Bu memleketin hangi sokaklarında büyürsen büyü..
Hangi okulunda ne eğitim alırsan al..
Anlamını bir gün derinlemesine idrak edeceğin sözlerden biridir:
“Süreç devam ediyor!”
Bu ülkede bir şeylerin değişmediğinin..
Hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlük bahsinde...
Bir şeylerin değişmeyeceğinin beton gibi teminatıdır bu söz.
Eğer ulu Devlet Baba’mız bir yerde frene basıyor, bastırıyorsa..
Hassasiyetlerden hassasiyet beğeniyorsa bizler için..
Bilmeliyiz ki..
“Süreç devam ediyor!”
Hangi süreç bu devamsızlık yapmayan cumhuriyet dersinde, önemi yok!
Memleketimizde sürecimiz devamlıdır abiler!
“Hassas bir süreç” içinden zaten geçiyoruzdur..
Tanrı Türk’ü hem sınıyor hem koruyordur!
Üç yanımız kumpaslar, fitneler ve komplolar ile sarılıysa da..
Dört yanımız “hassas vatandaşlar” ile çevrilidir, elhamdülillah!
Adımlarımıza denklik tavsiye olunurken..
Aynı boyda sopaların ve kör bıçakların ucu görünür kadrajda.
“Devletimizin âlî menfaatleri” için..
Tatlı tatlı uyarır ulu Baba’mız:
“Akıllı ol!”
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde..”
Bu memleket diğerlerine benzemez..
En kadim sorunlar halının altına süpürülürken..
Yerler, satarlar, yedirirler..
Keserler, biçerler, ezerler..
İş hürriyetin ve adaletin kapısını aralamaya gelince..
Yedirmezler..
Çünkü “sürecimiz hassas, matinelerimiz devamlıdır abiler!”
Bekliyoruz mutlu sonuna gelelim diye!
12 Eylül 1980’den bu yana..
Belki 1971’den, belki de 1960’tan..
1946’dan beri belki.. Belki 1923’ten, hatta Tanzimat’tan bu yana..
Kimsenin hoyratça itilip kakılmadığı..
Daha adil, daha özgür bir ülke özlemiyle..
Bekliyoruz; bitmiyor, Allah tamamına erdiremiyor..
“Süreç, devam ediyor!”
***
Dünyanın bir köşesinde yüzlerce insanla bir garda gibiyiz..
Babamızın yanında durmuş, tren bekliyoruz sanki..
Civarda yüzlerce başka yolcu.
Az sonra bir tren geliyor, hınca hınç dolu.
Adım atacak yer ararken, “Arkadan boş tren geliyor” diyor kondüktör.
“Bekle” diyor ulu Baba da: “Bekle, arkadan geliyor!”
“Süreç devam ediyor.” Bekliyoruz..
Bozkırda çınlayacak lokomotifin acı sesinde kulaklarımız..
Uzaktan görünecek bir kara dumanda gözlerimiz..
Derken önce duman sonra ses, işte bir tren daha geliyor.
Binmiyoruz ama, yine bekliyoruz.
Binenler “siz niye binmiyorsunuz” diye soruyor.
“Yok” diyor ulu Baba: “Bizim sürecimiz var.”
Almanı, Japonu, Korelisi, hepsi binip gidiyor trenlerle. Ortalık sakinliyor.
Biz beklemedeyiz hâlâ.
Bir ara dönüp ulu Baba’ya, “az ötede biraz koşsak, uçurtma uçursak, misket oynasak,” diyoruz.
O “yok,” diyor, “süreç noktasında hassas kaygılarım var.”
Derken bir bakıyoruz..
Darbelerle, 12 Eylül ile Hesaplaşma Treni geliyor.
Her tren bir fırsat, değil mi ulu Baba?
“Yok binme, bu değil bizimkisi!”
Binmiyoruz. Süreç devam ediyor.
Geçmişle (Adana, Dersim, Maraş, Sivas vd.) ve Faili Meçhullerle Hesaplaşma Treni geliyor.
Binmiyoruz. Süreç devam ediyor.
Devletin Ermenilerle, Alevilerle, Kürtlerle Barışma Treni geliyor.
Binmiyoruz. Süreç devam ediyor.
İlk Kapsamlı Demokratik Sivil Anayasa Treni geliyor.
Binmiyoruz. Süreç devam ediyor.
Trenler trenleri, fırsatlar fırsatları kovalıyor.
“Gezi” Treni geliyor sonra..
Bir şehri toplumsal uzlaşmanın cennet bahçesine çevirme fırsatı..
Kaçıyor o da, kibirler çocukları, ölümler hayatları kovalarken, hıçkırıklar gaz içinde!
Derken, hıçkırığa boğulduğumuz bir an, yine garda..
Gün karanlığa dönerken tuhaf şeyler oluyor..
Lambalar söndürülüyor. El ayak çekiliyor ortalıktan.
Ama ne kara duman seçiliyor, ne de lokomotifin sesi.
Ne de raylarda bir iç gıcırtısı!
Seçilmiyor peronun tenhasından yaklaşmakta olan bir tren..
Öylece bakarken kara boşluğa..
Kör bir kurşun vızıltısı ve bir acı çığlık sadece!
Öne atılıyor ulu Baba ve dönüp haykırıyor bu kez...
“İşte geliyor, bu tren bizim!”
Ve selam duruyor bizim göremediğimiz karaltıya:
“Ey tren!..”
Öne kaykılmalar bineceklerden, arkalardan ittirmeler..
Bir damla kan sıçrıyor perona..
Kör bir bıçağı raylara sürtüyorlar..
Bir kara bulut en karasından, yaklaşıyor gara doğru..
Süreç devam ediyor!
twitter: @akdoganozkan