Yaşam

Yılbaşında en çok dilek feneri satılıyor

Yeni yıla sayılı günler kala tarihi Mısır Çarşısı'nda durumlar satışlar nasıl?

28 Aralık 2015 13:00

Milliyet yazarı Güngör Uras, yılbaşı öncesi Mısır Çarşısı’ndaki izlenimlerini kaleme aldı. Tarihi çarşıda alışılmış kalabalığın olmadığını belirten Uras, “Mısır Çarşısı’nda her zamanki yabancı trafiği yoktu. Çarşı tenha idi. Alış veriş zayıftı” ifadelerini kullandı. “Yılbaşı nedeniyle en çok “Dilek Feneri” satılıyormuş. Tanesi 2.5 TL... Çin malı” diye yazan Güngör Uras, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Sokaklarda yabancı turist yok gibi. ‘Alışveriş coşkusu var’ denilemez. İnşallah yılbaşına doğru piyasa canlanır. Cumanın en önemli alışverişi 'Dilek Feneri' oldu... Dileklerimi kâğıda yazmaya başladım. Dilek kâğıdımı fenere iliştireceğim. Bakalım fener havaya nasıl yükselecek…”

Uras’ın Milliyet’te "Yılbaşı piyasası cansız dilek feneri yok satıyor” başlığıyla bugün (28 Aralık 2015) yayımlanan yazısı şöyle:

Yılbaşı öncesi, Mısır Çarşısı ve çevresini gezdim. Alışılmış kalabalık yok. Turist az. Esnaf dertli. En çok ‘dilek feneri’ satılıyor. Ben de 2 fener aldım. Dileklerimi yazıyorum. Yılbaşı gecesi fenere iliştirip havaya salacağım. Bakalım bizim fenerler nasıl yükselecek...

Rüstem Paşa Camii’nin (Mimar Sinan, 1562) Eminönü caddesine bakan giriş kapısının yanındaki yol boyunda tenekeci, sobacı dükkânları vardır. Tenekecilerin, sobacıların önündeki duvarın dibinde ise yıllardır Siirtli Memduh Ağa kullanılmış (eski) ayakkabı satar. (Ağa diye anılmasına aldanmayınız. Ağalıkla ilgisi olmayan garibanın garibanı bir Doğu’ludur.) Kullanılmış(eski) ayakkabıları boyar, parlatır.

Yan yana dizer. Baktım önünde sadece 3 çift spor ayakkabı var... ”Ne oldu?” diye sorunca, “Eski ayakkabıları 10, 20, 30 TL’ye satıyorum. Bu fiyata bile alabilen kalmadı. Bizim işler öldü. Baktım gençler markaya meraklı. Gençlere eski spor ayakkabı satmaya çalışıyorum” dedi.

Tenekecilerin ve sobacıların dükkânlarını dolaştım. Hal, hatır sordum. “Hoca inanamazsın...Doğalgaz kesilecek diye halk sobaya hücum etti. Soba yetiştiremiyoruz” demezler mi? Sobanın en ucuzu 300 TL imiş.

Esnaf Cuma namazı için camiye gidiyordu. Peşlerine takıldım. Namazdan önce hoca efendinin vaazını dinledim. Hoca “Müslümanların yılbaşı Muharrem ayıdır. Müslümanlar yılbaşını aralıkta değil, Muharrem’de kutlar. Çam süsleyerek değil, aşure yaparak kutlar” dedi.

Bilmeyene duyurulur. İstanbul’da tırnak makası ve çakı gibi aletlerin biletilebileceği en iyi yer Rüstem Paşa Camii’nin altındaki küçücük dükkândır.

Gözler bugüne çevrildi

Rüstem Paşa Camii’nin arkasındaki Hasırcılar Caddesi (Cadde adına aldanmayınız, İstanbul’un en dar sokaklarından biridir) Tahtakale’nin en canlı alışveriş bölgesidir.

Yılbaşı nedeniyle, incik, boncuk, hediyelik eşya satan mağazalar yol boyu renk renk donanmış. Uzay Süs Eşya mağazasına girdim.

Yılbaşı nedeniyle en çok “Dilek Feneri” satılıyormuş. Tanesi 2.5 TL... Çin malı. Ben de 2 fener aldım. Yılbaşı gecesi, dileklerimi bir kâğıda yazacakmışım. Kâğıdı fenere iliştirecekmişim. İçindeki mumu yakarak, havaya salacakmışım. Mumun ısısıyla fener ışıl ışıl göğe yükselecekmiş.

