Akdoğan Özkan

08 Temmuz 2024

Kuzey Akım sabotaj yalanları patladı

Alman gazetesine göre, doğal gaz boru hattının 2022’deki patlatılmasının ardında ne Ruslar ne de Ukraynalılar var; sabotaj, görüntüleri gizlenen Amerikalı ve Polonyalı ajanlar tarafından gerçekleştirilmiş olabilir

Rusya ile Almanya arasında uzanan Kuzey Akım (Nord Stream) doğal gaz boru hattının üç noktadan patlatılarak devre dışı kalmasına sebep olan sabotajdan bu yana neredeyse iki yıla yakın bir süre geçti. Bu zaman zarfında olayı soruşturan (ya da soruşturur gibi yapan) Batılı hükümetler herhangi bir sonuca ulaşabilmiş değiller. Ancak Almanya’da pazar günleri yayınlanan, muhafazakar eğilimli Welt am Sonntag gazetesinin hem Alman hem de uluslararası müfettişler ile istihbarat uzmanlarına dayanarak hazırladığı iki gün önceki haberine bakılırsa, Nord Stream ve Nord Stream 2 doğal gaz boru hatlarına yönelik sabotaj Amerikalı ile Polonyalı ajanlar tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ortaya çıktı. Gazeteye göre, patlamanın failleri buna Rusya'nın Ukrayna'da özel askeri harekata girişmesi sonrasında değil, çok daha önce, daha Kırım bile Rusya'nın bir parçası olmadan (yani 2014 yılında) karar vermişler.

 Önce Moskova sonra Ukrayna işaret edilmişti

Hatıdrlanacağı gibi, Nord Stream 1 ile henüz işletmeye alınmamış Nord Stream 2'nin Baltık Denizi’ndeki Bornholm adası yakınlarındaki boru hatlarında 26 Eylül 2022 tarihinde patlamalar meydana gelmiş ve bunun sonucunda içinden milyarlarca metreküplük doğal gazın geçtiği boru hatları devre dışı kalmıştı. Olayın bir kazadan ziyade sabotaj olduğu görüşü ilk günlerden ağırlık kazandıysa da Almanlar adeta paralize olmuş bir halde tamamen sessiz kalmayı seçerken Avrupa Birliği ile NATO liderleri olaydan Kremlin’i sorumlu tutmuşlardı.

ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, olayı “sabotaj eylemi” olarak tanımlayarak Kremlin’i suçlamış ve konunun aydınlatılması yönünde soruşturma yürütüleceğini açıklamıştı. Avrupa Birliği’nin (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkanı Josep Borrel ise, “Avrupa enerji altyapısına yönelik, kasıtlı herhangi bir kesinti kabul edilemez ve buna çok net ve ortak bir karşılık verilir,” diyordu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e göre de, bu kesinlikle bir sabotaj idi ve üye ülkelerin altyapılarına yönelik böyle bir saldırıya İttifakça “kolektif bir karşılık” verilirdi. Stoltenberg, Kuzey Akım boru hatlarına yapılan sabotaj konusunu Danimarka Savunma Bakanı Morten Bodskov ile de hemen ele almıştı. Anlayacağınız, NATO boruyu patlattığını düşündüğü Moskova’ya çok kızmıştı! 

İngiliz The Telegraph gazetesi, Rusya’nın bu saldırıyı nasıl gerçekleştirmiş olabileceğine dair hayallerden ördüğü bir haber dahi yapmıştı. Gazete haberinde görsel olarak Putin’in “su altı limuzini” de denilen kaptan köşkü şeffaf olan C Explorer tipi, mini bir denizaltıyla su altına indiği eski bir fotoğrafı manşetine taşımıştı. Telegraph’a göre, her şey çok açıktı: “Sabotajın arkasında Putin vardı” ve Ruslar kendi boru hatlarını “tazminat koparmak için” patlatmışlardı.

Aslında Başkan Joe Biden ile ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın Kuzey Akım boru hatlarına yönelik daha eski tarihli tehdit ifadeleri vardı basına yansımış. Ancak hiçbir Batılı basın yayın organı sabotaj eyleminin ardından bu sözleri hatırlamak ihtiyacı hissetmemiş, o sözleri mercek altına almaya gerek duymamıştı.

Peki olay soruşturulabildi mi? Aaa, ne demek! Soruşturuldu ve soruşturma kapatıldı bile!

Sabotaj, Baltık Denizi’nde, İsveç'in güneyinde, Almanya'nın kuzeydoğusunda, Polonya'nın da kuzeyinde yer alan Bornholm isimli, Danimarka’ya ait bir adanın yakınlarında meydana gelmişti. Olayı araştıran ülkelerden Danimarka ile İsveç, bu konuyla ilgili yürüttükleri soruşturmalarını kapatmış durumdalar. Almanya ise hala araştırıyor (!) görünüyor. Yani dosya açık.

Bu arada önce Rusya’yı suçlayan Batı medyasında zamanla patlamanın Ukrayna yanlısı bir grup tarafından gerçekleştirildiği görüşü ağırlık kazandı. Hatta Amerikan Washington Post gazetesi ile Alman der Spiegel dergisi, geçtiğimiz yılın Kasım ayında ortak hazırladıkları bir haberlerinde, sabotaj eyleminin koordinasyonunu eski Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Albayı Roman Çervinski’nin gerçekleştirdiğini iddia etti. İddiaya göre, Çervinski 6 kişilik ekibe destek sağlamış ve operasyonla ilgili lojistik faaliyetleri yönetmişti. Çervinski ise olaydan kendisini sorumlu tutanların arkasında Moskova’nın olduğunu savunuyordu!

Yani soruşturma “tadından yenmez” bir hale bürünmüştü!

Oysa, uzmanların son olarak Welt am Sonntag gazetesine aktardığı bilgilere bakılırsa, doğal gaz boru hattındaki patlamaların arkasında “Ukraynalı bir grubun” olduğu yönündeki anlatı dahi gerçeği yansıtmıyor. 2011-2016 yılları arasında Alman federal istihbarat servisi BND'ye başkanlık yapmış olan ve konuyla ilgili Welt am Sonntag’a bilgiler veren Gerhard Schindler’e göre, patlamalarda Ukraynalı bir grubun rol oynadığını gösterdiği iddia edilen kanıtlar var gibi görünse de bunlar, olayın Ukraynalılar tarafından gerçekleştirildiği olduğu anlamına gelmiyor.

 Video kayıtlarında Amerikalı ve Polonyalı ajanlar

Patlamanın arka planını araştıran Welt am Sonntag, Polonya istihbaratının patlamayla bağlantısı olabilecek kişiler hakkındaki bilgileri 2023 yazında BND’ye ilettiğini yazıyor. İletilen bilgiler arasında, saldırının failleri tarafından sahte belgeler kullanılarak kiralandığı düşünülen Andromeda isimli teknenin 6 kişilik mürettebatının isim listesi de var. Gazeteye göre, bu tekneyle denize açılan ekip derin deniz ekipmanları kullanarak boru hatlarına patlayıcı cihazlar yerleştirmiş. Elde bunu destekler nitelikte bir takım video görüntüler de var. Ancak Polonyalı yetkililerin “bu mürettebatın Moskova’yla bağlantıları olabilir” demelerine rağmen ve o tarihten bu yana çok uzun zaman geçmiş olmasına rağmen, tekneye ilişkin video kayıtlarını Alman soruşturma ekibine hala daha iletebilmiş değiller. Welt am Sonntag’a göre, bunun sebebi, video kayıtlarında sadece Andromeda mürettebatının değil “Amerikalı ve Polonyalı ajanların” da görüntülerinin olması. Welt am Sonntag'a göre tekne zaten patlamalardan bir hafta önce Polonya'nın Kolobrzeg limanında demirliydi.

Peki neden bütün bu gerçekler daha ilk günlerden ortaya konmadı da, ABD seçimlerine 4 ay kala ortaya çıkıyor? Acaba Kuzey Akım patlamasının arkasında ABD’nin olduğunu daha önce ima etmiş olan eski Başkan Donald Trump’ın artık Beyaz Saray’a çıkması en güçlü aday olarak belirmiş olmasının ve Almanya’nın kendini gayrı-resmi olarak da olsa temize çekme ihtiyacı hissetmesinin konuyla bir ilgisi olabilir mi?