Akdoğan Özkan

04 Haziran 2018

SDG de gözünü İdlib'e dikiyor

"Amerikalılar Ankara’yı ikna etmeye yetecek ama son zamanlarda iyice kızışan bölgeyi daha da karmaşık hale getirecek bir plan sunabilecekler mi?"

Ağırlığını YPG/YPJ gibi Kürt grupların oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG), cihatçı güçlerin rezerv alanı haine gelmiş İdlib’i El Kaide türevi grupların elinden almak üzere “Liva Suvvar el İdlib” (İdlib Devrimciler Tugayı) isimli yeni bir yapılanma oluşturmakta olduğu iddia edildi.

Söz konusu iddia, ülkedeki silahlı muhalefete destek vermek üzere ABD’de yaşayan Suriyelilerin finansmanıyla 2011’de kurulan Şam Haber Ağı’na (SNN) ait. SNN’nin 1 Haziran tarihinde verdiği habere göre, yeni oluşumda ABD destekli SDG'nin Arap bileşenleri içerisinde en etkili örgütlenmeler olarak ön plana çıkan Ceyşu’s Suvvar (Devrimciler Ordusu) ile Ahrarü’z Zaviye gibi gruplardan 500’ün üzerinde savaşçı yer alacak. Tugayın liderliğini ise eski ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) komutanlarından İskender Âlâ’nın yapması bekleniyor. Şam Haber’e bakılırsa, yeni yapılanma ile ilgili resmî açıklama pek yakında SDG tarafından yapılacak.

Ekim 2015'te IŞİD’i Rakka ve çevresinden çıkarmak amacıyla kurulan ve 2017 yılı itibarıyla Fırat’ın doğusuna tamamen yerleşen SDG, Menbiç gibi bazı istisnaları hariç tutarsak Fırat’ın batısındaki Arap yerleşimlerde herhangi bir varoluş sergilemekten özellikle kaçınıyordu. Böyle bir oluşum, Suriye Demokratik Güçleri’nin gözünü Suriye’nin batısına çevirdiği anlamına da gelecek.

Gerçi böyle bir plan ilk kez dillendirilmiyor. Ocak ayının ortalarında da Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) eski lideri Salih Müslim, ANHA Haber Ajansı’na yaptığı bir açıklamada, SDG’nin “terörizmle savaşmak için” İdlib’e girmeyi planladığını söylemişti.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) destekli ÖSO güçlerince Afrin’den çıkarılan SDG’nin -çok dar ve çıkışı Cebel Âkil’deki TSK gözlem noktasınca kontrol altında tutulan bir alan hariç tutulursa- İdlib’e komşu bir askeri varlığı da kalmamışken bunu nasıl yapacağı büyük bir soru işareti. Hele de geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yana bölgede 12 gözlem noktası oluşturan TSK kendine has bir oyun planına sahip iken.

Bilindiği gibi Ankara bölgedeki bütün askeri ve istihbarî güçleriyle İdlib’te bir süredir el Kaide uzantısı Heyet Tahriru’ş Şam (HTŞ) güçleri dışındaki tüm silahlı muhalefet unsurlarını Ulusal Kurtuluş Ordusu adı altında birleştirmeye ve bölgenin merkezine hâkim konumdaki HTŞ’nin içinde yer alan bazı unsurların da bu cepheye katılmasını sağlamaya çalışıyor.

Öte yandan, iddianın zamanlaması da dikkat çekici. Söz konusu iddia, Ankara’nın Kürt silahlı unsurlarını Menbiç’ten çıkarma ve yeniden Fırat’ın doğusuna taşıma yönünde ABD’ye yaptığı baskılarını artırdığı ve Ankara ile Washington’un bu konuda bir anlaşmaya varmaya yakın oldukları bir dönemde gerçekleşiyor.

Şimdi akla ister istemez şu sorular geliyor: