Ahmet Çelik Kurtoğlu

03 Ocak 2024

Taylor Swift

Yüzlerce genç kadın ve erkek sokak şarkıcılığından, sosyal medyaya kadar birçok kanalı deneyerek kendisine yer açmaya çalışmaktadır. Bunların Taylor Swift ve daha önce Beatles, Elvis Priesley, Johnny Cash, Leonard Cohen gibi uluslararası üne kavuşmalarını ne önlüyor?

2024'ün ilk yazısını tasarlarken ciddiyetiyle tanınan, tüm dünyada iş aleminin okumadan güne başlamadığı Financial Times gazetesinde önemli yer edinen ve 4 Eylül'de İstanbul'a da uğrayan Taylor Swift fırtınasına değinmek istedim. Hem yeni yılın ilk yazısında göreli olarak hafif bir konuyu getirmiş, hem de bu konunun da önemli bir ekonomik faaliyet, değer zinciri örneği olduğunu görmüş oluruz.

Taylor Swift 1989'un son günlerinde ABD'de Pennsylvania eyaletinde dünyaya gelmiş, 14 yaşında Bob Dylan çizgisinde Amerikan "country-halk" müziği doğrultusunda şarkı sözü yazmaya, şarkı söylemeye başlamış, Sony şirketiyle ilk plağını doldurmuş, 12 Grammy müzik ödülü, 117 Guinness rekoru yanında sayısız ödül kazanmış. Eğitim hayatı oyunculuk ve müzik üstüne yoğunlaşmış ve tamamen kendi kendisini yaratmış.

Harvard Üniversitesi 2024 yılı İngilizce bölümünde ders programına Taylor Swift'in inceleneceği, tartışılacağı bir ders koymuş. Bu dersi yönetecek olan öğretim üyesi Stephanie Burt, The Atlantic dergisinin 2023 son sayısında Swift'in çok sayıda şiir ve şarkı sözü yazarak bu üne kavuştuğunu yazıyor. Bu şarkı ve şiirlerin yine ünlü bir halk şarkıcısı olan Bob Dylan çizgisinde. Nitekim Stephanie Burt ders programında Swift'i 300 yıllık Amerikan edebiyat tarihi bağlamında inceleyeceklerini ekliyor ve William Wordsworth, Laura Kasischke, Alexander Pope gibi yazarları örnek olarak veriyor. Yani şarkılar ve onların dayanağı olan şiirler köklerini Amerikan edebiyatında buluyor.

Taylor Swift 1.1 milyar dolar mal varlığına sahip. Yaz aylarında başlayan ERAS dünya turu sonunda bu sayı büyüyecektir. ERAS Tokyo gösterilerinde bilet fiyatları 22.000 - 48.000 TL civarında. Turun sonunda toplam gelirin 4.1 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu endüstride bugüne kadar karşılaşılan en büyük gelir. Taylor Swift bu gelirin 55 milyon dolarını çalışanlara prim olarak veriyor. Hizmet verecek olan kamyon şoförlerinin alacağı prim ise adam başına 100.000 dolar.

Bu başarı öyküsü hukuk alanında fikri mülkiyet haklarının ihlaline ilişkin ihtilafları da içeriyor. Ancak burada da Swift'in mezzo soprano sesi yanında yırtıcı yetenekleri öne çıkıyor ve bu Swift davaları kazanıyor. Bu endüstride başarı ve şöhret, kültürel derinliğiyle ve kitlelere ne kadar hitap edebildiğiyle onların sorunlarını ne kadar içselleştirip, ürünlerine, şiirlerine, şarkılarına yansıtabildiğiyle bağlantılı.

Projenin tarafları Taylor Swift ve ekibiyle sınırlı değil. Konserlerin yer alacağı şehirlerdeki otellerin oda kiralama gelirlerinin 208 milyon dolar artacağı, bunun tamamlayıcısı olarak lokantacılık ve gıda tedarik sektörünün de bundan pay alacağı düşünülmelidir. Ülkemizden buna benzer bir olay aralık ayında Hazreti Mevlana'nın ölüm yıldönümünde Konya'da düzenlenen Mevlana şeb-i Arus şenliğidir.

