Ahmet Çelik Kurtoğlu

20 Aralık 2023

Airbus

THY'nin bu siparişi pandemi döneminde yaşanan yavaşlamanın ardından Airbus için önemli bir ferahlama nedeni olacaktır. Ülkeler böyle durumlarda ekonomik işbirliğinin yarattığı siyasal ortamı değerlendirirler, bunun karşılığında benzer bir çıkar beklerler. Ankara uzun süredir Türkiye ekonomisini yeniden canlandırmak için girişimler yapmaktadır. Yatırımcılar sadece para politikasıyla desteklenen bu girişimleri, genel siyasal ortamı ve en önemli olarak hukuk altyapısı ile yönetim uygulamalarını yeterli bulmadıkları için 2000'li yıllardaki ilgiyi, heyecanı göstermemektedir

Türk Hava Yolları 220 adet yeni Airbus uçak siparişi verdi. Bu uçakların 70'i uzun menzilli A350, 150'si ise tek koridorlu A3221neo. Ayrıca 125 Airbus için de sipariş hakkı sözleşmesi imzalandı. Satın alınan uçaklar yeni nesil Airbus, THY'nin önceki A320 serisi uçakları A321ceo sınıfındandı. Bunlar A312neo. Böylece sivil havacılıkta THY'nin yolcu uçağı sayısı 439'dan 679'a çıkacak. Bu sektörde uçak satın almak kadar kiralamak da sık sık başvurulan bir yöntem. THY zaman içinde filoda mevcut eski tip uçakları kiralayarak gençleştirmeyi sürdürebilir.

Sivil havacılıktaki bu hamlenin arkasında coğrafyamızın gerçekten Asya'nın en doğu noktası ile Afrika'nın güney ucuna kadar bağlantı kurabilme yetkinliği önemli. İstanbul havalimanının hepimizi seyahat etmeyi kabus haline getiren iç ulaşım zorluğu yanında, bu bağlantılara imkan sağlama özelliği var. Böyle olmak zorunda mı, benzer yolcu aktarma özelliklerine sahip başka havaalanları da böyle mi? Londra'da birden fazla binadan oluşan Heathrow da büyük, ama yolcular İstanbul'daki kadar perişan olmuyor. Bina içinde ulaşım yürüyen koridorlarla, binalar arasında raylı yöntemlerle sağlanıyor. Şangay, Pekin havaalanları İstanbul'u andıran büyüklükte, ama İstanbul havalimanı yolcuları gerçekten "unutamayacakları eziyet anılarıyla" donatıyor.

Bu yazının amacı havaalanını tartışmak değil. THY, Borsa İstanbul'da işlem gören bir şirket, Airbus şirketinin hisseleri ise Paris borsasında işlem görüyor. 44 milyar dolar tutarında olduğu söylenen bu sipariş her iki şirketin de değerine olumlu etki yapacak. Airbus'ın 2023 yılı geliri ve kârlılığı yükselirken, bu siparişi tedarikçi finansmanı ile yönetecek olan THY'nin filosunun gençleşmesi ve zenginleşmesi onun da piyasa değerini olumlu etkileyecektir. Yani iki şirket için de kazanç söz konusu. Bunu gerçekleştirmek, yöneticilerin ve genel ortamın, ekonomik gidişin mimarı olan siyasilerin maharetine bağlı.

Konunun bizim açımızdan önemi hemen her yazıdaki hareket noktalarından birisi olan bu alış verişin değer zinciri bağlamında etkileri.

Bir Airbus 320, 340 bin parçadan oluşuyor. Değer Zincirinin Evrimi'nde benzinli bir otomobilin 30 bin civarında parçadan oluştuğunu, elektrikli otomobilde bu sayının önemli ölçüde azaldığını anlatmış, bu gelişmenin Türkiye'deki tedarikçiler için getirdiği önemli tehlikenin altını çizmiştik.

Bu 340 bin parça nerede, kimler tarafından üretiliyor? 

Önce AIRBUS şirketini tanıyalım. Şirket 1970 yılında bir sanayi konsorsiyumu olarak kurulmuş ve iki ana ortağı Fransa ile Almanya. Bu 1951'de Fransa ile Almanya'nın Kömür ve Çelik Birliği'ni kurmalarının ardından, 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğu (EEC), 1958'de Euroatom, 1968'de Gümrük Birliği, 1986'da Single European Act ve 1993'te Maastricht anlaşmasıyla tamamlanan sürecin önemli ve doğrudan doğruya ticari ortaklık ifade eden aşaması. Alman-Fransız çatışmasına son vermek üzere Jean Monnet tarafından başlatılan ve 30 yılda tamamlanan b bir proje. Burada bir parantez açarak, Avrupa Birliği'nin Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Bayan Isabelle Dumont'nun Ekonomim gazetesi Ankara muhabiriyle görüşmesinde, Türkiye ile Fransa'da "değer zincirlerinin iç içe geçtiğini" söylemiş. Bayan Dumont bu kavramla ilgilendiğine göre, Değer Zincirinin Evrimi'ni okudu mu, bilmiyoruz, ama orada dünya ticaretinin nasıl üç merkezde ABD, Almanya, Japonya arasında oluşan dikey ticaret ağları anlatılıyor. 

Airbus üretiminde bu 340 bin parça 100 ülkede bulunan 8 bin tedarikçiden doğrudan doğruya, 18 bin imalatçıdan ise dolaylı olarak tedarik ediliyor. Bu tedarikçiler otomotiv sektöründe olduğu gibi bir onanma sürecinden geçiyor ve onaylanmış tedarikçiler arasında, Çin, Tayvan, Türkiye, Güney Afrika, Tayvan merkezli olanlar var.

A350'nin ana gövdesi olan "fuselage" Fransa'da Toulouse'da, A320'nin ana gövdesi ise Toulouse, Hamburg, Tianjin (2009), Alabama-ABD (2010)'de üretiliyor. Toulouse Airbus projesinin, Fransız havacılık endüstrisinin merkezi. Aşağıda Airbus value chain'i anlatan ve internette "prescriptive analysis, the aeronautical industry, baobab soluciones" referansıyla yayımlanan resimde hangi parçanın nereden, hangi imalatçıdan tedarik edildiği görülmektedir. Önceki paragrafı izleyerek burada görülen tedarikçilerin herbirinin kendi değer zincirinde alt tedarikçilerle çalıştığını ekleyelim.

Bu parçalar arasında elektronik komponentlar ve en önemlisi motor bulunmaktadır. A350'de kullanılan motor RR-Trent XWB (extra wide body) Rolls Royce şirketi tarafından; A321neo'da kullanılan motor, ABD'nin önemli savunma endüstrisi şirketlerinden Raytheon grubunda bulunan Pratt-Whitney tarafından üretilmektedir. Pratt-Whitney Türkiye'de faaliyetini Kale grubuyla kurduğu ortaklıkla sürdürmektedir. Ayrıca Eskişehir'de Alp Havacılık Airbus tedarikçileri arasındadır.

Airbus projesinin değinilen zincir paydaşlarına ne boyutta kâr yarattığına değinelim. Oxford Economics araştırmasına göre Airbus yani ana uçağın tasarımını yapan, değer zincirini yöneten birinci aşama (first tier) şirketin A380 projesinden kârı yüzde 20, motor, kanat, ana gövde üreticisinin kârı yüzde 18, bilgisayar sisteminin payı yüzde 15, üçüncü aşamada elektronik devreler, hidrolik pompaların, kontrolların tedarikçisinin payı yüzde 11 mertebesinde tahmin edilmiştir.

A350 2019'da 128 bin 300, 2022'de 86 bin 400 istihdam, 2019'da 9.3 milyar, 2022'de 5.6 milyar pound gayri safi ulusal gelir katkısı yaratmıştır.

