Peter Morgan tarafından hazırlanan, Left Blank Pictures ve Netflix için Sony Pictures Television tarafından üretilen tarihi TV dizisi 'The Crown', 15 Kasım'dan itibaren 4. sezonunu başlattı.
Büyük Britanya Kraliçesi II. Elizabeth'in saltanat dönemini konu olarak işleyen dizinin yeni bölümlerinde, Veliaht Prens Charles'la evlenen Diana Spencer dönemi ele alınıyor.
1981 yılında görkemli bir düğün töreni ile Galler Prensesi unvanını alan utangaç genç kızın ilerleyen yıllarda kraliyet kodlarını alt üst etmeye kadar varan değişimini, diziyi izledikçe tekrar hatırlayacağız.
Diana'nın basına ilk lanse edildiği günlerdeki heyecanı, mahcubiyeti ve masum bakışları, onun gelmiş geçmiş bütün soylu kadınlardan farklı olduğunun işareti oldu.
1996 yılına kadar süren evlilikleri süresince dünya basınının göz bebeği haline gelen Galler Prensesi'nin hanedan geleneklerine ters düşen davranışları ve söylemleri bile halk tarafından sempatiyle karşılanarak kabul gördü.
Diana'nın moda dünyası ile olan ilişkisi ise, kendisi ile özdeşleşen bir ifade şekline dönüşmüş ve o güne dek hiçbir hanedan kadınının erişemediği bir noktaya vararak moda dünyasına yön veren bir ikon haline getirmişti.
Kraliçe Elizabeth ile diğer hanedan kadınlarının klasik ve bazen moda eleştirmenleri tarafından "komik" olarak nitelendirilmiş giyim tarzlarına tamamen zıt bir anlayış getiren Diana, 1990 yılında boşanma kararı aldıktan sonraki dönemde daha da ileri giderek "Kendini kanıtlamış bir moda ikonu"na dönüşmüştü.
İnsanlara dokunmayı önlediği için eldiven takmayı reddeden, çocukları öpmek istediğinde rahatsızlık verdiğini düşündüğü için şapka kullanmayan Prenses, tahminimce hanedanın en önemli kodlarına da karşı gelerek Kraliçe'nin öfkesine de maruz kalmıştı.
Dünyada en çok fotoğrafı çekilen şöhretli isim unvanına da sahip olan Diana'nın kendini moda kanalı ile ifade etme arzusunun çok eskilere dayandığı ifade ediliyor.
Ünlü modaevlerinin tasarımcıları ile kurduğu yakın dostluklar ve kişisel ilişkilerde, her kıyafet seçiminde kılı kırk yararak yeni bir mesaj verme arzusunu dile getirdiği biliniyor.
O dönemlerde Dior'un sanatsal yönetmen koltuğunda oturan John Galliano ve Gianni Versace 'ye olan işbirliği çerçevesinde kendisi için tasarlanan kıyafetler, basın tarafından "Seksi Prenses" olarak tanımlanmıştı.
Prens Charles'ın başka bir kadına âşık olduğu gerçeğini kabullenemeyen duygusal Prenses, halkın kendisine olan sevgi ve güvenine karşı hep samimi ve cesur davranarak, hayatlarında üçüncü bir şahıs olduğunu ifşa edip unvanlarından feragat etmişti.
The Crown dizisinin 4. bölümünde Lady Diana'nın boy göstereceğini öngören moda tasarımcıları, söz birliği etmişçesine 2020/2021 kış sezonu tanıtımlarında 1990'lı yılları kasıp kavurmuş olan "Lady Di Silueti"ni güncelleyerek tekrar gündeme taşıdılar.
Dizide Lady Diana rolünü üstlenen İngiliz oyuncu Elizabeth Debicki için tasarlanan kostümlerin, hemen hemen orijinallerinin kopyası olduğu gözlenirken, Marc Jacobs, Gucci, Calvin Klein gibi lüks markalardan, Zara, Mango gibi 'Fast Fashion' markalarına, şu günlerde vitrinler dönemi yansıtan ürünlerle süslenmiş durumda.
80'li yıllarda tercih ettiği balon kollu bluzlar, yüksek belli kot pantolonlar ve erkek gardırobundan esinlenilerek tasarlanmış oversize ceketler ve kovboy botları kış sezonunun en önemli trendleri olarak ön plana çıkıyor.
"Ebedi İkon", sosyal medyada da anılıyor şu günlerde. Hailey Bieber ve Kardashian kardeşlerin Lady Di tarzı imajları Instagram'da tıklanma rekorları kırıyormuş.