Alex Akimoğlu

21 Şubat 2021

Modada sanatla karışık basket pabuç çılgınlığı

2000'li yıllarda başlayan moda-spor işbirliği pandemiden beri altın çağını yaşıyor. Hayallerindeki basket pabucu elde etmeyi yatırım olarak görmeye başlayan bir kitlenin doğması markaları heyecanlandırırken, sanat camiası da kendi yöntemleri ile koleksiyoncu ve marka tutkunlarına göz kırpıyor

Koronavirüs nedeniyle sosyal hayatın kısıtlanması ve evden çalışma yönteminin artması ile yaşam tarzımız da değişime uğradı. Giyinip kuşanıp tiyatroya, restorana, bara gitmek, seyahate çıkarak yeni sergileri ziyaret etmek rüyalarımızı süslerken, sahilde oturup dostlarımızla bir çay veya kahve içmek bile hayal oldu.

İnsanoğlunun tüm ortamlara adapte olabilme özelliği devreye girince evde kalma zorunluluğunu zamanla benimsemeye başladık.

Birçok alışkanlığımız gibi "giyinme" kodlarımız da değişime uğradı. Rahat ve spor giyinmek için iple çektiğimiz "hafta sonu" ve "tatil "olguları anlamını yitirmeye başladı.

Yıllar önce spor salonlarından çıkıp sokaklara, gece kulüplerine, resmi davetlere kadar bize eşlik etmeye başlayan rahat ve spor pabuçlar, pandemiden bu yana altın çağını yaşıyor.

Lüks markalar ve tasarımcılar, tüketicide oluşan bu hassasiyet doğrultusunda yaratıcılıklarını basket pabuçlara yönelttiler. Tasarım+konfor+kalite kriterlerini kullanarak satışa sundukları ürünler yüksek fiyatlara kapışılıyor.

Nike, Adidas, Puma ve Converse gibi dev spor markaları ise Béyonce, Hailey Bieber gibi ünlü starlarla işbirliğine giderek cirolarını yükseltme yoluna gidiyorlar. 

İlginç bir gelişme ise sanat camiasının da bu gelişmelere duyarsız kalmayarak kendi yöntemleri ile basket pabuç çılgınlığına dâhil olması.

Dünyanın en prestijli Müzayede Şirketi Sotheby's, Meissen tarafından özel olarak üretilen Adidas Zx 8000 modelinin porselen versiyonuna 126 bin dolara alıcı bularak bir ilke imza atmıştı.

Geçtiğimiz günlerde aynı şirket, New York'ta düzenlediği müzayedede ABD'nin 44. Başkanı Barack Obama için özel olarak tasarlanmış Nike-Hyperdunk modelini astronomik bir rakama sattığını duyurdu.

Sanat-basket pabuç ilişkisine örnek bir diğer son dakika haberi ise Balenciaga'dan geldi. Yaratıcı aksesuar koleksiyonları ile son yıllarda iyi bir ivme yakalayan Fransız markası, amblematik sneakers modeli Trok 2'nin metal versiyonunu üreterek obje-tasarıma dönüştürdü. Sadece 20 adet üretilen 2,5 kg ağırlığındaki sürrealist basket objesini bir müzede sergilenirken görmek şaşırtıcı olmayacak.

Sıra dışı sanat projeleri ile adını duyuran ABD'li kolektif Artistik oluşum MSCHF ise tüm bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak sanat ve moda dünyasını ayağa kaldırdı.

Kitleleri cezbetmek için çılgın projelere imza atan şirketin yaratıcı direktörü Lukas Bentel, moda kurbanlarının sahip olabilmek için sipariş verip aylarca bekledikleri Hérmes'in Birkin çantalarını kesip biçip Birkinstock terliğe dönüştürerek 76 bin dolara satışa sundu.

Hérmes çantayı altından daha iyi bir yatırım olarak gören zümrenin tepkisini çeken Bentel ise geniş kitlelere bir zenginlik sembolünü parçalayarak sorgulatmak istediğini dile getirdi.

Diğer taraftan Hérmes ve Birkinstock yöneticileri, olayla ilgileri olmadığını bildirerek yasal yollara başvuracaklarını ifade ettiler.

MSCHF, İngiliz sanatçı Damion Hirst'in bir eserini satıp alıp parçaladıktan sonra tekrar satışa sunarak sanat camiasında ismini duyurmuştu.

Kısa bir süre önce Nike'nin AirMax 97 modeline yaptığı ilginç müdahale ise Lukas'ın nereye kadar gidebileceğini sorgular nitelikte.

İsa peygamberin vaftiz edildiğine inanılan Ürdün'deki ırmaktan getirtilen kutsal suyu basket modelinin tabanına enjekte ettiren çılgın tasarımcı ilgi ile izleniyor. "Jesus Christ" adını verdiği Nike modeli, 4 bin dolarlık fiyatı ile kapışılıyormuş.

İyi pazar dileklerimle...