KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Öcalan ile ilgili açıklamasıyla muhalefetteki çatlakları büyütmeyi amaçladığını aynı zamanda Kürt seçmene de ’bu konu çözülecekse yine benimle çözülür’ mesajı vermeye çalıştığını söyledi. Ağırdır, "Erdoğan, İyi Parti’nin Kürt meselesine CHP’den farklı baktığını biliyor dolayısıyla muhalefet blokunun yapacağı olası hataları da biliyor. Muhalefet blokunu sarsacağı ve muhalefet üzerinde sürekli bir basınç uygulayacağı konunun da Kürt meselesi olduğunun farkında" dedi.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türkiye’de iktidarın dünyanın diğer popülist iktidarları gibi endişeleri korkuya çevirerek toplumsal rıza üretmeye çalıştığını, toplumun bir ‘özgürlük mü, güvenlik mi’ ikilemine sıkıştırılmaya çalışıldığını belirterek “Ekrem İmamoğlu meselesinde de bunu gördük. Sözde ahalinin güvenliği için kurulan MOBESE’ler siyasetin aracı haline getiriliyor. Bu kendi özgürlük alanlarımızın denetleniyor olmasının ürettiği kaygı ve korkuları da popülist anlatı başka bir yere çekiyor ve topluma diyor ki; ‘özgürlük mü, güvenlik mi’, özgürlük deyince Selahattin Demirtaş’lar, Sedef Kabaş’lar konuşuyor ötekiler dinimize, bunlar milli birliğimize laf ediyor” diye konuştu.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Murat Sabuncu, Sayıların Dili'nde gündemdeki gelişmeleri yorumladı.
“Türkiye’de bir yaşam tarzı gerilimi var”
KONDA’nın yaptığı popülizm araştırmasının verilerine değinen Ağırdır, seçmen tabanı olarak da partiler olarak da popülist söylemlerin sadece iktidara özgü olmadığını belirtti. Hem sağ da hem sol da hem CHP’de hem de AKP’de ciddi popülist damarların olduğunu söyleyen Ağırdır, “Türkiye’de bir yaşam tarzı gerilimi var” dedi.
Türkiye’deki siyasi atmosferin karşıtlıklar üzerinden yapılan tartışmalara hapsolduğunu belirten Ağırdır, KONDA olarak yaptıkları Türkiye’deki kutuplaşmaya yönelik araştırmada, toplumun büyük çoğunluğunun daha makul bir yerde, ortada yığılmaya devam ettiğini tespit ettiklerini söyledi. Ağırdır, “Gündelik hayatta kutuplaşma söylemlerine teslim olmayan büyük bir çoğunluk var” dedi.
"Erdoğan, 'Öcalan' açıklaması ile politik bir hamle yapıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Öcalan, Demirtaş'ın verdiği mesajlardan rahatsız” ifadelerini yorumlayan Ağırdır, Erdoğan’ın ‘Öcalan’la her zaman konuşabilirim’ mesajı verdiğini söyledi. Ağırdır, Erdoğan’ın açıklamalarına ilişkin şöyle dedi:
“Erdoğan, Kürtlere, ‘ben iki kez İmralı ile temas yarattım ve açılım süreci başlattım. Başarılı olmamasının sebebi muhalefetin destek vermemesi ve PKK’nın o süreci bozması’ diyor. Kürt seçmen olmadan yeni bir nizam kurmak, düzen kurmak, toplumsal rızayı üretmek, yüzde elliden fazla siyasal güce ulaşmak mümkün değil. Dolayısıyla HDP’yi aşarak Kürt seçmene doğrudan bir mesaj vermeye çalışıyor. AKP’nin tabanı eksildi diyoruz ama geride kalan seçmeni üzerinden kendi liderliğinin dönüştürücü kapasitesi hala yüksek. Çünkü Erdoğan, hala arkasında duran seçmen kitlesinin duygularından konuşuyor. Kendi kitlesini Kürt meselesinde ikna edeceği konusunda bir tereddüdü yok. Erdoğan, İyi Parti’nin Kürt meselesine CHP’den farklı baktığını biliyor dolayısıyla muhalefet blokunun yapacağı olası hataları da biliyor. Muhalefet blokunu sarsacağı ve muhalefet üzerinde sürekli bir basınç uygulayacağı konunun da Kürt meselesi olduğunun farkında. Dolayısıyla politika bir hamle yapıyor. Yoksa seçimden önce bir açılım süreci veya başka bir ihtimal söz konusu değil bence. Buradaki politik hedef, muhalefetin arasındaki farklılıkların su yüzeyinde kalmasını sağlamak ve Kürt seçmene de ’bu konu çözülecekse yine benimle çözülür’ mesajı vermeye çalışmak”
"Muhalefet topluma 'yeni bir düzen' vaat etmeli
İyi Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik’in “CHP, iyi Parti'ye saygı duymak zorunda. CHP ile ittifak kurmaya mecbur değiliz” açıklamalarını da değerlendiren KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, muhalefetin ülkenin temel meselesinin ‘yeni bir düzen’ olduğunu anlaması gerektiğini söyleyerek “Muhalefet, Erdoğan’ın karşısına kimi çıkarırsak seçimi kazanırız oyunundan çıkmadan, seçimi yeni bir düzen vaadine çevirmeden, beklenen siyasal gücü belki de seçimi bile kazanamaz. Bu hala en büyük eksiklik” dedi.
