Yargı ve Emniyet neden kapıştı? Menzil, bürokrasi ve siyasette nasıl bir yol izliyor? Gazeteci Saygı Öztürk, 'Menzil-Tarikatın İki Yüzü' isimli kitabını Şirin Payzın'a anlattı.
Menzil tarikatının şeyhinin telefonunu eski bir bakandan aldığını söyleyen Öztürk, "Tarikat 81 ilde örgütlenmiş durumda. Devletle de sıkı ilişkileri var" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, 'İçişleri Bakanlığı'nda Menzil tarikatından kimse yok' açıklamasına ilişkin "Bakan Soylu'nun dediği gibi Bakanlığında Menzilci yoktur. Neden yoktur? Çünkü kişilerin dosyalarında Menzilci olup olmadıklarına dair bir kayıt yoktur. Daha önce Fetullahçı olanların da dosyasında yazmıyordu" ifadesini kullandı.
1991 yılında, Menzil şeyhinin zehirlenmesinden sonra yaşanan olayları örnek gösteren Öztürk, resmi belge ve yazışmaların, tarikatın devlet içerisinde güçleri olduğunun o dönemde de ortaya koyulmaya başladığını söyledi. Öztürk " O dönem emniyet ve yargıda Menzil şeyhi karşısında el- pençe divan duran kişiler vardı" dedi.
Menzil şeyhinin, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ için ‘O bizim çocuğumuzdur’ ifadesini kullandığını aktaran Öztürk, tarikatın bunu saklamadığını söyledi. Öztürk, kitabında tarikat mensuplarının açık kimlikleriyle vermeye çalıştığını belirtti.
'Menzil tarikatı mensuplarının holdingleri, hastaneleri, akaryakıt istasyonları olduğunu' aktaran Öztürk, "Bunu inkar etmiyorlar. 'Yanlış yapıyorsak devlet ihaleyi vermesin, bu bizim vatandaşlık hakkımız' diyorlar" dedi.
Öztürk bu tür tarikatların güçlenmesinde siyasetin sorumluluğu olduğuna vurgulayarak "Siyasi partiler tarikatları yanlarına çekmeye çalıştıkça bu yapılar güçlenmeye devam edecek" yorumunu yaptı.