THY'nin bu siparişi pandemi döneminde yaşanan yavaşlamanın ardından Airbus için önemli bir ferahlama nedeni olacaktır. Ülkeler böyle durumlarda ekonomik işbirliğinin yarattığı siyasal ortamı değerlendirirler, bunun karşılığında benzer bir çıkar beklerler. Ankara uzun süredir Türkiye ekonomisini yeniden canlandırmak için girişimler yapmaktadır. Yatırımcılar sadece para politikasıyla desteklenen bu girişimleri, genel siyasal ortamı ve en önemli olarak hukuk altyapısı ile yönetim uygulamalarını yeterli bulmadıkları için 2000'li yıllardaki ilgiyi, heyecanı göstermemektedir. 

THY'nin 44 milyar dolar tutarındaki bu önemli siparişi, bu olumsuz tablo nedeniyle istenen siyasal sonucu vermeyebilir. Yazıyı iyimser bir notla bitirmek için, siyasal kadrolar yeni yıla hukuk, adalet, saydam ve her yurttaşa eşit uygulama ile girebilmek için gerekeni yapabilirlerse, kazancımızın, 220 Airbus uçaktan ve onların getireceği turist ve yolcu gelirinden çok daha fazla olacağını ekleyelim.

Yılın son haftasına girerken umudumuzu gölgelemeyelim.

Ahmet Çelik Kurtoğlu kimdir?

Ahmet Çelik Kurtoğlu, 1942'de Ankara'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.

Akademik kariyerini 1982 yılına kadar aynı kurumda sürdürdü, Cambridge Üniversitesi'nde lisansüstü derecesi aldı. 1972-74 yılları arasında Yale Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmaları yaparken teknolojik gelişme ve endojen büyüme teorisi üzerinde yoğunlaştı, 1997-2006 yılları arası Galatasaray Üniversitesi'nde ders verdi.

T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın görevlendirmesiyle 1978-82 yılları arasında B .M. UNCTAD "Teknoloji Transferi Davranış Kodu" müzakerelerinde T.C. delegesi olarak yer aldı.

1983-86 yıllarında arasında İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kalkınma Merkezi'nde araştırma yöneticisi olarak görev yaptı. Türkiye ve beş Asya ülkesinde Müşavir Mühendislik sektörü üzerinde yaptığı çalışma OECD tarafından yayınlandı.

1987 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) kurucu direktörü olan Kurtoğlu, 1992 yılından itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyleri Genel Sekreteri, daha sonra 2008 yılına kadar DEİK Yönetim Kurulu ve İcra kurulu üyesi olarak görev yaptı. DEİK pek çok Türk şirketin uluslararası işbirliği kurması sürecinde yardımcı oldu.

Prof. Dr. Kurtoğlu, yurtdışındaki faaliyetini 1994-2006 yılları arasında European Roundtable of Industrialists (ERT) adlı kurumda danışman olarak sürdürdü. ERT en büyük 50 Avrupa sanayi şirketi başkanları tarafından, AB Komisyonuna politika tavsiyesi yapmak üzere kurulmuştur. Politika tavsiyesi danışmanların oluşturduğu çalışma gruplarında geliştirilmektedir.

1999 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.'ni, 2003 yılında "İyişirket Danışmanlık A.Ş."yi kurdu ve strateji, şirket değerlemesi ve satış müzakeleri, iş geliştirme ve finansman, kurumsal yönetim (governance) konularında danışmanlık hizmeti verdi.

2001 yılında TMSF "9 Banka Yönetim Kurulu Üyesi" olarak, 2002-2007 yıllarında arasında Tekfenbank Yönetim Kurulu, 2012-2019 yılları arasında Tekfen Holding A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2007-2008 döneminde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı oldu

A.Çelik Kurtoğlu teknoloji ve uluslararası ekonomik ilişkiler konularında yayın yapmıştır. Son çalışması olan "Değer Zincirinin Evrimi", Aralık 2022'de Efil Yayınevi tarafından yayınlanmıştır.