T24 Video Servisi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 19'luk politika faizini 100 baz puanlık indirimle yüzde 18'e düşürdü. Kararın sebeplerini, olası sonuçlarını ve dünya piyasalarına borçlarını ödeyemeyen Çinli şirket Evergrande krizini yorumlayan Prof. Hayri Kozanoğlu, "İktidara yakın Anadolu şirketleri dövizdeki artıştan çok etkilenmiyor; Çin'deki Evergrande krizi dünya piyasalarını çok etkilemez" dedi.
Merkez Bankası'nın faiz indiriminin ardından piyasalar hareketlendi, dolar 8.80'i aştı. Prof. Hayri Kozanoğlu, T24 ekonomi yazarı Barış Soydan'a tüm boyutlarıyla faiz indiriminin olası sonuçlarını, Çin'deki Evergrande krizinin dünya piyasalarına yapabileceği etkileri yorumladı.
Faiz indirimi yapılacağını tahmin ettiğini belirten Kozanoğlu, "Ben tahmin ediyordum. Piyasalar bunu fiyatladı diye düşünüyordum. Ama yanılmışım. Fiyatlamamış. Öncelikle hatırlayalım, Şahap Kavcıoğlu 2021 Mart ayında politika faizinin yüzde 19'a yükseltilmesinin hemen ardından Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ardından göreve atanmıştı. Piyasaların ilk andaki algılaması, misyonunun faizi indirmek olduğuydu. O günden bugüne enflasyon sürekli yükseliş trendinde olduğu için, Cumhurbaşkanı Erdoğan faizleri indirme zamanı geliyor şeklinde değerlendirmeler yaptı. Ve eylül ayına kadar faizi indirmeden geldi" dedi.
Son haftalarda TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun öne çıkardığı 'çekirdek enflasyon' kavramına da değinen Kozanoğlu, "Son haftalarda Merkez Bankası Başkanı çekirdek enflasyonun belirleyici olduğunu söylemeye başladı. Çekirdek enflasyon baz alınacaksa bunu neden daha önce baz almadınız? Çekirdek enflasyon bir de vatandaşın en önemli harcama kalemi olan gıdayı, yakacağı içermiyor. Faiz artırımının gelmekte olduğunu tahmin edebilirdiniz ama bütün dünyada faiz indirimi riskli hale gelmişti. Ama dün de gördük ki yüzde 19'dan 18'e düşürmüş oldu" diye konuştu.
Çin'de büyük tehlike: Evergrande çökerse ne olur?
Çinli konut şirketi Evergrande'nin dünya piyasalarına yaklaşık 300 milyar dolar borcunun yarattığı kriz ihtimalini yorumlayan Kozanoğlu dünya piyasalarını etkileyecek bir kriz beklemediğini ifade etti. Kozanoğlu, Çin'deki durumla ilgili şunları söyledi:
"Evergreen'in uluslararası piyasalara 83 milyar dolar faiz ödemesini şu ana kadar yapmadığı haberi geldi. Dün New York saatiyle 12'ye kadar yapması gerekiyordu. Ama ödemeyi yapmadığı söyleniyor. Bu şirketin temerrüde düşmesi için bir aylık bir süre var. Çin'deki bu gelişmeler genel olarak Çin Komünist Partisi'nin aslında son dönemde izlemeye çalıştığı genel politikaların bir yansıması. Ülkede gelir ve servet dağılımının derinleştiğine değiniliyor. Çin'de bütün taraflarla şirketler organik ilişkiler kuruyorlar. İlginç tarafı şu, çok bitmemiş proje var. Çin yönetimi yerleşik modele müdahale etmiş oldu. Şimdi bunun sonuçları yaşanıyor. Rakamlara baktığımız zaman, uluslararası piyasalara etki edecek kadar girift olmadığı görülüyor. 20 milyar gibi piyasaya borcu var, bu çok büyük bir rakam değil. Evergrande Çin'deki en büyük ikinci emlak şirketi. Piyasaları etkileyip etkilemediğini önümüzdeki günlerde göreceğiz."
"Türkiye'de döviz kurlarını etkileyebilecek bir yabancı aktör yok"
Prof. Hayri Kozanoğlu, faiz indirimi hakkında şunları dile getirdi:
"Türkiye'nin geçmişten bir farkı var, Türkiye'de yabancı kalmadı. 2013 döneminde 150 milyar dolara kadar yükselmişti. Türkiye'de döviz kurlarını etkileyebilecek bir yabancı aktör yok. Büyük ölçüde yerli aktörler tarafından belirleniyor. Faizlerin düşmesi demek parayı TL cinsinden değerlendirmenin cazibesinin azalması anlamına gelecek ve dövize yönelimi artıracak. MÜSİAD ve Türkiye Odalar Birliği'ni içeren bazı sektörler, bunlar daha emek yoğun üretim yapıyorlar. Çoğunlukla Anadolu'da yerleşikler. Bunlar döviz kurunun artışından çok fazla etkilenmiyorlar. Bir de daha büyük şirketler var, bunlar daha yüksek teknoloji kullanıyorlar. Yatırımlarında daha fazla dövize bağlılar. Onlar da faizin düşürülüp döviz kurunun kıpırdamasından rahatsızlar. Bireysel kredilerle ticari krediler arasında fark görünüyor. Konut kredileri olduğu yerde sayıyor. Ama ihtiyaç kredilerinde 55 milyar lira kadar, kredi kartlarında da 50 milyar kadar bir artış var. İnsanlar faizlerin yükselmesine rağmen niye kredi kullanmaya devam ediyorlar? Türkiye'de zaten gelir adaletsizliği çoktu. Pandemiyle birlikte bu zirveye çıktı. Bireysel kredilerdeki yoğun artışın en önemli nedeni insanların geçinememesi. Ticari kredilerin azalması, faizlerin yüksek olması, bu faizlerle şirketlerin borçlanmak istememesiyle açıklanabilir."
Refah etkisi
"Bütün dünyada refah etkisi diye bir kavram vardır. Refah etkisi insanların gayrimenkul değerlerinin artması ve borsadaki yatırımları değerlendikçe artar. İnsanlar bu durumda mal ve hizmetlere daha fazla talepte bulunurlar. Diğer tarafta ise insanlar tüketimlerini kısma yoluna giderler. 100 milyar doların üzerinde ciddi bir döviz hesabı olmasıyla insanlar kendilerini refah içinde hissediyorlar. dövizin yükselmesi döviz hesabı olan insanların 50 milyar daha varlık elde etmelerine yol açıyor."