T24 Video Servisi
Prof. Dr. Sencer Ayata, ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin ardından artış gözlenen Afgan göçmen hareketliliğini değerlendirdi. Tarihçi Fernand Braudel'in "Anadolu'nun bir geçiş platosu olduğu" görüşüne de gönderme yapan Ayata, "göçlerin antik çağlardan beri Anadolu'nun karakteri olduğuna" işaret etti. Ayata "Pek idrak etmiyoruz ama bundan 100 sene önce de bu coğrafya göç coğrafyası. Türkiye göç konusuna çok aşina bir ülke. Devletlerin de böyle bir geleneği var" görüşünü dile getirdi, ancak güncel 'göç' tartışması konusunda "sorunun son derece karmaşık" olduğu vurgusunu yaptı.
ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nün yanı sıra Harvard ve Oxford üniversitelerinde de öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Sencer Ayata, T24 ekranında Murat Sabuncu'nun, Türkiye ve küresel gündemin en önemli konularından olan göç ve göçmenlik olgusuna ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye'ye yönelen göçü sosyolojik, demografik, ekonomik, istihdam, kamuoyundan yansıyan farklı görüşler ve siyasal tartışmalar boyutlarıyla bütün açılardan ele alan Prof. Ayata, "son derece karmaşık olduğunu" vurguladığı göç sorunu için, "Zaten çok önemli bir konuydu, önümüzdeki günlerde daha da önemli olacak" dedi.
Göçmenlere tepkili grupları üç aşamada irdeleyen Prof. Ayata, "Suriyelilere yönelen tepkinin bir kesimde siyasi iktidara yöneldiğini, 'koyu dindarlık temelli yeni bir tabaka yaratıldığı' kaygısını duyanların bulunduğunu, seküler tepkinin yanı sıra milliyetçi kaynaklı endişeler de yaşandığını, soruna ilişkin ciddi bir kutuplaşma yaşanırken AKP tabanında gönülsüz de olsa bir kabullenmenin arttığının gözlendiğini" anlattı.
Türkiye toplumunun birden bire karşılaştığı farklı bir kitle ve kültürün gerginliğini yaşadığını belirten Sencer Ayata, bununla birlikte "hoşnutsuzluk olmakla beraber toplumda 'yabancı düşmanlığı' görülmemesinin de üzerinde durulması gerektiğini" söyledi.
Ziyaret ettiği çok sayıdaki "merdiven altı" atölyelerin hemen hepsinde daha ucuz işgücü olarak Suriyeli ve Afgan işçi çalıştırıldığı gözlemini de paylaşan Ayata, tartışmanın istihdam ve kaynak dağılımı konusunda, "Bütün göçlerde olan bir konu burada da işliyor. Daima yeni gelen gruplar, eski gruplarla ekonomik kaynaklar açısından rekabet içinde olurlar. Suriyelilerin ve göçmenlerin istihdam edildiği yerler Türkiye'deki en vasıfsız işgücünün de istihdam edildiği alanlar" dedi.
Sencer Ayata, Suriyelilerin Türkiye'deki dağılımının eşit olmadığını, Doğu'ya ve Karadeniz'e göçün çok daha zayıf gözlendiğini anlatırken yoğunlaşma olan bölgelerde ayrışmanın hakim olduğu bir toplumsal yapı olduğunu kaydetti; çocuk işçiler dahil göçmenlerin tarım işçisi olarak ulaştığı hacme işaret etti ve "ücretlerin aşağı çekilmesinden Türkiye'nin vasıfsız işgücünün rahatsız olacağını" dile getirdi. Prof. Ayata, Türkiye'den göçe de değinirken "Bizde eğitimli kesimlerin gözü tamamen dışarıda. Vasıflı işgücünde dışarıya gitme çabası var ve gidiyorlar da. Vasıflı işgücünü tutamayan Türkiye, daha vasıfsız bir işgücü alıyor" tespitini yaptı.
"Bir yandan da eğitimli ve girişimci bir Suriyeli kesim de çıkıyor" diyen Ayata, "Bir de bu işin içinde sosyolojik olgular var. Önemli ölçüde, bu nüfusun burada çok da gidici olmadığını gösteriyor. Kendi arzularının da, toplumla ilişkilerinin de böyle olduğu görülüyor. Sorun son derece karmaşık" görüşünü dile getirdi. Göçmenlik olgusu ve geri dönüş eğilimleri açısından 10 yılın kritik olduğunu kaydeden Ayata, "mevcut Suriyeli göçmen nüfus içindeki yaklaşık 1 milyon kişinin "Suriye'ye dair hiçbir şey bilmediği ve hatırlamadığı" bilgisini paylaştı.
Bir bölümü çalışan, bir bölümü tamamen yardımla yaşayan, bir bölümü girişimci olan Suriyeli göçmenleri farklılaşmış yönleriyle görmek gerektiğini anlatan Prof. Sencer Ayata, "Bu çok yönlü bir sorun. Bütününü ele almak gerek" dedi. Göçmenleri "stratejik güç' gibi değerlendiren yaklaşımı eleştiren Ayata, "Politikaların tüm bu farklılıkları görmesi lazım. Sosyal olgular dirençlidir. Yani istediğiniz anda ve biçimde değiştiremezsiniz. Kısa orta uzun dönem planları olması gerekiyor" diye konuştu.
Prof. Ayata, iki dönem milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olarak görev üstlendiği ana muhalefet partisi CHP 'nin pozisyonunu değerlendirirken, "CHP'nin de bu konuda yapması gereken, alternatif Suriye politikası. İnsani ve ahlaki boyutu ön planda olan bir alternatif göçmen politikası ortaya koymalı. Ben CHP'ye bu konuda inanıyorum. Kutuplaştırıcı olmayan tartışmanın çok aydınlatıcı olacağı kanısındayım" görüşünü paylaştı.