Türkiye 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile başlayan yorucu üç ayaklı seçim maratonunu nihayet tamamladı. 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile start alan, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile devam eden bu uzun maraton 7 Haziran 2015’teki Genel Seçimler ile sona ermiş oldu.
(Yani galiba sona erdi. Zira bu 3 seçim sonucunda “acaba dördüncüsü ne zaman olacak ve maraton devam mı edecek” şeklinde bir cümle kurmaktan da kendimizi alamıyoruz.)
Elbette ki bu seçimin en büyük galibi siyasetin aynı zamanda risk alma ve bu riski yönetme sanatı olduğunu da kanıtlayan HDP ve eşbaşkanı Selahattin Demirtaş iken, mağlubu da –Cumhurbaşkanı ve- AK Parti’nin doğal lideri olarak Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Aslında bu seçim, klasik bir genel seçimden ziyade Türkiye’nin başkanlık rejimine geçişinde adeta bir referandum gibi kurgulanmıştı. En azından Recep Tayyip Erdoğan’ın oyun planı böyleydi. 10 Ağustos 2014 seçimleri ile Cumhurbaşkanı seçilecek, daha sonra da kendisini süper yetkilerle donatacak bir anayasa değişikliği sonucunda güçlü “Başkan” olacaktı.
7 Haziran seçimleri ile seçmen Erdoğan’ın bu planını tarihin çöp sepetine gönderdi. Bir başka ifadeyle, Erdoğan’ı bir vefa borçlarını da ödeyerek yüzde 51 ile Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyan AK Parti seçmeni liderlerini, deyim yerindeyse bu kez “ofsayta” düşürmüş oldu.
Kim ne dersin, geride bıraktığımız bu son seçimin en önemli sonucu budur.
Aslında bu sonucun ilk sinyallerini Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde düzenlediği nabız tutma amaçlı seçim gezisi sırasında almış, bunu da bu köşede yazmış, daha sonra da bir kaç defa da hatırlatmıştım. 15-18 Temmuz 2014 tarihlerinde gerçekleşen bu gezi sonrasında kaleme aldığım yazıda, seçmenin Erdoğan’a vefa borcunu ödeyeceğini, onu o sembolik makama taşıyacağını, ama işi bununla sınırlı tutacağını ve ona ilerde süper yetkilerle donanmış Başkanlık vizesi vermeyeceğini belirtmiştim. Şimdi bir yıl önceki o yazımda bu konuyla ilgili kalem aldıklarımı kısaca bir kez daha hatırlatayım:
“Kimi siyasi gözlemciler göre, geleneksel AKP tabanındaki seçmenlerin tamamı Recep Tayyip Erdoğan’a memnuniyetlerinden dolayı oy vermeyecek; ‘Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak’ istedikleri için ona oy verebilecekler de var. Bu gözlemcilere bakılırsa, özellikle dış politikada giderek artan riskli hamleler ve ülkede gerilen siyasi hava istikrarın sürekliliğine yönelik endişeleri de beraberinde getiriyor. Ancak siyasi rekabet eksikliğinin bir türlü aşılamadığı ülke atmosferinde, Erdoğan’ı yumuşak bir geçişle siyaset sahnesinin dışına taşımak, kimilerine göre en ‘feasible’, en pürüzsüz çözüm.
Bu tutumla sandığa gidecek olan seçmen yarın öbür gün kendisine sorulması halinde, Erdoğan’a cumhurbaşkanlığını aşacak süper yetkiler vermeyi de düşünmüyor. Belki de bu yüzden insanların isimlerini vererek dillendirmek istediği bir seçenek değil pek bu.”
Evet, AK Parti seçmeni 10 Ağustos 2014’te başbakanına vefa borcunu ödedi ve onu “Çankaya’ya çıkardı”. Ancak bu mesajı eksik –hatta yanlış- okuyan 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçmenin kendisine uygun gördüğü Çankaya makamını alelacele Beştepe’ye çevirmekte ve buna uygun erken hamleler yapmakta bir beis görmedi.
Nihayet, konuyu seçmen iradesine danışma günü geldi ve o seçmen de parlamenter demokrasiyi epeyce pasif bir konuma öteleyecek, Erdoğan’a süper yetkiler verecek, onu başkan yapacak rejim değişikliği için gerekli olan vizeyi vermedi! Deyim yerindeyse, yanlış hesapla çizginin ötesine taşan Erdoğan’ı “ofsayta” düşürdü!
Tıpkı 7 Kasım 1982 tarihli anayasa oylaması ile Çankaya Köşkü’ne çıkan cunta lideri Kenan Evren’i hemen bir yıl sonra, 1983 Genel Seçimleri’nde düşürdüğü gibi...
Şimdi ortada aleni bir düdük var; “ofsayt düdüğü!” AK Parti ve onun doğal lideri konumundaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşen büyük ölçüde kendi seçmenince çalınan bu düdüğün ne anlama geldiğini iyi anlamalarıdır.
Bu kavrayış, bugün iki kat daha önemli hale gelmiştir. Zira 7 Haziran seçimleri ile tek başına hükümet kuramaz hale de gelen AK Parti, bir yerde “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştur.” Önümüzdeki günler hangi AK Partililerin bu mesajı doğru biçimde okuyacağını ve bu doğrultuda neler yapacaklarını göstermesi açısından da önemli olacak gibi gözüküyor. Hep beraber yaşayıp görelim!
twitter: @akdoganozkan