KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, hükümetin yeni tip Koronavirüs'le (Covid-19) mücadele kapsamında başlattığı 'Biz Bize Yeteriz' bağış kampanyasındaki 'biz' vurgusu ile belediyelerin bağış hesaplarının bloke edilmesi ve infaz indirimi düzenlemesinin çeliştiğini söyledi.
Salgına karşı alınan önlemleri değerlendirirken KONDA tarafından yapılan son araştırma sonuçlarını da paylaşan Ağırdır, salgına karşı önlemlerin hep 65 yaş üstü üzerinden konuşulduğunu ancak bilim insanlarının da vurguladığı üzere kronik rahatsızlığı olanlarının da risk altında olduğunu belirterek, "Türkiye'de her 3 kişiden birinin kronik hastalığı bulunuyor. Ülkedeki insanların 3'te biri ya yaşlılıktan ya da kronik rahatsızlık nedeniyle risk altında" bilgisini paylaştı.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ile T24 Yazarı Murat Sabuncu Sayıların Dili’nde bu hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan bağış kampanyasını, belediyelerin başlattığı bağış kampanyalarının İçişleri Bakanlığı genelgesi ile engellenmesini ve TBMM'ye gelmesi beklenen yeni infaz teklifini yorumladı.
Cumhurbaşkanlığı tarafından başlatılan bağış kampanyasını yorumlayan Bekir Ağırdır hükümetin yönetme kapasitesi sorunu yaşadığını ve yeni bir söylem üretmediğini dile getirerek, "Konuşmalara baktığımız zaman zihni olarak yeni bir politika üretmek konusunda sorun olduğu anlaşılıyor. Ama asıl bizi ilgilendiren tarafı karşılaştığımız bu büyük vahametin yönetilip yönetilmediği. Zihnimizde ve politikalarda sıçrama yaratması gereken böyle bir zamanda bile iktidardan 'biz' duygusunu güçlendiren yeni bir söylem gelmiyor. Ekonomik ve sosyal planda salgından önce kullandığı dili kullanmaya devam ediyor. Her konuşmaya başlayanın 'yeni bir dünya oluşuyor' sözüyle başladığı bir dönemde bizim ülkemizi yönetenlerde böyle bir bakış olmadığı anlaşılıyor" dedi.
Büyükşehir belediyelerinin kendi inisiyatifleri ile başlattıkları yardım kampanyalarının engellenmesi hakkında Ağırdır, "Hükümet olası bütün tehlikeleri ülkenin geleceği üzerinden okumak yerine kendi siyasi iktidarının geleceği üzerinden okuyor. Belediyelerin yardım kampanyalarını 'alternatif devlet inşa etmek' gibi bir yerlere çekmek anca böyle bir okuma ile mümkün olabilir" dedi.
Ağırdır, hükümetin gerçekten toplumsal dayanışmaya ihtiyaç duyması durumunda yerel yönetimlerle ve STK'larla işbirliği halinde çalışması gerektiğini ancak uygulamada yapılanlarının çelişkili olduğunu söyledi. Türkiye'de 140 bini aşkın derneğin 110 bininin dayanışma temelli olduğunu hatırlatan Ağırdır, "Ama burada problem bunun bir hükümet politikası haline gelmesi. Eğer gerçekten bu tür kamu otoritelerinin dayanışmalarını gerekli görüyorsa ülkeyi yönetenler, o zaman yerel yönetimlerin yaptığı örgütlü kampanyaları niçin yasaklıyorlar" diye konuştu.
Meclis'e getirilen infaz paketini de değerlendiren Ağırdır, hükümetin toplumun yeniden bir duygu ortaklığına gelmesini amaçlaması durumunda, infaz paketinin içeriğinin böyle olmayacağını ifade ederek, "Bu iki mesele bile gösteriyor ki ülkeyi yönetenler, böylesine küresel bir melanet karşısında bile gerçek anlamıyla dayanışmacı ve toplumun bir arada durmasını güçlendirecek politikaları düşünmüyor" dedi.