Hasırcılar üzerindeki tatlıcılarda, kuru yemişçilerde pek hareket yoktu. “Hocam yılbaşı alışverişi pazartesi başlayacak diye bekliyoruz. Yoksa yandık” dediler.

Genelde en çok kuru ceviz (kilosu kaliteye göre 55 - 70 TL) ve karışık kuru yemiş (kilosu kuru yemişin çeşidine göre 26 - 46 TL) satılırmış.

Çarşı tenha, alışveriş az

Arka kapısından Mısır Çarşısı’na girip biraz dolaştım. Mısır Çarşısı’nda her zamanki yabancı trafiği yoktu. Çarşı tenha idi. Alış veriş zayıftı.

Gene arka kapıdan çıkarak meydana doğru yürüdüm. Dış cephedeki gıda dükkânlarındaki fiyatlara baktım. En uçta bulunan gene Tuna Durmaz sayesinde bellediğim “Taze Balık” mağazasına uğradım. Bodrum dilinin kilosu 50 TL idi.

Sonuç: Hasırcılar ve Mısır Çarşısı çevresi alışılmış kalabalığa sahip değil. Sokaklarda yabancı turist yok gibi. ‘Alışveriş coşkusu var’ denilemez. İnşallah yılbaşına doğru piyasa canlanır.

Cumanın en önemli alışverişi “Dilek Feneri” oldu... Dileklerimi kâğıda yazmaya başladım. Dilek kâğıdımı fenere iliştireceğim. Yılbaşını bekliyorum. Bakalım fener havaya nasıl yükselecek...

 

Mehmet Efendi için 2 cephede 2 kuyruk

 

Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin dükkânının 2 cephesinde 2 kuyruk vardı. Kahveler önceden paketlenmiş. 58 gram 2 TL. Kilosu 35 TL idi. İsteyene 5 TL’lik, 10 TL’lik hazır paketler var. Parayı uzatana daha önce hazırlanan paketi ve fişi veriyorlar. Ama kuyruk bir türlü bitmiyor.

 

Kuruyemişçi 3 genç kız

 

Hasırcılar’a gidip de Namlı’ya uğramamak olmaz. Üçüncü kuşaktan Esen Engin Mepa ve Emel Kurt ile dördüncü kuşağın gençleri işin başında. Yıllardır değişmeyen çalışan kadrosu var.

Zeki Bostancı yönetiminde, Mümin Döngel pastırma tezgâhının, Sezgin Ocal, Erdoğan Okat, Ahmet Barnazoğlu peynir, zeytin ve şarküteri tezgâhının başında, Köksal Büyüktanır da turşu satıyor.

Pastırma kestirdim. (Kilosu 138 TL.) Eski kaşar aldım. (Kilosu 39 TL.) Satıcılarla sohbet ettim. Dükkândan çıkarken boynuna  astığı bir el tezgâhı ile Gürsoy Fındık Ezmesi ürünlerini tanıtan cici bir genç kız dikkatimi çekti.

Betül Çantik, Marmara Üniversitesi öğrencisi. Çantik’in tavsiyesi ile fındık ezmesini tattım.

 

Çiçek ıhlamur 140 TL

 

Mısır Çarşısı’na doğru ilerlerken sol kolda kuruyemiş ve baharat satan Kıral Elmas ismini taşıyan bir dükkân var. Bir süre önce dostum Tuna Durmaz sayesinde bellediğim bu dükkâna sık sık gider oldum. ABD’de üniversite eğitimlerini tamamlayan 3 (bekâr ve cici) genç kızın dükkânı. Dedeleri Malatyalı Dursun’un başlattığı işi babaları Dilaver götürürken, üniversite sonrası ABD’de çalışmaya başlayan kızları çağırmış. (Kızlar da babalarını dinleyerek dönmüş!)

Baba işi kızlara devretmiş. Şimdi Işıl, Dilara ve Dilay Kadıoğlu, tedarik, üretim ve pazarlama işlerini götürüyorlar. Yeni mahsul ceviz (kilosu 70 TL) ve tuzsuz badem (kilosu 52 TL) aldım. Yaprak ıhlamur (80 TL) ve çiçek ıhlamur (140 TL) her baharatçıda en fazla satılan ürünlerdi.