Buna benzeyen olayları Türkiye'de de gördük, yaşıyoruz. Ancak uluslararası planda bu konudaki ufkumuz Eurovision şarkı yarışmasının ötesine geçmiyor. Bunun başlıca nedeni müzik kültürümüzün bize özgü olmasındandır, demek yeterli mi? Türk müziğinin tek sesli olması önemli bir etken. Ancak bunun geçerli olmadığını gösteren, ses kalitesinin öne çıktığı, Zeki Müren, Erol Evgin, Tarkan, Sezen Aksu, Teoman gibi ve benim bilmediğim birçok sanatçı var. Bu konuya da imalat, giyim ve diğer endüstriler gibi değer üretim süreci olarak bakmak, ona göre düzenlemek gerekir.

Halk müziği bütün ülkelerin kültür hazinesinde önemli yer tutuyor. Ayrıca halk müziği klasik müzikten farklı bir endüstri. Türkiye'de Aşık Veysel, Neşet Ertaş, Ruhi Su, Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz, birçok şair, "aşık", şarkıcı yüzlerce yıllık Anadolu ve Balkan tarihinin izlerini dillendiriyor. Bu sanatçıların her biri biraz önce tanımladığımız, toplumun tercihlerini, sorunu içselleştiriyor, yansıtıyor. Amerika'da özellikle gençlik nasıl Swift'in şarkılarında kendisini buluyorsa, ülkemizde gençlikten de öte orta-üst, orta sınıf, Anadolu kendisini saydığımız sanatçıların eserlerinde buluyor. Yüzlerce genç kadın ve erkek sokak şarkıcılığından, sosyal medyaya kadar birçok kanalı deneyerek kendisine yer açmaya çalışmaktadır.

Bunların Taylor Swift ve daha önce Beatles, Elvis Priesley, Johnny Cash, Leonard Cohen gibi uluslararası üne kavuşmalarını ne önlüyor? Bu örneklerin her birinde iş modelinin ilk aşaması olan değer önerisi sanatçının çalacağı ve/veya söyleyeceği eser. İkinci aşamada kendisini destekleyecek, eşlik edecek çalgılar, orkestralar, onun ardından konserler ve plak, cd gibi ürünler geliyor. Ekosistemin önemli tamamlayıcısı olan "talep", önceki paragraftaki Türkiye örneğinde daha çok sol kültürden gelen dinleyicilerden oluşuyor. Özellikle klasik müzik geleneğinin Avrupa kadar gelişmediği Amerika'da ise genç nüfusun yanında yüksek bilet bedellerini ödemeye hazır dinleyicisi kitlesi tabloyu tamamlıyor.

Giyim endüstrisinde, akıllı telefonda tasarım; Taylor Swift veya Tarkan örneğinde tamamen kişisel bir beceri, sermaye olan ses ve onu değerlendirme becerisi olarak karşımıza çıkıyor.

Endüstride yaşanan piyasaya giriş engeli, burada ele aldığımız sanat endüstrisinde de kendisini gösteriyor. Yeteneklerini küresel planda ispat etmiş olan piyano, keman sanatçılarının, rakiplerinin engellemesi nedeniyle piyasaya girmekte zorlandığı bilinmektedir. 

Bunu yer yer Maria Callas'tan üstün olduğu söylenen Leyla Gencer için, uluslararası şöhreti, yetenekleri tartışılamayacak olan İdil Biret, Gülsin Onay, yakınlarda yitirdiğimiz Kemancı Suna Kan ve küresel lobilerle mücadele eden diğer sanatçılar için söyleyebiliriz. Fazıl Say bu engelleri kırmış sanatçılardandır. Can Çakmur aynı yoldadır. Bu iki sanatçı da birçok benzerleri gibi başarıya kendi çalışmalarıyla, yetenekleriyle ulaşmışlardır.

