T24 Video
Gözaltındayken kaybolan yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı'nda 1000. buluşmasını gerçekleştirdi. Eyleme izin verilmesinin ardından meydandaki polis bariyerleri 25 Ağustos 2018’den sonra ilk kez bugün kaldırıldı. Meydan'da toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları ise kayıpları için seslendi ve adalet çağrılarını yeniledi.
Cumartesi Anneleri’nin kitlesel katılımla Galatasaray Meydanı'nda eylem yapmasına uzun süredir izin verilmiyordu ancak Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Grup Başkanvekili Özlem Zengin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaptığı açıklamayla bu hafta eyleme izin verileceğini söyledi. Bunun üzerine Cumartesi Anneleri de eyleme kitlesel katılım çağrısı yaparak www.cumartesianneleri.org.tr adresi üzerinden "1000'inci haftamızda bulunduğun yerden sen de Galatasaray Meydanı'na bir karanfil bırak" başlığıyla bir sanal eylem kampanyası başlatmıştı.
Cumartesi Anneleri, eylemin 700’üncü haftasından beri kapalı olan Galatasaray Meydanı’nda tekrar bir araya geldi.
Daha sonra, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının üzerine karanfil bırakıldı.
Fotoğraf: Cumartesi Anneleri X hesabı
Ardından oturma eylemi gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, tek tek söz alarak yakınlarının akıbetini sordu ve faillerin yargılanmasını talep etti.
Gözaltında kaybedilen ve daha sonra cansız bedeni bulunan Rıdvan Karakoç'un yakını, "Benim abimin cenzasını yok etmek istediler. Biz çabalarımızla buna izin vermedik. 1000 haftadır bu alanda talebimizi dile getiriyoruz. Sorumlular yargılansın. Sorumlular, suçlular yargılanana kadar burada olmaya devam edeceğiz" dedi.
Gözaltında kaybedilen Murat Aslan'ın kardeşi "Fail belli. Mehmet Ağar'ın, Meral Akşener'in yargılanmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - 1000 Cumartesi
"Adalet istiyoruz"
Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, "Özgür Gündem'in 25 muhabiri 1990'dan 1995'e kadar faili meçhul cinayetlerle öldürüldü.Biz 30 yıldır buradayız. 1000 haftadır buradayız. Hiçbir zmaan buradan vazgeçmedik.Çocuklarımız için adalet istiyoruz. Faili meçhul değil, failleri belli. Çocuklarımızın katilleri Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Süleyman Demirel, Korkmaz Tağma. Faili meçhul cinayetlerin katili onlar" diye konuştu.
HAZAL ÖZVARIŞ'IN SÖYLEŞİSİ - Cumartesi Anneleri 1000 haftadır nöbette, yakınları nerede; Türkiye'deki 348 toplu mezar nasıl keşfedildi, nasıl göz ardı ediliyor?
"Mezarı boş"
Gözaltında 42 yıl önce kaybettirilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, "Biz hukukun üstünlüğünün bu ülkede hakim kılınması için 1000 haftadır bu alanda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Kaybedilen, mezarı olmayan yakınlarımızın katillerini soruyoruz. Bu alanda yıllardır haykıran, kardeşinin mezarını arayıp, bulup onu kucaklamak isteyen ailemizin en küçüğü Fatma Kırbayır'ı geçen hafta defnettik. Eminim ki Fatma Cemil'ine sarılmak için avucunu açmış, kolunu açmış ama mezarı boş" sözlerini kullandı.
YUSUF NAZIM YAZDI - Bin hafta geçti geçeli...
Fotoğraf: Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)
"Galatasaray Meydanı, sevdiklerimizin mezarı"
Evrensel'den Eylem Nazlıer'in aktardığına göre 20 Kasım 1980’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren, “Oturma eylemine başlarken Cumartesi Anneleri başka anneler ağlamasın, insanlar gözaltında kaybedilmesin diye başladı. Bunu başardı Cumartesi Anneleri. Ama bunun yanında tabii ki biz sevdiklerimize ulaşmak, onlara ait bir mezar olsun istedik. Bunu başaramadık. Yaklaşık 40 kişinin bedenine Mardin Dargeçit’te ulaşıldı, ancak kayıpların çoğunluğuna ulaşamadık” dedi. Birçok kayıp için dava açıldığını ama cezasızlıkla son bulduğunu hatırlatan Eren, “Hedeflerden biri elbette insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımının olmaması. Faillerin yargılanması için cezasızlığın son bulması, buna ilişkin yasaların düzenlenmesi gerek” diye konuştu.
