Video Yardımcı Hakem(VAR) sisteminin kullanılmaya başlanması sonrasında ekranlardaki futbol tartışmalarının şekil değiştirmekle birlikte yapısından bir şey kaybetmediğini görüyoruz. Türkiye’de futbolun kabaresinin kendisinden daha çok ilgi çektiği gerçeğini sık sık dile getiriyorum. Bu kabarenin başrol oyuncuları ise hiç kuşkusuz futbol programlarının yorumcuları ki bu isimlerin her hafta futboldan çok daha fazla futbol dolayımı ile söz söylediklerini, biraz takip edenler gayet iyi bileceklerdir. Hatta söylenenler çoğu kez var olan erkek egemen anlayışın yeniden üretilmesine katkıda bulunan cümleler olmaya da devam etmektedir.
Futbolu da tıpkı hayatımızın kendisi gibi komplolar üzerinden görmeyi sürdürdüğümüz için bu alanda olup biten her türlü olay karşısında da benzer tepkiler vermeyi sürdürüyoruz. Son iki haftadır VAR sisteminde yaşanan arızalar konusunda bir anda alanı hakemlik üzerinden gelerek dolduran yorumcularımızın dile getirdikleri, yaşananların çok ötesinde yerlere göndermede bulunuverdi. İsim vermeden hakem camiası içerisinde birbirlerinin ayaklarını nasıl kaydırma girişimlerinde bulunduklarını beyan etmiş oldu. Tabii buradan söz konusu bu yeni teknolojinin de ülkemizdeki geleceğine ilişkin olarak hakemlerin kalesine topu adeta doksana çaktı.
Maçları yönetmeye çıkan hakemlerin hangi takımın taraftarı oldukları üzerinden sürdürülen ve zaman zaman medyaya haber olarak da getirilen yorumlar sonrasında şimdi bir de federasyonun Riva’daki tesislerinde yer alan VAR odasında görev yapan hakemlerin maçlar esnasındaki hareketlerinin ne anlama geldiği veyahut gelmediği de yorumlar arasına katılmış oldu. İnsani ilişkilerimizde yaşadığımız sorunları konuşarak çözme geleneğine sahip olmama durumuna şimdi teknolojinin kullanımından ötürü ortaya çıkan sorunlarda eklendi. Bu ise durumun daha kolaylıkla çözümlenebilir olmasını getiren teknolojinin bizdeki uygulamasının daha da sorunlar demetine dönüşmesine yol açtı.
Futbolu ve ortaya çıkarttığı güzellikleri değil futbol üzerinden yaratılan çirkinlikleri ön plana çıkartma anlayışından bir türlü vaz geçmediğimiz için bu alandaki uygulamaların bize yansıması da olumsuz olmaya devam ediyor. Şöyle bir gözünüzün önüne Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan karşılaşmada VAR sisteminin arızalandığını ve bu arada atılan bir golün iptal edildiğini veyahut hakemin penaltı pozisyonunu görmediğini getirin. Ardından yapılacak yorumların, istenilen kellerin haddi hesabı olmayacaktır. Fakat böylesi bir anlayış içerisinde yoğrulan futbol zihniyetinin de bu ülkenin futbolunun gelişmesine herhangi bir katkı sunamayacağı da açıktır.
O halde futbola dair konuşurken, yorumlarda bulunurken ve olup biteni değerlendirirken içinde bulunduğumuz ülkenin insanları olarak biraz daha anlayışlı ve rakiplerin haklarını da gözeten bir yaklaşımı hayata geçirmek zorundayız. Aksi takdirde böylesi bir iklimde futbolu yeşertebilmemiz mümkün olmayacaktır. Kendilerini futbolun ve takımların tek sahipleri olarak görenlerin Beşiktaş U19 takımının Konya’da başına gelenlerde olduğu gibi futbol izlemek için sahanın kenarına gelenlerin ‘parçala’ sloganları ile karşı karşıya kalmayı sürdürürüz. Futbolu ve ülkenin futbol anlayışını farklı bir aşamaya geçirmek istiyorsak öncelikle samimi duygularımızı ortaya koymak zorundayız. Bizim yaptığımızın gerçekten futbol sevgisi mi yoksa başarı odaklı bir takım severlik mi? Olduğu konusunda hala kafa karışıklığımız sürüyor.
Şapkadan tavşan çıkartmanın ötesine geçemeyen yaklaşımları sihirbazlık olarak nitelemeyi hala gazetecilik sanan ve bu yolda ısrarla başlıklar atmayı sürdürenlerin dışında da bir spor medyasına ihtiyaç duyuyoruz. Hatta futbolumuzun yenilenmesinde bu erkeksi dil ve söylemin ötesine geçmenin olmazsa olmaz olduğu gerçeğini bir kez daha vurgulamalıyız. Spor haberlerinden geçilmeyen ekranlar, spor sayfalarına ayrılan onlarca sayfaya rağmen bu ülkede başka türlü bir spor geleneğinin oluşmasına katkı koyabilecek -burada Fan-etik sayfasını özlemle anıyorum ve arıyorum- bir gazeteciliğe çok ama çok ihtiyacımız var.
Maçları anlatan spikerlerin yanında yorumcu vasfı ile bulunan buna karşın oynanan oyuna ilişkin değil kendi şablonuna göre konuşmaktan öteye geçemeyenlerin, futbolu değil tuttuğu takıma ilişkin şahsi yorumların dışında bir şey söyleyemeyenlerin bu yapıda artık olmamaları gerekiyor. Benzer şekilde argo konuşarak, amiyane tabirlerde bulunarak futbola değil futbol kabarelerine hizmette bulunanların da yaptığı etkiyi es geçmemeliyiz. VAR’ımızın yoğumuzun futbol olabilmesine değil futbolun hayatlarımızda gerçek anlamda bir tortu bırakabilmesine ihtiyacımız bulunuyor. Elde kalan az sayıdaki keyif, eğlence alanlarımızdan bir tanesi olan futbolu ve oradaki güzellikleri, çirkinleştirmeye kimsenin hakkı yok!