Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın "direği", "mazlumların garantisi" ve "kimsesizlerin kimsesi" olduğunu savunarak "Medeniyetimiz ve coğrafyamız ümmetimiz, milletimiz, dinamikleri ile “kendi özümüzü” yansıtır ve AB ve/veya başka bir oluşum içinde “eritmeye” çalışanlar hava alırlar! Biz erimeyiz" dedi.
Yiğit Bulut'un "Bazıları ‘varlığımız için özür dileyelim’ noktasında!" başlığıyla yayımlanan (26 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Aklıma iki soru geliyor; kendine “BATI” diyenlerle ve/veya AB gibi “sizi alalım ama” ile başlayan cümleler kuran “yıkılmaya yüz tutmuşlarla” ve/veya kendini coğrafyamızın sahibi gören bazıları ile iyi geçinmek için “kendimizden” mi vazgeçeceğiz!
Sevgili dostlar, bu sorulara “evet, diretmeyelim, onların istedikleri gibi olalım, bize ödev versinler yapalım” diyenler var! AB projesi de bunlar için farklı değil. Bu ülkede çok ilginç arkadaşlar var, Avrupa ile iyi geçinmek adına “özümüzden” vazgeçmeye hazırlar... O kadarla da yetinmiyorlar; “HER YAPTIĞIMIZ HATTA VARLIĞIMIZ İÇİN” özür dileyelim noktasındalar...
Sevgili dostlar, orada, burada, şurada değil, bu zihniyette olanlar her yerde yüzyıllardır varlar ve maalesef her yerde her zaman olabilirler... Bu kafalar 1699 sonrası ortaya çıkmaya başladılar ve 1800’lerin başında “zihin kodlarımızın” ele geçirilmesi ile sayıları iyice arttı! Kendine “BATI ve MEDENİYET” diyenlere “köle olma” heveslileri! HER ALANDA ama HER ALANDA!
Biz KİMİZ? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?
1- Medeniyetimiz özellikle AB gibi “Yunan-Hristiyan” sentezi değildir ve asla o etkiye girmeyecektir!
2- Medeniyetimiz ve coğrafyamız ÜMMETİMİZ, MİLLETİMİZ dinamikleri ile “kendi özümüzü” yansıtır ve AB ve/veya başka bir oluşum içinde “eritmeye” çalışanlar hava alırlar! BİZ ERİMEYİZ!
3- Türkiye Cumhuriyeti, bu coğrafyanın “direği”, mazlumların “garantisi”, “kimsesizlerin kimsesidir”! Türkiye Cumhuriyeti’ni “küçük” görüp, Türk-İslam Coğrafya’sını kendine “BATI” diyenler karşısında “küçük” görenler ve ülkemizi-yapılanmamızı AB gibi “hasta adam” için feda etmeye çalışanların sonu hüsran olacaktır!
4- BİZ “binlerce yıldır” yürüdüğümüz yollarda kalan “ayak izlerimizin toplamı”, binlerce yılın “senteziyiz”!
Sevgili dostlar, Var olma “ilkelerini” kendilerine “medeniyet ve/veya batı” diyenlere “kafa sevdirme-söz dinleme” üzerine kuran, VAROLMA dinamiğini, “BATI’ya sevimli olarak kendinden vazgeçmek olarak” algılayan kafalar, şunu çok iyi bilsinler; sevsinler diye başını uzatırsan, senin “ağzın açık hayran baktığın, medeniyet sandığın tek dişli canavar”, başını alır! Coğrafyamız’da neden kan ve gözyaşı var bir düşün istersen!
SON SÖZ: BİZİ “BİZ OLARAK” kabul edip, saygı duyanla, yol yürürüz, bizi “devşirmeleri” vasıtasıyla her alanda yönlendirdiğini sananlarla da mücadelemiz can bedenden çıkıncaya kadardır, BU BÖYLE BİLİNE! Seferimiz binlerce yıllıktır, birkaç günlük değil!