Alex Akimoğlu

06 Eylül 2020

Moda dünyasının yaşayan efsanesi Pierre Cardin'in hayatı film oldu

Profesyonel hayatımın ilk ustası "Monsieur", sonunda pes ederek hayatı ile ilgili dokümanter çekimine izin verdi

Pierre Cardin'le 1977 yılının Eylül ayında tanıştım. Elysées Sarayı'nın tam karşı köşesinde bulunan muhteşem Cardin binasının beşinci katındaki ofisinde karşıladı beni. Birkaç gün önce sekreteri Marie-Louise'e bıraktığım portfolyom masasının üzerinde duruyordu.

"Benimle çalışmak ister misiniz?" sorusu, büyük hayallerle Paris'e gelerek öğrenim görmüş bir tasarımcı adayının başına gelebilecek en güzel şeydi.

"Monsieur", heybetli görüntüsüne tezat ince ses tonu ile "İstanbul'dan, yani büyük bir kültür ülkesinden geliyorsunuz, Fransa'ya hoş geldiniz" diyerek dosyamı iade etti.

Profesyonel hayatımın bu ilk adımında, Pierre Cardin Stüdyosu'nda kendisi ile yakın çalışma içinde olan tasarımcı ekibine katılmıştım. Üç yıllık çalışma dönemi, benim için mükemmel bir başlangıç olmuştu.

İtalyan asıllı olan Cardin, Paquin, Schiaparelli ve Christian Dior modaevlerinde tasarımcı olarak çalıştıktan sonra, 1953 yılında kendi modaevini açtı ve Paco Rabanne ve André Courréges'e paralel olarak "Fütürist" akımın öncülerinden oldu.

Kâinatta en çok tanınan beş Fransız kişiliğinden biri olan Cardin, aynı zamanda dünyanın en ücra köşelerinde bile markası bilinen tasarımcı unvanını taşıyor.

Cardin, Coco Chanel ve Christian Dior gibi moda dünyasında devrim niteliği taşıyan değişimlere imza atmış iki dev modacıdan sonra gelecekçi tarzı ile yeni bir çağ açmış, kendisinden sonraki neslin kodlarına yön vermiştir.

"Top formlu elbise (1954)", Cosmos (1968) ve "Cosmocorps" olarak adlandırdığı üniseks kombinezon modeli gibi simge modellerle tarzını yaratan Cardin, 1960'lı yıllarda erkek gardırobuna getirdiği radikal değişimle de ünlenmişti.

Ünlü modacıyı diğer meslektaşlarından ayıran özelliği ise yaratıcı kişiliği kadar cesaretli bir iş adamı olmasıydı. Defilelerinde ilk kez zenci ve Japon manken kullanan, o dönemde kimsenin cesaret edemediğini yaparak, Çin ve Sovyetler Birliği'ni ziyaret etmek gibi yöntemlerle markasını tanıtım yoluna gitmişti.

"Licency" olarak adlandırılan ticari yöntem de o dönemde hayata geçirildi. Tasarım kriterleri kontrol altında tutularak çeşitli ürünlerin üretici firmalar tarafından pazarlanması olarak açıklayabileceğimiz bu yöntem uzun yıllar birçok lüks markası tarafından uygulandı.

Parfüm, kozmetik, aksesuar, bavul, çanta, ev tekstili gibi ürün yelpazesi, dünyanın birçok ülkesinde yerel üreticiler tarafından pazarladı. Cardin, başta Japonya, Çin gibi Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki üreticilerle anlaşma imzaladı.

Bu yöntem, yukarıda bahsetmiş olduğum gibi markayı dünyanın en ücra köşelerinde bile tanınır hale getirdi ancak kontrolün elden çıkması ile marka kimliği zarar görmeye başladı.

1981 yılında Paris'in ünlü Maxim's restoranının satın alan, "Espace Pierre Cardin" adını verdiği kültür merkezini açan ünlü tasarımcı, bugün 98 yaşında proje üretmeye devam ediyor.

Dev bir imparatorluk yaratmayı başaran, "Mythe Planétaire" (Gezegenin efsane ismi) olarak da bilinen Cardin'in hayatı ilk kez olarak bir dokümantere konu oldu.

Amerikalı yapımcılar P. David Ebersole ve Todd Hughes'un yapımcılığını üstlendiği film, daha çok tasarımcının moda arenasına adım attığı dönemi ve fütürist akımın kodlarını içeriyor. Sharon Stone, Naomi Campbell, Jean Paul Gaultier gibi ünlülerle yapılan röportajlarla zenginleştirilen film, 23 Eylül'de Avrupa'da vizyona giriyor.