Türkiye’nin nüfusunun yüzde yirmi mertebesinde Kürt nüfusunun olduğunu ve bu gerçekliğin göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Ağıdır, İyi Parti’nin Kürt meselesine ilişkin pozisyonun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ağıdır, “Hangi probleme bakarsak bakalım Kürt meselesi var. Bunu kabullenip tartışıp çözmeden Türkiye huzur bulamıyor. Bunun anlaşılamıyor olmasını anlamıyorum. Evet, İyi Parti MHP’den koparak kuruldu ama aynı zamanda bir sosyolojik farklılığın da ifadesi. Seçmen kitlesi olarak da MHP’den ayrılıyor. İyi Parti de değişmek zorunda. Ama başlangıcındaki MHP içindeki çekişme içinden alınan pozisyonlarla kendilerini tanımlıyorlarsa o da doğru değil” dedi.
"İyi Parti, Kürt meselesi gerçeğini görmeli; Erdoğan bu zaafı görüyor"
Ağırdır, İyi Parti’nin Kürt meselesine ilişkin tutumunu yorumlarken şöyle konuştu:
“Şu soruyu kendilerine sormaları lazım. Bu ülkede nüfusun yüzde 20’si Kürt ve Kürtler diyor ki bir derdim var. Diyelim ki tümüyle haksız söylüyorlar ama sonuç olarak insanlar diyor ki ‘derdim var.’ Siz bugünün Türkiye’sinde, Türkiye’nin milliyetçileri olarak geleneksel milliyetçi söylemden yeni bir şey üretecek misiniz, öğrenen bir parti olacak mısınız, yönetmeye talip olduğunuz toplumun bir kesiminin dertlerini varsayıp saymadığınız bir pozisyonda devam edecek misiniz yoksa yeni açılım getirip ya bu ülkede bir mesele varsa çözmemiz lazım diyecek misiniz? 10 sene önceki pozisyondan devam edecekseniz o zaman seçime dair meseleyi sadece Erdoğan gitsin-kalsın üzerinden görüyorsunuz anlamına gelir. Kürt seçmen de böyle okur ve Kürt seçmen açısından da baktığınız zaman birisi(AKP) problemleri kendince kabul etmiş ve açılım süreci yapmış, birisi ise problemi zaten hiç kabul etmeyen iki siyasi aktör arasında tercih etmek zorunda kaldığı zaman ne yapacak?”
İyi Parti’nin beslendiği kitle ile ve o kitledeki değişimi görmeyen bir pozisyonda kalması durumunda ülkeyi yönetme iddiasını sürdüremeyeceğini söyleyen Ağırdır, “Özü itibariyle İyi Parti’nin Kürt meselesindeki bu pozisyonu esas itibari ile Kürt meselesini yok saymaktır. Bunun kod adı Kürt meselesi ama özü itibariyle Türkiye'de devletin, kurumların, kuralların, hukukun katılımcılara açık herkesin kendi kimliği ile yaşaması olarak tanımlarsan hiç Kürtler demeden böyle bir ortak alan var. Ama bu gerçekliği de görmüyor gibi davranmaya devam edemezsiniz. Hala eski pozisyonu koruduğunuz zaman bunun üreteceği handikapları da görmeleri gerekir diye düşünüyorum. Erdoğan’da bu zaafı gördüğü için ‘Öcalan’ açıklamasını yapıyor ve belli ki önümüzdeki dönemde daha fazla da yapacak” dedi.