Ahmet Talimciler

27 Şubat 2018

Kaybolan Aykut Kocaman değil!

Sevinmek ve rakibi kızdırmayı aşan paylaşımları alışkanlık haline dönüştüren zihniyet sayesinde futbol sahalarında işler giderek çığırından çıkan bir duruma bürünüyor

Pazar gecesi Beşiktaş’ın maçın ikinci yarısında oynadığı oyunla ezeli rakibini şoka uğratmasının ardından sevinmenin dozajı hiç beklenmediği kadar kaçırıldı! Çarşı grubunun resmi Twitter hesabından paylaşılan ve Fenerbahçe’nin teknik direktörü Aykut Kocaman’ın fotoğrafının üzerine yazılan ‘Dolmabahçe’de Kayboldu, Tasması Var!!! İfadesi futbol sahalarında geldiğimiz noktanın ne kadar çirkin olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Söz konusu paylaşım üzerine ekranlardaki yorumculardan tepkiler hemen verilmiş olmakla birlikte atılan bu çirkin adım önümüzdeki günlerde iki kez daha karşı karşıya gelecek olan takımlar açısından nahoş bir durumun yaşanmasına yol açabilir.

Sevinmek ve rakibi kızdırmayı aşan paylaşımları alışkanlık haline dönüştüren zihniyet sayesinde futbol sahalarında işler giderek çığırından çıkan bir duruma bürünüyor. Önceleri Arena ardından spor kompleksi veya sponsorun adını zikretmek suretiyle park adını verdiğimiz stadyumların yeni dönemdeki en büyük işlevi hiç kuşkusuz rakibi baskı altına alacak bir ortamın yaratılmasını sağlamak. Tabii burada asıl mesele baskı altına almakla insanlıktan çıkartmak arasındaki ince çizgide düğümleniyor.

Ezeli rakiplerin deplasmanda oynadıkları karşılaşmalarda gerek tribünlerdeki taraftarları gerekse de saha içerisindeki sporcularının karşı karşıya bırakıldıkları sahneler öyle çok da iddia edildiği gibi; dostluk, kardeşlik ve fair play’i içermiyor. Hatta tam aksine sahaya atılanlar, edilen küfürler, dinletilen marşlar ve yapılan paylaşımlarla birlikte her geçen maç ile birlikte daha da öfkenin bilenmesine dolayısıyla da şiddetin kapaklarının ardına kadar açılmasına yol açıyor.

Mutlak surette kazanmanın önünü açan ekonomik gelişmelerin ardından, futbol sahalarının içerisinde istediğiniz kadar ezeli rekabet, ebedi dostluk masalları anlatın kar etmeyecektir. Çünkü gidişatı daha en başından kazanma ile çerçevelendirmiş ve bu yolda her türlü girişimi de mubah saymış oluyorsunuz. Bütün bu olup bitenlere futbol medyasının başta hakemler ve federasyonlara yönelik söylemlerini de sos niyetine eklediğiniz andan itibaren kare tamamlanıyor. Futbolu adım adım içerisinde duyguları da barındıran ve bu yüzden de kalplere hitap eden bir uğraş olmaktan çıkartıyorsunuz.

Buradan sonra rakibin teknik direktörü için kullanmış olduğunuz hakaretlerin birer nefret söylemi ifadesi olarak, çok kısa bir süre sonra size ve kendi takımınıza döneceği gerçeğini göremeyecek kadar da öngörüsüz hale dönüşüyorsunuz. Aslında yaşadıklarımızda kaybolan ne sahadaki Fenerbahçeli futbolular ne de Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman’dır. Gerçekten kaybolan bir zamanların rekabet ile dostluğun örtüşmesi sonrasında oluşan futbolun bizatihi kendisidir. Ezeli rekabetin giderek ebedi düşmanlığa doğru dönüştürülmesidir.

Tüm bu olup bitenlerin arkasındaki bir diğer ilginç durum ise bir zamanlar taraftarlık kültürüne yön veren ve örnek alınan taraftar grubunun, kendi söylemlerinde şiddetle karşı çıktığı ötekileştirmeye ve aşağılamaya esir düşmüş olmasıdır. Kaybolan Çarşı grubunun yaratmış olduğu farklılığın kendisidir ve buna en fazla üzülmesi gerekenler de aslında kendileridir!