Galatasaray Meydanı’nın kendilerine tekrar açılması gerektiğinin altını çizen Eren, “Galatasaray Meydanı bizim için sadece basın açıklaması yaptığımız bir yer değil, bir hafıza mekanı. Bu ülke için de öyle. Bizim sevdiklerimizin mezarları olmadığı için biz orayı mezar yerimiz gibi görüyoruz” dedi. Galatasaray Meydan’ındaki ablukanın kaldırılmasını talep eden Eren, “Biz şu anda 10 kişiyle alana çıkabiliyoruz. Bu kazanımı elde edebilmek için 29 hafta gözaltına alındık. Ama yeter diyoruz, yeter. 1000 koca hafta, 29 koca yıl oradan ses yükselttik. Bu sabır, bu inat sevdiklerimizden vazgeçmediğimizden. Onların akıbetini öğrenmeden, onların cansız bedenlerine ulaşmadan da oradan ayrılmayacağız” dedi.
TIKLAYIN - Cumartesi Anneleri 1000. hafta: Bir karanfil de sen bırak
"Talebimiz net, kayıplarımız bulunsun"
Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan Karakoç, 1000 haftadır aynı taleplerle Galatasaray Meydanı’na çıktıklarını söyleyerek, “Dönem dönem baskılara, işkencelere maruz kaldık. Polis köpekleri salındı üzerimize, coplandık. 80 yaşındaki annelerimiz saçlarından sürüklenerek gözaltına alındı. Son 30 haftadır kavurucu sıcağın altında havasız otobüslerde gözaltına alınarak eylemimiz engellenmeye çalışıldı. Talebimiz çok net. Bizim insanlarımızın yaşam hakları ihlal edildi, en ağır işkencelere maruz bırakıldı. Bu şekilde yok edildi insanlarımız” ifadelerini kullandı.
Galatasaray Meydanı’nın bir direniş alanı olduğunu ifade eden Karakoç, “Aynı duyguları, aynı acıları yaşayan insanlarla mücadele, güç ve el birlikteliği yaptığımız bir alan bizim için. Oraya gelmediğimiz zaman kendimizde eksiklik hissediyoruz. Kaybettiğimiz insanların anılarına sahip çıkmadığımız düşüncesine, duygularına kapılıyoruz. Kayıplarımızla ilgili olan her şey bizim için Galatasaray'la özdeşleşti adeta. Gençliğimizi verdik buraya. Kar, kış, soğuk, sıcak demeden her koşulda oraya sahip çıktık” dedi.
"AYM, bizi haklı buldu"
Bir mezara sahip oldukları için kendilerini şanslı saydıklarını ifade eden Karakoç, “Bu nasıl bir duygu anlayabilir misiniz?” diye sordu. Her ne pahasına olursa olsun Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini dile getiren Karakoç, “Anayasa Mahkemesine başvurduk, bizi haklı buldu. Bu devlet ilelebet yaptığı katliamların üstünü örtemez. Elbet bir gün bu ülkede cesur bir savcı çıkar. Bugün bizlere bu durumları yaşatanlar, bizi bu acılara boğanlardan hesap sorar” dedi.
TIKLAYIN - Can Atalay'dan Cumartesi Anneleri mesajı: Mücadele edecek hep birlikte kazanacağız
"Galatasaray Meydanı’nda artık başka annelerin içindeki yangına el uzatmak, acısını paylaşmak için çıkıyorum"
1993’te özel harekatçılar tarafından kaçırılarak öldürüldüğü ortaya çıkan Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın ise “Cumartesi Anneleri sadece bir görselden ibaret değildir. Yaraları birbirine benzeyen annelerimiz o meydanda iyileşmeye başladı. Dünyanın en büyük acısı benim acım diye çıktığım Galatasaray Meydanı’nda artık başka annelerin içindeki yangına el uzatmak, acısını paylaşmak için çıkıyorum. Biliyorum ki acılar paylaşıldıkça hafifliyor. İşte tam da bu yüzden ben ve benim gibi yarım bırakılmış çocuklar devlet yetkililerinin bizlere uyguladığı sindirme projesine karşı ayakta duruyoruz” dedi. Kayıplarının akıbetini aramaya devam edeceklerini söyleyen Baskın, “Zihnimdeki kara günlerin mimarlarına karşı açtığımız hukuk savaşında elimizi tutan annelerimizin var olduğunu bilmek, göğüs hizasında kalbe yakın tuttukları kayıp fotoğraflarının bir gün katillere zul geleceği gerçeğini haykırıyor olmak, bizlere güç veriyor. Son kayıp bulunana kadar sesimizi tüm vicdan sahiplerine duyuracağız” diye konuştu.