Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Yenikapı'daki Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin geçmişte birbirlerine yönelik sözlerine atıf yaparak, üç isim arasında parodi bir diyalog yarattı. Parodi diyalogun sonunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a seslenerek “Binali ver koçum müziği… Hulusi sen de şurdan üç demli çay kap, dönüşte içelim” dedi.
Yılmaz Özdil’in bugün (9 Ağustos 2016) yayımlanan “Yenikapı” başlıklı yazısı şöyle:
– Hoşgeldiniz, buyrun.
– Hoşbulduk.
– Geç otur şöyle yanıma lütfen… Sana yüzkarası, seviyesiz, kirli dudaklı, pensilvanya maşası, katil esed'in en yakın arkadaşı, dhkp-c avukatı, molotofçu, terörist dediğim için kusura bakma artık.
– Rica ederim, sen de n'olur zekat soyguncusu, hırsızların hamisi, başçalan, omurgasız, utanmaz, oynak, cahil, yalancıların şahı, zalim, gözü dönmüş, küstah, insanda biraz utanma olur dediğime bakma lütfen, gönül koyma.
– Yok canım, siyasette küslük olmaz… Sen bana kukla, emir kulu, ışid kafalı, müslüman celladı, din tüccarı, gerikafalı, ormanda mı yetiştin deyince, ben de mecburen sana cibiliyetsiz, dik duramayan, tükürdüğünü yalayan, bonzai muhalefet, çapsız, sığ, iftiracı, ahlak yoksunu, siyasi sapık demek zorunda kalmıştım.
– Haklısın, söz konusu vatansa gerisi teferruattır, sen bana paralel çete mensubu, kitap okuma özürlü, Kandil ortağı, amatör şeyhülislam, fırıldak, kıvırma, oy kullanmayı bile beceremedin, yeteneksiz tip deyince, bana da haliyle, pkk tutsağı, bilgisiz, çapsızlığıyla tanınıyor, dünya buna kıçıyla gülüyor, cinsel sapık demekten başka çare kalmamıştı.
– Bi ara sana eli kanlı darbeci, cani ruhlu, soysuz, terör örgütüne üye olduğunu görürseniz şaşırmayın, etrafa zehir saçıyor, hastalıklı ruh hali demiştim, kurban olayım hakaret olarak şey etme yani.
– Canın sağolsun, senin için ahlak yoksunu, onursuz, kul hakkı yiyenin alnı temiz olmaz, bunun elleri de temiz değil, yatacak yeri yok, kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı bunda gördüm, hayatımda bu kadar yalan söyleyen birini görmedim, bir hükümetin devleti nasıl soyduğuna tanık olduk, tipik vaka, ülkeyi yangın yerine çevirdi, maskeni indireceğim, birilerinin önüne yatmış, Hitler'e özenen diktatör bozuntusu, şeref ve namus kavramını sana hatırlatacağım dememe cevap vermeyip, mevzuyu uzatmadığın için asıl ben sana teşekkür ederim.
– Sen de gel bu yanıma otur lütfen, uzak kalma… Sana da vampir, kan emici, ırkçı, kafatasçı, çakma milliyetçi, şehit sömürücüsü, ağzından salyalar akıyor, köksüz, müfteri, alçak, adi, cahil, çirkin, bilinçsiz, pensilvanya ortağı, tahrikçi, eşkıya, bostan korkuluğu, zihniyle dili arasındaki kayış koptu dediğim için darılma lütfen.
– Darılmam tabii… Sen de lütfen, çeyrek adam, İsrail bekçisi, siyonist nöbetçisi, kalpsiz, ahlaksız, onursuz, Türk hasmı, kaçak ve karanlık sarayında diktatörlük hesapları yapan 17/25 rumuzlu şahıs, musibet, haçlı müttefiki, vatana yabancı, akli melekeleri yavaşlamış, bilinçsiz, korkak, İmralı canisinin önünde diz çöktü, Kandil'in oyuncağı, bölücülerin maşası, diasporacı, ekmek hırsızı, hayasız, ikiyüzlü, tatminsiz iktidar hastası, saraydaki itlerine kuduz aşısı yaptırsın dememe aldırma.
– Aldırmam ben öyle ufak tefek şeylere, merak etme… Sen bana miting meydanlarında, fahiş hata, yakın tarihimizin en yanlış şahsiyeti, arızalı mizaç, kirli surat, demokrasinin önündeki kasis, fitne saçan, bu nasıl müslüman, bu nasıl insan, milli serveti zimmetine geçiren, açgözlü, israfçı, zıvanadan çıkmış, hezeyana batmış, milliyetçilik postuna bürünmüş, aklıyla arasını açmış, klinik vaka, pişkin, hayasız, sanki duvara konuşuyorum, ahlaksız, Allah korkusu yok, günaha girme kaygısı kalmamış, gıybete bel bağlamış, şerefi işportaya düşmüş, şerefsizliğin kara bulutu başının üzerinden ayrılmıyor, Türkiye'yi satıyor, böyle birinin cumhurbaşkanı olması milli manevi depremdir, senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs eder dediğin için… Ben de sana cevaben, bozkurtlarla dolaşıyormuş, insanları hayvanlarla tehdit ediyor, ben eşref-i mahluk olan insanlarla dolaşıyorum demiştim, evladı yok bunun, aile nedir bilmez, çoluk çocuk nedir bilmez demiştim, incitmedim umarım.
– Amaaan, ne incineceğim Allah aşkına, lafı bile olmaz… Sen bana, marjinal sol örgütlerin maymunu, harcırahlarımı sadaka olarak sana vereyim, yavru muhalefet deyince, ben de sana mecburen, alçak, zehirli dil, rezil, çakal, senin etrafındakiler insan suretindeki ahlaksız, senin etrafındakiler esfel-i safilindir demiştim, üzmemişimdir umarım.
– Üzülmek ne kelime, helal olsun, böyle ufak tefek dokundurmalar olmasa, tadı olmaz… Hadi hep beraber kürsüye çıkıp el sallayalım.
– Çıkalım çıkmasına da, bunca kepazelikten sonra, ahali bunu yer mi yahu?
– Yok be, ne ahalisi… Bırak bunu yemeyi, dün akşam ne yediklerini hatırlıyorlarsa, aha buraya yazıyorum, bavulları toplar sarayı boşaltırım, o derece yani.
– Peki ya medya?
– Medyayı düşünmeyin siz, bu konuda çok şanslıyız, dünyada böyle omurgasız bi medya görülmemiştir, özlenen tablo filan diye çoktan goygoya başlamışlardır. Ama şu seninkileri uyar biraz lütfen, kantarın topuzunu kaçırıyorlar, yalakalıkta bizimkileri geçtiler.
– Cin gibisin valla, boşuna şark kurnazı demiyorum ben sana.
– Parti genel başkanı olmasam, direkt sana oy vericem, o kadar takdir ettim yani.
– Anlaştığımıza göre, tamamız galiba, ufak ufak kürsüye çıkalım şiir okuyalım.
– Buyrun çıkalım.
– Siz önden buyrun lütfen.
– Rica ederim, önce siz.
– İstirham ederim.
– Israr ediyorum.
– Ant verdim.
– Ölümü öp.
– E, peki hadi önce ben çıkayım bari, binali ver koçum müziği… hulusi sen de şurdan üç demli çay kap, dönüşte içelim.