Belgeseli aynı zamanda Aslı Atasoy'un Youtube kanalından da izleyebilirsiniz
Belgesele ilişkin konuşan Aslı Atasoy, “Yakın tarihin en önemli özgürlük eylemine tanıkların gözünden kısa bir bakış atmak istedim. İnsanların düşüncelerini, bedenlerini ve yaşam alanlarını korumak için bir araya geldikleri Gezi romantik bir eylemden ziyade yeni bir yaşam enerjisinin ortaya çıkışıdır. Bu çalışma, şimdiden o güne bakarak hafızamızı tazelemek için yapıldı” dedi.
"Gezi’nin işaret fişekleri vardı"
O dönem Mis Sokak’ta mekan işleten Avukat Özgür Karaduman belgeselde Gezi’nin aslında İstiklal Caddesi’ne çok önceden geldiğini ifade etti. Karaduman, “1 Mayıs 2009 ve 1 Mayıs 2010 eylemleri, İnternetime Dokunma eylemi gibi çok geniş katılımlı etkinlikler Türkiye’deki toplam muhalefetin artık eskisi gibi sessiz kalmayacağını gösteren bir sürü işaret fişeği idi. Gezi bir gecede ortaya çıkmadı” dedi.
"Gezi’ye herkes kendi itirazını alıp geldi"
Karaduman, Gezi’de herkesin kendi itirazını alıp geldiğini belirterek, “Normal koşullarda birbiri ile bir otobüste bir durak bile kavga etmeden gidemeyecek kesimler bir araya geldi. Fenerliler ile Galatasaraylılar, Kürtler ile Türkler kısacası herkes barışçıl biçimde yan yanaydı. Bu aslında bir siyasal iktidarın yani dönemin başbakanının herkesle kavga etmeye başlamasının sonucuydu” diye konuştu.
"Orası bir sahneydi"
Müzisyen ve arkeolog Güneş Duru, 2013’te yaşanan Gezi ortamına ilişkin bir platform yorumunu yaparak, şunları söyledi:
“Bir tür kolektif olarak farklı dertlerin ifade edildiği bir ortamdı. Gezi aslında hepimizin farklı tepkilerini, rahatsızlıklarını bir arada dile getirdiği bir yerdi. Orası bir sahneydi. Bir kamusal ifadeydi. Sadece İstanbul’da değil farklı kentlerde de süregelen rahatsızlıkların ifadesiydi.”
Gezi’nin hızla tüketildiğini söyleyen Duru, “Ben bir şeyi romantize etmenin faydası olduğuna inananlardan değilim. Gezi’yi çok hızlı romantize ettik. Bir paket halinde bunu tükettik. Mesela kuşakları anlamadan kuşaklar hakkında konuştuk. Ve o kadar büyük analizler yaptık ki aslında gerçek analiz etmemiz gereken şeyleri kaçırdık” diyerek eleştirilerini de dile getirdi.
"Parçası olmak o gün de heyecan vericiydi bugün de"
Belgeselde konuşan yazar ve aktivist Foti Benlisoy, süreci Cumhuriyet tarihinin en önemli toplumsal patlamalarından biri olarak değerlendirerek şöyle konuştu:
"Gezi, insanların kendi kaderine sahip çıktığı bir girişimdi aslında. Nasıl bir ülke istiyoruz sorusuna pratikte verilmiş bir yanıttı. Yanıt verilirken onun parçası olmak o gün olduğu gibi bugün de heyecan verici."
"Ne istiyoruz sorusuna verilmiş bir yanıt"
Benlisoy, “Üç beş ağaç derken küçümsenen mesele aslında başlı başına siyasal bir meseledir. Gezi’nin başlangıcındaki itirazı unutmamak gerekiyor. Hükümet karşıtı protestoyu, siyasal iktidarın özellikle mekan ve beden politikalarına karşı gençlik temelli bir direniş olarak düşünmek mümkün. Gezi, Occupy Wall Street gibi meydan işgallerinin de bir parçasıydı. Aynı zamanda uluslararası toplumsal mücadelenin de bir parçası oldu” diyerek görüşlerini ifade etti.
"İlk kez bir barikatta bir ülkücü ile devrimci yan yanaydı"
Sürecin başından sonuna dek aktif olarak Gezi’de foto muhabiri olarak görev alan Foto Muhabiri Gürcan Öztürk, konuşmasında öğrencilik yıllarından bu yana çok sayıda toplumsal eylemde yer aldığını dile getirerek Gezi’nin hepsinden daha farklı olduğunun altını çizdi. Öztürk, eylemlere katılan insan profillerini gördüğünde şaşırdığını ifade ederek, “Bu hiçbir şeye benzemiyordu. O güne dek yüzlerce eylemde bulundum ancak hiçbir barikatta bir türbanlı ile bir ülkücüyü, bir devrimciyi yan yana görmemiştim. Her kesimden insanlar vardı. O barikatın arkasındaki sivil itaatsizlik çok renkliydi ve başkaydı. Bunun nedeni de karşı taraftaki gücün bizim gibi insanların çok üstüne gelmesiydi” dedi.
"Gezi hala devam ediyor"
Gezi ruhunun hala sürdüğünü belirten Öztürk, “Fırtına Vadisi’nde, Kaz Dağları’nda, Dersim Dağları’nda yani Gezi hala her yerde devam ediyor ve devam edecek. Etmemesi zaten mümkün değil” sözleriyle ifade etti.
"Sorunlarına sahip çıktı"
Belgeselde yer alan diğer isim Birgün gazetesinden İbrahim Aydın, süreci dikkatle takip ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Gezi’de, Türkiye’de meşru bir direnişin olduğunu net olarak gördüm. Orada, çok pasif ve kendi sorunlarına sahip çıkmayan bir toplum eleştirisine de bir yanıt vardı. Türkiye’de yaşayan herkes kendi sorununa sahip çıkabilecek güçte ve bunu bir eylemlilik ile açığa çıkardı. Ve bu ülkede çok sağlam eleştiri dinamikleri hala var. Gezi bir başarıdır. Kendimize bir güven oluşturdu. Türkiye’deki o güzel damarı açığa çıkardı. Kendi sorunlarına sahip çıkan bir inisiyatifin orta çıkmış olmasından daha büyük bir başarı olamaz."
"Gezi’de iyi insanlar bir araya geldi"
Gezi döneminde Bianet yayın yönetmeni olan Haluk Kalafat, “Nerdeyse hiç uyumadan çok ciddi bir gazetecilik yaptık. Genel olarak medya da ilk hafta gerçekten çok güzel habercilik yaptı. Herkes görmek zorunda kaldı. Sonrasında işler 15 Haziran’dan sonra değişmeye başladı. Ciddi bir manipülasyon başladı. Ancak çok uğraşmalarında rağmen olayı Kürt meselesine bağlayamadılar” dedi.
Ana akım medyanın olayın özündeki hikayeyi bastıran, o algıyı değiştirmeye çalışan bir yayıncılık yaptığının altını çizen Kalafat, "Bu çabaları hala devam ediyor. Ancak Gezi iyi şeyler bıraktı bize. Bu duruyor ve silemezler. Gezi iyi insanların bir arada toplandığı iyi bir hikaye” dedi.
TIKLAYIN- Gezi davasından çıkan cezalara aileler ne dedi?
TIKLAYIN- "Muğla'da kuşa, dağa, insana dokunsanız 'ah' sesi çıkıyor"
TIKLAYIN- İklim Adaleti Kervanı yerinde gördü; her yer suç mahalli