumu için sık sık gittiğim Hanae Mori'nin merkez binasındaki toplantılarda, model seçimini yapan ekibin sadece bakışarak yaptıkları iletişim beni hep hayrete düşürmüştür.

Konu açılmışken büyük bir başarı öyküsü olan Ikea'nın hikâyesine kısaca bir göz atalım.

1943 yılında Ingvar Kamprad'ın marangoz atölyesinde başlayan "mobilya parçaların birleştirilerek evde monte etme" fikri, markayı dünyanın dört bir tarafında mağazaları bulunan dev bir tröste dönüştürdü. 2018 verilerine göre yıllık cirosu 34,2 milyar Euro olan Ikea, üretiminin yüzde 60'ını Avrupa Birliği ülkelerinde gerçekleştiriyor.

Tasarım stüdyosunun doğum yeri olan İsveç'teki Almuth kentinde korunmuş olmasına rağmen şirket birkaç yıl önce çeşitli nedenlerle Hollanda'ya kaydırıldı.