Suriye Savaşı sona yaklaşıyor. Yaklaştıkça da bir sonraki safha olan ülkenin yeniden inşası giderek daha çok önem kazanıyor. Geçen yıl Dünya Bankası Başkanı Jim Jong Kim, savaş sonrası Suriye’nin yeniden inşası için gereken tutarın 180 milyar dolar civarında olduğunu açıklamıştı. Şu haliyle bile çok büyük rakam - ki bazı uzmanlar silahlar sustuğunda ülkenin yeniden inşası için gerekecek rakamın 1 trilyon doları bulacağını söylerken, kimileri bu rakamın 2020’ye kadar 1,3 trilyona kadar çıkacağını ileri sürüyor.
Suriye başkentinde 17 -26 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen “59. Uluslararası Şam Fuarı” işte bu yeniden inşa faaliyetlerinde hangi ülkelerin yer alacağına yönelik ipuçları vermesi bakımından çok önemli bir gösterge oldu.
1954’ten bu yana düzenlenen ve özellikle Arap yatırımcıların büyük ilgisine mazhar olan fuara 10 yıl önce 45-50 civarında ülke katılırmış. Bugün gelen bilgilere bakılırsa, beş yıllık kesintinin ardından yeniden düzenlenen “Uluslararası Şam Fuarı’na” bu yıl resmi düzeyde katılan ülke sayısı 23’le sınırlı kaldı.
İlk düzenlendiği 1954 yılında bile 27 ülkenin ilgi gösterdiği bir fuar için 60 küsur yıl sonra böyle bir sayı elbette çok düşük. Ama ülkeyi vuran savaşın ardından galiba “Uluslararası Şam Fuarı” ile ilgili bu yılki en önemli gerçek, katılımcı ülkelerin sayısının kaçta kaldığı değil, sayısı az da olsa bu katılan ülkelerin (ya da katılmayan ülkelerin) hangileri olduğu!
İşte bu yılki “Uluslararası Şam Fuarı” bu ve benzeri soruların cevaplarını görebilmek açısından çok önemli. Peki en başta da değindiğimiz bu fuara bu yıl hangi ülkeler katıldı? Bakıyoruz, katılımcı ülkelere...
Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan, Küba ve Venezüella var.
Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Hollanda, İtalya, İspanya, Polonya ve Yunanistan var.
İran var, Irak var!
Peki, “Uluslararası Şam Fuarı”nda bu yıl kimler yok?
ABD, İngiltere ve Fransa gibi bu savaşın ateşine epeyce odun taşımış ülkeler yok!
Suriye’deki savaşın en büyük sponsoru olan Suudi Arabistan yok!
Ve de bizim için en önemlisi... Türkiye yok!
Hangi Türkiye?
Çok değil, bundan 7 yıl önce, Suriye ile birlikte yanına Lübnan ve Ürdün’ü de alıp “Levant Doğu Akdeniz Dörtlüsü” adlı ticari bir birlik oluşturmuş ve TOBB Başkanı’nın ağzından “Eskiden İstanbul, İzmir, Antakya, Halep, Şam, Beyrut, Amman aynı dili konuşurdu. Son asırda bölgenin sönen bu kozmopolit güzelliğini yeniden inşa etmeliyiz,” demiş Türkiye yok!
Hangi Türkiye?
2010 yılında “Levant İş Forumu” adlı anlaşmayı imzalamış ve bu amaçla insanların ve malların bu dört ülkede “serbest dolaşımını” öngören 14 başlıkta 75 projeye start vermiş, aynı gün “Hadi performansımızı bu projeler üzerinden ölçelim” demiş Türkiye yok!
Hangi Türkiye?
Yine aynı gün, “Halep’in kozmopolit güzelliğini imar etmeyi hedefleyelim,” demiş, ardından da bütün bunları unutup Halep’te başka türlü işlere kalkışmış Türkiye yok!
Hangi Türkiye?
Mersin-Halep-Şam-Amman-Akabe Otoyolu’nun inşasından bölgesel demiryollarının Körfez İşbirliği Demiryolu Ağı ile entegrasyonuna; Suriye ile ortak Levant Bankası kurmaktan bölgede mikro finans mekanizmalarının teşvik edilmesine; bölge ülkelerinin şirketlerinin İMKB'de kote edilmesini sağlamaktan tutun da Türkiye’den know-how transferine Suriye ile 75 proje gerçekleştirmek üzere yola koyulmuş ve sonra bunları bir “derin” strateji hamlesiyle çöpe atmış Türkiye yok!
İsteyen şu link üzerinden 2010 yılında Suriye ile birlikte hedeflediğimiz diğer projeleri de okur ve geçen zaman dilimi içindeki “performansımızı bu projeler üzerinden ölçer.”
Ölçecek, ölçmeyecek herkese son olarak şu hatırlatmayı yapalım:
Bakın, “Levant Doğu Akdeniz Dörtlüsü,” toplantılarda alınan kararlara göre, söz konusu projelerle ilgili ilk ilerleme raporunu 2015 yılında yazacaktı.
Geldik 2017’nin neredeyse sonuna! Projeler tarihin çöp sepetinde. “Çıkan kısmın özeti”ni de bu sütundan zaman zaman vermiş biri olarak, “insanların ve malların serbest dolaşımı” bahsinde Türkiye’nin yazamadığı “ilerleme raporunu” ben size iki satır yazıp özetleyeyim:
Yedi yıl sonra Türkiye, en az 2,5 milyon Suriyeli mültecinin serbestçe (!) dolaştığı, ama tek bir malını, projesini Şam’daki bir fuarda dolaştıramayan bir ülkedir!
Hani derler ya, “yayında ve yapımda emeği geçen herkese binlerce teşekkür,” diye... Aynen öyle!
Bugün Şam’da neredeyse bütün komşularımız var... Irak var, İran var, Ermenistan var, Rusya var, Bulgaristan var, Yunanistan var....
Ama Türkiye yok!
Şimdi bir daha soralım: Suriye’nin inşasında Türkiye’nin hiç mi rolü yok?
Yok!
Peki, hiç mi yok?
Hiç yok!
Twitter: @akdoganozkan