Öznur, 22 yaşında ve yüzde 90 zihinsel engelli. 11 senedir eğitim ve uygulama adıyla bir devlet okulunda haftada 5 gün, 09:00-15:00 saatleri arasında eğitim alan Öznur, geçen yıl mezun oldu. Ablası Aylin Gülsün, diğer aileler için ‘gurur ve mutluluk kaynağı’ olan mezuniyet töreninin onlar için hüzün ve büyük kaygıların başlangıcı olduğunu söylüyor ve sebebini “Kardeşim 22 yaşını doldurduğu ve ağır seviyede engelli olduğu için eğitime devam edebileceği bir okul bulamadık” sözleriyle özetleyip ekliyor:
“Yok demek istemiyorum, biz bulamadık diyorum ki hâlâ bir yerlerde olabileceğine dair umudum sürsün.”
Yaşadıklarını Twitter'dan paylaşmasının ardından bu umudu biraz artmış çünkü çok sayıda kişiden gelen okul ya da merkez önerilerinin yanı sıra Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen kendilerine ulaşıp belediye bünyesinde Öznur'un gidebileceği bir tesis bulunduğunu söylemiş, Bağcılar Belediyesi'nden ulaşıp Öznur'u ilçedeki 'Engelliler Sarayı'na çağırmışlar. Ancak bir problem var, her iki merkeze gidip dönmesi için de Öznur'un ulaşımını ailesinin sağlaması gerekiyor.
"Biz zaten her hakkımızı araştırarak öğrenip, zorlayarak alıyoruz"
"Ama öğreneceğim. Biz zaten her hakkımızı araştırarak öğrenip, zorlayarak alıyoruz. Mesela böyle bir durumda İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Engelliler Merkezi'yle (İSEM) iletişime geçmem gerektiğini, hayat boyu eğitim kapsamında Öznur ve arkadaşları için sınıf açma sorumluluğunun halk eğitim merkezlerinde olduğunu hep bu süreçte öğrendim. Şimdilik sorunumuz çözülmedi ama en azından böyle yerlerin olduğunu öğrendik."
Kanunlar ve mevzuat özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler konusunda neler söylüyor?
Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitim haklarından yararlanmaları konusunda mevzuatı düzenleyen Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği, eğitim hakkının kullanılacağı yaş aralığı konusunda herhangi bir kısıtlama getirmeksizin ‘özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılması’ ile ‘hizmetlerin özel eğitim ihtiyacı olan bireyleri sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan, toplumla etkileşim ve karşılıklı uyum sağlama sürecini kapsayacak şekilde planlanıp yürütülmesini’ düzenliyor. 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 4. Ve 6. maddelerinde ise konuya dair şu ifadeler yer alıyor:
“Engellilerin toplumdan tecrit edilmeleri ve ayrı tutulmaları önlenir. Engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda bağımsız olarak toplum içinde yaşamaları esas olup, özel bir yaşama düzenine zorlanamazlar.
(…)
“Engellilerin öncelikle bulundukları ortamda bağımsız yaşayabilmeleri için durumlarına uygun olarak gerekli psikososyal destek ve bakım hizmetleri sunulur. Destek ve bakım hizmetlerinin sunumunda kişinin biyolojik, fiziksel, psikolojik, sosyal, kültürel ve manevi ihtiyaçları ailesi de gözetilerek dikkate alınır.”
Yaşam boyu eğitim neden önemli? "Bir çocuğun 1 ayda öğrenebileceği sıradan toplumsal faaliyetler bizim yarı ömrümüz, unutmak ise kuş misali”
Ancak kanun ve mevzuata rağmen otizmli ya da farklı gereksinimleri olan çocukların örgün eğitime ulaşmasının önünde yer yer sorun çıkaran uygulamadaki sıkıntılar, Öznur’un adaptasyonuna büyük katkısı bulunan okul sorumluluğunun ve öğretmen-öğrenci disiplininin devamı konusunda da engel oluyor.
Öznur’un eğitim almaya, okula gitmeye devam edebilmesi konusunda tek alternatifin rehabilitasyon merkezinden aldığı biri bireysel, diğeri grup olmak üzere haftada 2 saatlik eğitim olduğunu kaydeden ablası Aylin Gülsün, yaşam boyu eğitimin önemini şu sözlerle anlatıyor: "Bir çocuğun 1 ayda öğrenebileceği sıradan toplumsal faaliyetler bizim yarı ömrümüz. Unutmak ise kuş misali.”
"Toplum, seni gözden çıkarttım çünkü senden toplumda faydalanamıyorum, diyor"
Mevcut uygulamaların farklı ihtiyaçları olan bireylerin varlığını görmemekten öte “Sen varsın, oradasın. Ama ben seni yok sayıyorum. Seni gözden çıkarttım çünkü senden toplumda faydalanamıyorum” demek anlamına geldiğini savunan Gülsün, sözlerini şöyle sonlandırıyor:
“Sosyalleşmek değil derdimiz. Biz Öznur’u sosyal hayata illa katarız. Ama bu kişilerin öğretmen-öğrenci disiplinini devam ettiriyor, okul sorumluluğunu yaşıyor olması gerekiyor. Hafif seviye engelliler için halk eğitime bağlı kurslar var fakat bizim seviyemize uygun değiller.
Spor, müzik, dans, mutfak, çevre, el işi gibi atölyelerin olduğu, haftada 2-3 gün 3-4 saatlik eğitimler verildiği kurumlar kurmak bizi toplumun parçası yapmaya devam edecek. Bizleri kendi dünyalarımıza terk etmese keşke sistem, toplum.”
Bir otizm dosyası | Eylül: 'Öyle çocukları okula almıyoruz' ayı"TIKLAYIN - “Herkesin beni sevmesine gerek yok; bir tane arkadaşım olsun yeter, yalnız kalmayayım” TIKLAYIN - Eylül: "Öyle çocukları okula almıyoruz" ayı |