Alex Akimoğlu

15 Mart 2025

Giysileri alt üst etme trendi kapıda

Moda dünyasının yeni nesil tasarımcılarının birkaç sezondan beri denemeye başladıkları, giysileri ters-düz etme, vücuttaki geleneksel konumlarının yönünü değiştirme gibi alışılmışın dışına çıkan metotlar yeni bir akımın habercisi kanımca

“Upcycling Kraliçesi” lakaplı İsveçli tasarımcı Ellen Hadakova Larsse, Zomer, Alain Paul gibi genç markalar ve New York markası Vaquera bu yeni akımın öncüleri olarak gösterilebilir. Ancak moda dünyasının köklü markalarından olan Yohji Yamamoto’da siyah renkte hazırladığı koleksiyonunu, mankenlerin podyumda ters düz etmesi ile mor renge çevirerek çiçeği burnundaki yeni akıma göz kırpmış oldu.

Bazı moda eleştirmenleri, yer değiştirerek eşarp görevi gören veya elbiseye dönüşen pantolon, tek kolu etek olmuş kazak gibi şaşırtma oyunlarını “too much” olarak yorumlaması ise beni Japonizm akımının doğduğu 80’li yıllara götürdü.

Yohji Yamamoto, Rei Kawabuko gibi Japon tasarımcıların Paris’e gelerek o güne dek alışılagelmiş geleneksel volüm anlayışını alt üst etmesi bir kısım basının ağır eleştirisine maruz kalmış ancak bu yeni yorumla doğan moda hareketi, 20. yüzyılın en önemli akımlarından biri olarak moda tarihine geçmişti.

Geçtiğimiz hafta noktalanan 2025/2026 kış sezonu Paris Moda Haftası’nın heyecan yaratan koleksiyonlarından biri ise şüphesiz Givenchy defilesi idi. Körfez krizi sonrasında tröstler tarafından paylaşılan ünlü markalar listesinden Lwmh Grubuna geçen Givenchy, lüks markaları arasında satranç taşı misali gidip gelen star tasarımcı transferi trafiğinden nasibini kötü şekilde alarak bir türlü belini doğrultamamıştı.

Lwmh Grubu, bir müddet önce İngiliz tasarımcı Sarah Burton’la anlaşarak bir zamanlar aristokrasinin göz bebeği olan Givenchy’nin kreatif direktörlük koltuğuna oturttu.

Burton imzalı Givenchy defilesinin ilk koleksiyon olması nedeni ile tanınan tolerans esnekliği çerçevesinde eleştirmenlerden tam not almış görünüyor.

Yukarıda bahsettiğim yeni jenerasyon tasarımcıların ters düz etme akımına göz kırpan Sarah Burton, ters giyilmiş görüntüsü veren mükemmel kuplu manto ve ceket tasarımları ile göz doldurdu.

“İleriye gitmek için başlangıca dönmek gerekir” sözleri ile markanın mirası olan klasizm kodlarını çağdaş bir vizyonla birleştirme stratejisini benimseyen İngiliz Tasarımcı, “tailoring” tekniğine olan hâkimiyeti ile tanınıyor.

Moda dünyasının en prestijli geleneği olan Haute Couture anlayışının koleksiyon hazırlama kodlarını anımsatan bir koleksiyon sunan Burton, yaratıcılıkta dikim atölyelerinin önemine vurgu yapmış oldu.

Burton, geçtiğimiz yüzyılın en yaratıcı tasarımcılarından biri olan Alexander Mc Queen’le uzun yıllar iş birliği yapmış, 2010 yılında tasarımcının aramızdan ayrılması sonucunda markanın iplerini eline almıştı.

1950 yılında Hubert de Givenchy tarafından yaratılan ve aristokratların markası olarak bilinen Givenchy, Fransızlara özgü şıklık anlayışı ile döneminin en ünlü sinema starlarını giydirmiş, ABD’li film yıldızı Audrey Hepburn’la yarattığı imajla eşleşmişti.

New York, Londra, Milano ve Paris’te gerçekleştirilen 2025/2026 kış sezonu defileler zincirinde, uzun yıllardan beri tüm markaların çekimser kaldığı kürk kullanma geleneğinin görkemli dönüşü göz doldurdu. Hemen hemen tüm koleksiyonlarda ön plana çıkartılan hakiki veya sahte kürkler, XXL modellerden kazak üzerine geçirilmiş eşarp görüntülü aksesuarlara kadar birçok şekilde vitrinleri süsleyecek şüphesiz.

Kürk gibi uzun yıllardan beri rafa kaldırılmış olan deri tasarımlar da 2026 kışının olmazsa olmazlarından olacak gibi görünüyor.

Hayvan severleri kızdırmamak adına suni deri kullanılarak tasarlanmış ürünlerin çokluğu da bir hayli dikkat çekici.

Lüks dünyasının tenorlarından Saint Laurent, geniş omuzlu, canlı renklerde tasarlanmış manto ve ceketleri ile, son yıllarda trendlere yön veren İtalyan markası Miu Miu ise renkli, gümüş ve dore detaylı uzun çorap, çizme, basket papuç gibi aksesuarların ön plana çıkarılarak tasarladığı neşeli koleksiyonu ile ilgi çekti.

Mutlu hafta sonları…