Köklü markaların kimliğini yansıtan logo olgusu tam rafa kalkıyor derken yeni yorumlamalarla tekrarlanıyor. Dior, Chanel, Louis Vuitton, Yves Saint Laurent, Gucci örneklerinde olduğu gibi çoğu zaman marka kurucularının isimlerinden yaratılan logolar, genç nesil tasarımcılar tarafından şekilden şekle sokularak devamlı gündemde tutuluyor.
Son zamanlardaki en ilginç gelişme ise logolar arası evlilikler. Dior - Nike, Balenciaga - Adidas, Gucci –Adidas gibi dev markaların logolarının harmanlaştırılması ile tasarlanan kapsül koleksiyonlar genç nesil tüketici kitleselini cezbediyor.
Fransa'nın, şık-spor tarzı ile tanınan dinamik markalarından A.P.C., son yıllarda gündemde olan "logo birleştirme" trendine katılarak Lacoste'la iş birliğine gitti. 1988 yılında Jean Touifou tarafından kurulan markanın amblemi olan 3 harf, moda tarihinin en başarılı marka sembollerinden krokodil ile birleştirilerek moda severlerin beğenisine sunuldu.
Touifou, bu iş birliğinin reklam niteliğini taşımadığını, ironi yaptıklarını ileri sürmüş olsa da, son zamanlarda birçok marka tarafından uygulanan bu yöntemin başarılı sonuçlar aldığı aşikâr.
2022 yılında gerçekleşen bir diğer logo evliliği ise, spor dünyasının popüler markası Adidas ile lüks dünyasının snop markası Gucci arasında gerçekleşti.
Gucci X Adidas olarak adlandırılan kapsül koleksiyonda, iki markanın farklı uçlarda olan kodları birleştirilerek ilginç tasarımlara imza atıldı.
Gucci'nin yaratıcı direktörü Alessandro Michele maestroluğunda hazırlanan koleksiyon, markanın amblemi ile Adidas'ın üç yapraklı yoncasının uyumu ile tasarlandı.
Spor giyim kodlarının siluet olarak ön plana çıkarılmış olduğunu gözlemlediğim koleksiyon, hazır giyim parçalarıyla aksesuarlardan oluşuyor.
Spor dünyasının ikonik markası Adidas'ın 1969 yılında yarattığı Gazelle basket ayakkabı modelinin, erkek ve kadınlar için Michele tarafından lüks kodları tekrar yorumlanmış olması bir hayli ilginç.
Koleksiyonun bir diğer dikkat çekici yorumu ise, Gucci 1955 crossbody çantasının Adidas Trefoil ile birleştirilerek tekrar tasarlanmış olması.
Gucci X Adidas koleksiyonu, ağırlıklı olarak spor ürünlerden oluşmuş olsa da, üretim kalitesi ve detayları ile lüks dünyasına olduğu kadar, Tiktok ve İnstagram nesline göz kırpıyor.
Gucci daha önce de Balenciaga ile iş birliğine giderek "Hacker Project" koleksiyonuna imza atmış ve dünyanın dört bir tarafında üretilen kopya ürünlere ironik bir yaklaşım sergilemişti.
Moda tarihinde ilk logo kullanan modacı Jean Patou olsa da, 1960 yıllarda Pierre Cardin ve Courréges, fütürist tarzlarını yarattıkları logoları ile perçinleştirmişlerdi. 1970'li yıllarda ise başta Yves Saint Laurent olmak üzere dönemin tüm tasarımcıları logo kullanarak akıma uyum sağlamışlardı.
Logolu ürün kullanan kitleyi, "sonradan görme, moda kurbanları, görgüsüz" gibi sıfatlarla niteleyen bazı moda otoritelerinin aşağıdaki verilere şaşıracakları kesin.
Arama motoru Tagwalk'in araştırmalarına göre 2021 - 2022 yılları arasında "logolu ürün" tıklaması yapan genç erkeklerde yüzde 1178, kadınlarda ise yüzde 491 oranında artış kaydedilmiş.
Moda Teorisi, Moda Estetiği gibi birçok kitap yayımlamış olan Fransız Filozof Benjamin Simmenenauer, logoyu markayı temsil eden basit bir sembol olarak tanımlıyor. Bu sembolün, uzaktan bile hangi markayı temsil ettiğinin algılanması aşamasına gelmesini ise iletişim başarısı olarak tanımlıyor.
Simmeneauer, markaların amblemlerini kullanırken, sanal evrende oluşan yeni tüketici kitlesinin psikolojik davranışlarını kavrayıp ona göre hareket ettiklerini savunuyor.
Punk akımı süresince tamamen dışlanan, monogram, amblem, logo gibi marka kimliğini sabitleyen kodların aşırı kullanılmasının eleştirilmesi, 1980'li yıllardan beri gündemde.
Pierre Cardin'in Japonya'da, P amblemli tuvalet kâğıtlarına bile imza atmış olması uzun yıllar "too much" olarak eleştirilmişti.
Kanadalı gazeteci, yazar ve aktivist Naomi Klein'in 2000 yılında yayımlanan "No Logo" adlı kitabı bir hayli ses getirmişti. Ünlü markaların logolarını kullanarak insanları, "modayı takip eden koyun sürüsü"ne dönüştürdüğü tezini savunan Klein'in, kızgın ancak eğlendirici üslubu kendinse Guardian kitap birinciliğini kazandırmıştı.
Bir zamanlar, imzalı ürün kullanmak fetişizme varan bir sosyal statü göstergesi olarak kabul ediliyordu. Havaalanlarında Louis Vuitton serisi valizlerle boy göstermek, tepeden tırnağa marka ürünler taşımak bir ayrıcalık olarak kabul ediliyordu.
Günümüzde ise genç nesil, sokak giysilerine eklediği ve para biriktirerek satın aldığı logolu bir çanta ile metroda, bisiklet üstünde dolaşıyor.
Mutlu hafta sonları.
Alex Akimoğlu kimdir? Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü. Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü. Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti. 2020 yılından beri T24'te yazıyor. |