Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ateş Karateke, yumurtalık kanserinin sinsi seyrettiğine dikkati çekerek, bu nedenle kadınların her yıl periyodik jinekolojik kontrollerini yaptırmaları gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Karateke, yaptığı yazılı açıklamada, yumurtalık kanserinin nedenleri, bulguları ve korunma ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.
Yumurtalık kanserinin yumurtalıkta bulunan hücrelerden çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Karateke, yumurtalığın üzerini örten hücrelerden kaynaklanan epithelyal yumurtalık kanseri ile germ hücrelerden kaynaklanan germ hücreli kanserlerin yumurtalık kanserlerinin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Karateke, sık rastlanan bu türler hakkında şunları kaydetti:
"Germ hücreli kanserler, daha çok genç hanımlarda, 30 yaşından önce hatta daha ilk âdeti görmeden önce görülür. Bu tümörler çok hızlı büyür ve buna bağlı karında büyüme, ağrı gibi bulgu verebilir. Düzensiz kanamalara, erken göğüs gelişmesine ve erken adet görülmesine neden olur. Genelde bu hastalar karın ağrısı şikâyeti ile gelir ve apandisit tanısı ile karın açıldığında böyle bir tümör ile karşılaşılır. Önemli nokta, germ hücreli kanserler cerrahiye ve kemoterapiye çok iyi yanıt verdiklerinden sağlam yumurtalığı ve rahmi koruyarak cerrahi girişim yapılabilmesidir. Epitheliyal yumurtalık kanserleri tüm yumurtalık kanserlerinin yüzde 80'ini oluşturur ve 40'lı yaşlardan sonra daha çok menopoz döneminde görülen tümörlerdir."
Menopoz döneminde görülen yumurtalık kanserlerinin çok sinsi seyrettiğini belirten Prof. Dr. Karateke, yumurtalık kanserinin karın içerisine yayılım gösterdiğini ve zamanla idrar yapamama, büyük tuvalete çıkamama, yediğini kusma gibi ciddi bulguların ortaya çıktığı noktada tanısının yapıldığını ifade etti. Bu hastaların uzun yıllar gastroenterolojik belirtilerle dahiliye kliniklerine başvurabileceğini belirten Prof. Dr. Karateke, şöyle devam etti:
"Bu kanserlerin dörtte üçünü ileri evrede yakaladığımız için tedavi zorlaşmaktadır. Yumurtalık kanseri sinsi seyreder, genellikle ilerlemiş evrede bulgu verir. Tedaviden sonra ne kadar başarı sağlansa da yaşam şansı yüzde 50'nin üzerine zor taşınabilmektedir.
Bu nedenle kadınlar her yıl periyodik olarak jinekolojik kontrollerini yaptırmalı. Bu nedenle menopozda özellikle riskli olgularda düzenli jinekolojik muayene, transvajinal ultrasonografi ve tümör belirteçleri ile hastalık erken evrede yakalanmaya çalışılmalıdır."
Genetik geçiş
En önemli risk faktörünün genetik geçiş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karateke, birinci derecede akrabalarında yumurtalık kanseri görülen kişilerde bu kanserin görülme sıklığının daha fazla olduğuna işaret etti.
Meme ve yumurtalık kanserinin birlikte geçme durumu olduğunu belirten Prof. Dr. Karateke, birinci derece akrabasında meme veya yumurtalık kanseri olanların yumurtalık kanseri olma oranının da daha fazla olduğunu kaydetti.
Kendisi meme kanseri geçirmiş kadınların da hayatlarının diğer dönemlerinde yumurtalık kanseri olma riskinin, meme kanseri geçirmeyen kadınlara göre daha fazla olduğunu bildiren Prof. Dr. Karateke, bu nedenle akrabalarda görülen meme, yumurtalık ve bağırsak kanserinin, 2-3 kuşak öncesine kadar sorgulanması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Ateş Karateke, ailesel geçmiş gösteren olguların tüm epitheliyal yumurtalık kanserlerinin yüzde 10'unu oluşturduğu bilgisini verdi.
Yumurtalıkta muayene ve ultrasonografi ile her bulunan kitlenin de kanser anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Karateke, şunları aktardı:
"50 yaş üzerinde çıkan yumurtalık kistlerinin önemli bir kısmı kanser olabilirken, adet görülen genç yaşlarda yumurtalıktaki kistlerin kanser olma riski ise yüzde 7'dir. Onun için menopozdan önceki yıllarda yumurtalık kistlerine karşı sabırlı olunmalıdır. Menopozlu yıllarda bu tür kistlere çabuk karar verip cerrahi yapmamız gerekirken, menopoz öncesinde üreme çağındaki bayanlarda özellikle basit kistlerde 2 ay takip yapmadan ameliyat kararı verilmemelidir. Çünkü bu kistlerin çok büyük kısmı takip evresinde kaybolur.
Epitheliyal yumurtalık kanseri cerrahisi bu konuda deneyimli ekipler tarafından yapılmalıdır, çünkü amaç karın içinde görünür tümör bırakmadan operasyonu yapmaktır. Ancak böyle bir cerrahi ile kişinin sağlığına yeniden kavuşması sağlanabilir."
(AA)