T24 Video Servisi
Türkiye’nin önde gelen iklim düşünürlerinden Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra, “Kanal İstanbul gibi projelerin derhal önüne geçilmesi gerektiğini” vurgularken, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na taraf olmamasını eleştirdi. ‘İklim krizinde geri dönülemez noktaya sekiz yıl kaldığına’ işaret eden Madra, “Bu bayağı utanç verici bir durum. Oraya davetli olarak gidiyor sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bir sürü ağaç dikeceğiz' diyor ama 'Paris İklim Anlaşması'nı onaylayan ülkelerden biri olacağız' demiyor. Dünyada sadece 6 ülke kalmış olmasına rağmen” dedi.
Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra, T24 ekranında Murat Sabuncu'nun hazırladığı,“Türkiye'de hayat nasıl bayram olur?” söyleşi serisinin konuğu oldu. Madra, Sabuncu'nun sorularını yanıtladığı video söyleşide iklim krizi, Paris İklim Anlaşması ve Türkiye'de çevre mücadelesi gibi konularda görüşlerini paylaştı.
“Doğayla giderek artan tecavüzkâr ilişki…”
Pandemide milyarlarca insan risk altındayken dünyanın başka yerlerinde aşıya ulaşan insanların eğlendiği, mutlu olduğu görüntüleri yorumlayan Madra, “Bu aslında anlamasından çok hazmetmesi imkânsız olan bir durum gibi gözüküyor” dedi. İnsanlığın, bir yılda yapılan doğal üretimden yüzde 73 daha fazla doğal kaynak tükettiğine dikkat çeken Madra, “Bu tüketim toplumuyla, her şeyin tüketime endeksli olduğu bir hayat tarzıyla, bu işin sürdürülemeyeceği aşikâr gibi gözüküyor. İklim krizi de buna bağlı, pandemi de. Doğayla bu giderek artan tecavüzkâr ilişkinin sonunda da pandemi gibi kontrol edemeyeceğiniz ve hatta onun kontrolünün sizi ele alacağı bir duruma yaklaşabiliyoruz. Ne ahlak kalıyor ne düşünsel sistem kalıyor ortada. Çok önemli bir noktadayız” dedi.
“Mücadeleyi bir an bile bırakacak bir durum yok”
40 ülkenin liderin 22-23 Nisan’da bir araya geldiği İklim Zirvesi’ni ve ABD’nin Paris İklim Anlaşması’na dönmesini değerlendiren Madra, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg'in Amerikan Kongresi'nde yaptığı çevrim içi konuşmadaki, “İklim krizi bizi zaten vurmuş durumda. Ve bunun sonuçların tamamını da engelleyecek halde değiliz. Onun için geç kalmışız. Yine de elimizden gelen her şeyi yapmak için geç değil. İklim krizi, sosyal bir krizdir ve en önemlisi, en kırılgan kesimde olan, yoksulları ve imkânları sınırlı olanları vuracaktır” sözlerini hatırlattı.
İklim kriziyle mücadelede ümitli olmak için imkân bulunduğunu, ancak atılan adımların yeterli olmadığını dile getiren Madra, “Mesela Trump ile devam edilseydi dört sene en az, herhangi bir umut beslemeye imkân yoktu. Biden döneminde, yerli bir kadının İçişleri Bakanı olması, Debra Haaland gibi binlerce yıldır o topraklarda yaşayan bir kadının o toprakların korunmasına verilmesi iyi bir gelişme, fakat yeterli değil. Bakıyoruz ki mücadeleyi bir an bile bırakacak bir durum yok” diye konuştu.
İklim krizinde geri dönülemez noktaya 8 yıl kaldı
Hükümetler arası İklim Değişikliği Heyeti’nin 2019’da iklim krizinde geri dönülemez nokta için 10 yıl kaldığı yönündeki uyarısına dikkat çeken Madra, “Geri döndürülemez nokta, diye bir şey var bilimde. Bir nokta aşıldıktan sonra, ‘ne yapalım bunu sora telefi ederiz’ diyemiyorsunuz. Fizikle ve kimyayla pazarlık imkânınız yok” ifadesini kullandı.
İklim Bilimci James Hansen'ın “İnsanlık var olduğu sürece bir daha buzul çağı olmayacak” sözlerine dikkat çeken Madra, dünyanın küresel ısınma çağında olduğunu vurguladı.
“Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na taraf olmaması utanç verici”
Murat Sabuncu'nun, Türkiye’nin, 191 ülkenin taraf olduğu Paris İklim Eritre, İran, Irak, Yemen ve Suudi Arabistan ile birlikte taraf olmayan 6 ülkeden biri olduğunu anımsatması üzerine Ömer Madra, şunları söyledi:
“Maalesef Türkiye'de medyada bunun üzerinde de durulmuyor, halbuki bu bayağı utanç verici bir durum. Oraya davetli olarak gidiyor sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bir sürü ağaç dikeceğiz’ diyor ama 'Paris İklim Anlaşması'nı onaylayan ülkelerden biri olacağız' demiyor. Dünyada sadece 6 ülke kalmış olmasına rağmen. Başta haklı gördüğü birtakım sebepler olmuş olabilir. Gelişmiş ülke kabul edilmiş bir şeye göre, o yüzden de mali destek alamıyor ama artık bu tartışmayı çoktan geçmiş durumdayız. Türkiye'nin bir tane bile yeni kömür termik santrali yapmak şöyle dursun… Dünyada net olarak görülen bir şey var, o da güneş enerjisi, her türlü kömürden, petrolden de ve gazdan da çok daha ucuz, yenilenebilir enerji. Tümüyle buraya geçilmesi gerekiyor.”
“İklim krizi tam bir sosyal kriz”
İklim mültecileri konusuna da dikkat çeken Madra, “İklim mültecilerinin artması, mesela Suriyeli çocuklar arasında intihar girişimlerinin hızla artması ya da Yunanistan'ın mesela Türkiye sınırından yasa dışı geçerek ülkesine giren mülteciye 52 yıl hapis cezası vermesi gibi artık akıl dışı, yüreğin dayanmayacağı haberler var. İklim krizi tam bir sosyal kriz” dedi.
“Kanal İstanbul gibi projelerin derhal önüne geçilmesi lazım”
Kanal İstanbul projesinin iklime / çevreye olası etkilerini değerlendiren Madra, bilime kulak verilmediğini dile getirdi. Madra, “Kanal İstanbul gibi projelerin, ki başka yerlerde de benzeri bazı projeler de var. Yani yalnız Türkiye'de de değil. Bunların derhal önüne geçilmesi lazım” görüşünü dile getirdi.
“İskoçya, topraklarının neredeyse tamamını yaban hayatına kavuşturuyor”
Aktivist yazar Rebecca Solnit'in yazısından örnekle İskoçya'nın bütün topraklarını çok kısa süre içinde yeniden yaban hayatına kavuşturmayı planladığına dikkat çeken Madra, İskoçya'nın enerji ihtiyacının yüzde 97'sini de yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayacağını aktardı. Madra, ‘petrol diyarı’ olarak nitelendirdiği California'nın enerji ihtiyacının yüzde 90'dan fazlasını yenilenebilir enerjiden sağladığının altını çizdi. Fosil yakıt şirketlerinin büyük bir düşüş halinde olduğunu ifade eden Madra, Azerbaycan, Suudi Arabistan gibi birtakım ülkelerin bu duruma direndiğini söyledi.
“Sınırsız bir şekilde mücadeleyi sürdürmeliyiz”
Murat Sabuncu'nun İkizdere'de, daha önce Cerattepe ve Hasankeyf'te suyu, toprağı, ağacı yok eden doğaya yönelik saldırılara karşı oluşan çevre direnişlerini hatırlatması üzerine Ömer Madra, şunları söyledi:
“Sınırsız şekilde mücadeleyi sürdürerek ve giderek daha büyük bir umutla, hiç umudu kaybetmeden bunlarla baş etmek zorundayız. Greta Thunberg başta olmak üzere bütün iklim aktivistlerinin söylediği gibi; 'biz buradayız, bizim geleceğimizi bizden çalmanıza izin vermeyeceğiz.' Bu çok önemli. Frans Timmermans'ın da (AB Komisyonu Başkan Yardımcısı) bunu kabul etmesi de çok ilginç. 'Her şey iflas eder, sadece yiyecek ve su savaşları olur ve çocuklarımız bunu görür. Buna da hakkımız yok' diyor.
Dünyanın en devrimci, solcu, komünisti değil Frans Timmermans, ama net bir tabloyu, bilimden çıkan tabloyu koyuyor ortaya. Bütün bu popülist politikacıların yalan dolanlarından doğan şeyle, 'Düşük karbon ekonomisine geçilmediği takdirde yıkım olur' diyor ki gerçekten de okuduk, su ihtilafı devam ediyor, son 30 yılın en kanlı sınır çatışmaları. Kırgızistan ile Tacikistan birbirini düşman olarak görüyorlar. Binlerce yıldır komşu olarak yaşadıkları aynı topraklardaki aynı insanlar. Aşağı yukarı çok az farklılıklarla aynı dili konuşuyorlar ama birbirlerini öldürmeye başladılar. Neden? Çünkü su yok. Çünkü, yiyecek yok suyun üreteceği.”
Hayat nasıl bayram olur?
Söyleşi serisine adını veren, “Türkiye'de hayat nasıl bayram olur?” sorusuna Ömer Madra’nın yanıtı, özetle “Umut ihtiyacı var ve ötekileştirmenin ötesine geçmeyi gerektiriyor. Bayramların en önemli özelliklerinden biri komşu. Bütün dinlerin temelinde 'komşunla iyi geçineceksin, onunla birlikte yaşamalısın’ üzerine kurulu. Ana kuralı bu” oldu.