Bitirirken başarının kişisel kültür temellerinin doğru iş modelleriyle yönetilmesinin önemini vurgulamamız gerekir. Piyasaya giriş engellerini aşacak stratejiler geliştirmek, bu tür "elle tutulmayan-soft", kişisel, duygusal değerlendirmelere açık endüstrilerde özellikle güçtür. Taylor Swift modeli, halk müziğinin yaygın olduğu ve caza dönüştüğü ülkelerde ve yapay zekânın kimilerine göre neredeyse bir kabus gibi geliştiği ortamda başarılı olmaktadır. Bu başarının plak, cd gibi taşıyıcıların yerini elektronik ortama bıraktığı bir dönemde, yazıda değindiğimiz ticari kazançlarla devam etmesi ayrıca önemlidir.

Herhalde bunun önemli örneklerinden biri Leonard Cohen, öteki Bob Dylan. Bunların ikisi de şarkılarında kendilerine özgü bir tarz ve felsefe öneriyordu. T. Swift'in karşılaştırılabileceği bir başka örnek Michael Jackson. Özellikle İngiltere ve Amerika bu gibi iş modeline uygun talebe, pazara sahip.

Bu iş modelinin bir özelliği kısa bir yaşam çevrimine (life cycle) sahip olması. Ama tıpkı diğer örnekleri gibi T. Swift rüzgarı 2005'te esmeye başlamış ve fırtınaya dönüşmüş durumda. Modeli klasik müzikten ayıran özellik, kısa ama kahramanı için hayli önemli kazanç üretmesi. T. Swift'in bir başka özelliği bu süreci tek başına yönetmesi. Herhalde bu fırtına da durulacak, yerini başka T. Swift'lere bırakacaktır.

Ahmet Çelik Kurtoğlu kimdir?

Ahmet Çelik Kurtoğlu, 1942'de Ankara'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.

Akademik kariyerini 1982 yılına kadar aynı kurumda sürdürdü, Cambridge Üniversitesi'nde lisansüstü derecesi aldı. 1972-74 yılları arasında Yale Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmaları yaparken teknolojik gelişme ve endojen büyüme teorisi üzerinde yoğunlaştı, 1997-2006 yılları arası Galatasaray Üniversitesi'nde ders verdi.

T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın görevlendirmesiyle 1978-82 yılları arasında B .M. UNCTAD "Teknoloji Transferi Davranış Kodu" müzakerelerinde T.C. delegesi olarak yer aldı.

1983-86 yıllarında arasında İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kalkınma Merkezi'nde araştırma yöneticisi olarak görev yaptı. Türkiye ve beş Asya ülkesinde Müşavir Mühendislik sektörü üzerinde yaptığı çalışma OECD tarafından yayınlandı.

1987 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) kurucu direktörü olan Kurtoğlu, 1992 yılından itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyleri Genel Sekreteri, daha sonra 2008 yılına kadar DEİK Yönetim Kurulu ve İcra kurulu üyesi olarak görev yaptı. DEİK pek çok Türk şirketin uluslararası işbirliği kurması sürecinde yardımcı oldu.

Prof. Dr. Kurtoğlu, yurtdışındaki faaliyetini 1994-2006 yılları arasında European Roundtable of Industrialists (ERT) adlı kurumda danışman olarak sürdürdü. ERT en büyük 50 Avrupa sanayi şirketi başkanları tarafından, AB Komisyonuna politika tavsiyesi yapmak üzere kurulmuştur. Politika tavsiyesi danışmanların oluşturduğu çalışma gruplarında geliştirilmektedir.

1999 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.'ni, 2003 yılında "İyişirket Danışmanlık A.Ş."yi kurdu ve strateji, şirket değerlemesi ve satış müzakeleri, iş geliştirme ve finansman, kurumsal yönetim (governance) konularında danışmanlık hizmeti verdi.

2001 yılında TMSF "9 Banka Yönetim Kurulu Üyesi" olarak, 2002-2007 yıllarında arasında Tekfenbank Yönetim Kurulu, 2012-2019 yılları arasında Tekfen Holding A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2007-2008 döneminde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı oldu

A.Çelik Kurtoğlu teknoloji ve uluslararası ekonomik ilişkiler konularında yayın yapmıştır. Son çalışması olan "Değer Zincirinin Evrimi", Aralık 2022'de Efil Yayınevi tarafından yayınlanmıştır.