T24 Video Haber
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomi ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz” sözlerini değerlendirirken, “18 yıldan sonra lafa bakılamayacağını, samimiyet testi olarak Erdoğan’ın AKP Genel Başkanlığı’ndan ayrılması gerektiğini” söyledi.
Bingöl ve Elazığ il kongreleri sonrası Şirin Payzın’ın sorularını yanıtlayan Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tekirdağ İl Kongresi’nde söylediği “Yeni bir yaklaşımı hayata geçireceğiz” sözleriyle ilgili olarak “Bu ifadelerin samimiyet testinden geçmesi lazım. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlık yemini var. Bir partili Cumhurbaşkanı nasıl tarafsız olacak? Samimiyet testi genel başkanlıktan ayrılması olabilir. Ama gerçekten genel başkanlıktan ayrılması gerekiyor. Ayrıldım diyerek her şeye karışmaması lazım” değerlendirmesini yaptı.
Babacan, “KHK zulmünün ortadan kaldırılması, TRT’nin bütün yönetiminin değiştirilerek bütün muhalefete yer verilmesinin” de samimiyet testleri arasında olacağını söyledi.
TIKLAYIN - Ali Babacan: Memlekete baktıkça içim kan ağlıyor, yeni bir tek adam partisine ihtiyaç yok
‘Albayrak’ın bakanlığının maliyeti çok yüksek oldu’
Şirin Payzın’ın, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifası ve genel ekonomik durumla ilgili sorularını da yanıtlayan Babacan, özetle şunları söyledi:
“Sosyal medya üzerinden mektup yayımlanması, bunun teyit edilmemesi, hükümet tarafından kontrol edilen ya da devletin sahibi olduğu medya tarafından haberleştirilmemesi nereden baksak alışılagelmişin dışında bir tablo. Kararnamenin dili de 100 yıllık devlet geleneğine uygun değil. Akraba kayırmacılığı devletin en tepesinde olduğu zaman, işte ‘affını dileme’, ‘affının kabulü’ gibi devlet adabına yakışmayan bir durumu gördük.”
‘Merkez Bankası iflas etmiş’
“Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesiyle, yakın bir akrabanın ekonomi ve finansın başına getirilmesi eş zamanlı oldu. Ülkeye maliyeti çok çok büyük oldu. Bir zihniyet sorunu olduğunu da gösteriyor. İki yıl önceye göre hazinenin borcu ikiye katlanmış durumda. Merkez Bankası’nın rezervleri sıfırlanmış, hatta eksiye düşmüş durumda. Merkez Bankası’nın rezervden daha fazla borcu olmuş. İflas etmiş, eksiye düşmüş bir Merkez Bankası tablosu ile karşı karşıyayız.”
“Merkez Bankası’nın rezervlerinin erimesinin nedeni kuru belli bir noktada tutmak için Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin satılması. Bu döviz kime yaradı? Bu satış kime yaradı? Özellikle yabancı yatırımcıların daha uygun bir kurdan paralarını alıp Türkiye dışına çıkmasına yardımcı oldu.”
‘Hem kuru tutamadılar hem döviz tükendi, bütçe açığı 10 kat arttı, temelinde israf var’
“Kuru bastırmaya çalışırsanız yatırımcı parasını dövize çevirir daha fazla eline döviz geçer ve daha fazla yurtdışına çıkarır. Bunu açık şeffaf yapmadılar. Kamu bankaları üzerinden yaptılar. Merkez Bankası’nın döviz müdahale rakamlarına baktığınız zaman rakamlar sınırlı ama sistemin tümüne baktığınızda 1 Ocak 2019’dan beri 130 milyar dolar satış görünüyor. Kuru da tutamadılar. Hem döviz tükendi hem de kuru tutamadılar.
Bütçeye bakınca da, bütçe açığı bizim bıraktığımızda 24 milyar TL’deydi. Bu yılın bütçe açığı 239 milyar TL. 10 katı. Temelinde israf var.”
‘Erdoğan’ın tezi doğruysa MB’nin faizi artırmaması lazım’
“Merkez Bankası’nın 19 Kasım’da faiz artıracağı yönünde bir beklenti nedeniyle kur geriledi. Faiz artırırsa kuru belirleyecek ama asıl önemli konu Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz neden enflasyon sonuçtur’ teorisinin testini göreceğiz. Tezi doğru ise Merkez Bankası’nın faizi artırmaması lazım ki enflasyon yükselmesin.
Şu anda güven oluşturamadıkları için iki tercih arasına sıkışmış durumdalar. Uzun vadeli yatırımcıyı çekemezsiniz; Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan, alt mahkemeyi adeta Anayasa Mahkemesi’ne karşı yanlış tutuma zorlayan bir zihniyetin olduğu ülkeye yatırımcı gelmez.
10 gündür yapılan açıklamalar, DEVA’nın açıklamalarından kopyala yapıştırılmış gibi. Doğruyu görmek ayrı, doğruyu yapmak apayrı... İnsan kaynağı ile kadroları ve zihniyetiyle bu iktidarın bu ülkenin sorunlarını çözme kabiliyeti yok. Bu bitmiştir. Göstermelik adımlarla bu olmayacak.”
‘Altan ve Kavala’nın tutukluluğu sona erebilir’
“Muhtemelen birkaç sembolik ismin tutukluluğuna sona erdirecekler Osman Kavala, Ahmet Altan gibi. Bunun hazırlığı var gibi” diye Babacan, “Olsa dahi bir kişinin talimatıyla hapse gir, bir kişinin talimatıyla hapisten çık. Bu talimat yine yön değiştirebilir. Anayasa, yasalar bir sınır oluşturmuyorsa yarın bambaşka kararlar alınabilir. Sistemin topyekûn revize edilmesi gerekiyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistem lazım. Aksi halde bu iyileşmeler geçici olur” görüşünü dile getirdi.
‘Ekmek parasına muhtaçken hâlâ ‘saraylardan, itibardan tasarruf olmaz’ demek…’
Ali Babacan, “Beş dönüm arazi verin, KKTC'de Cumhurbaşkanlığı makamını inşa edelim. Zira bu tür makamlar farklı ülkelerin bakışını değiştirir” sözleriyle dile getirdiği KKTC’ye yeni Cumhurbaşkanlığı inşa etme teklifini değerlendirirken de, şunları söyledi:
“Ekmek parasına muhtaçlık Türkiye’nin bir gerçeği olarak ortadayken hala saraylardan hala itibardan tasarruf olmaz demek, yanlış zihniyet ve yanlış yönetim anlayışının ihracı.
KKTC ayrı bir devlettir. Tabii ki Türkiye garantör devlettir. Orasının savunulması Türkiye’nin (garantisi) altındadır. Ama bu başka bir ülkenin içişlerine pervasız müdahale etme yetkisini kimseye vermez. KKTC’yi güçlendirmez,oradaki halkın demokrasiye inancını güçlendirmez.”