Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Türkiye'de adı faili meçhullerle anılan 'Yeşil' kod adlı olarak bilinen Mahmut Yıldırım ile 'FETÖ'nün 'Hava Kuvvetleri İmamı' olduğu iddia edilen firari Adil Öksüz'ü birbiriyle karşılaştırdı. 'Yeşil' ile Adil Öksüz olaylarının birbirine çok benzediğine dikkat çeken Öztürk "Yeşil” emniyetten alıp götürülüyor, Öksüz mahkemeden götürülüyor. Bu ikisini ara ki bulasın" ifadesini kullanıyor.
Saygı Öztürk'ün "Biri ‘Yeşil’ biri ‘Öksüz" başlığıyla yayımlanan (30 Ağustos 2017) yazısı
Bir zamanlar “Yeşil” kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım vardı. Bazen MİT'in, bazen Jandarma'nın, bazen de Emniyet'in “adamı”ydı. Güneydoğu'da olayların yaygın olduğu dönemde, “Yeşil” çok kullanıldı. Neredeyse her “faili cinayetin” arkasında “Yeşil”in bulunduğu belirtiliyordu. Bunun böyle olduğuna ilişkin mahkemelerde çok sayıda dosya da bulunuyor.
Bakıyorsunuz, “Yeşil” Suriye'de, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'a düzenlenecek suikastı yönetiyor. Bakıyorsunuz, Tunceli'de, terör örgütünün önemli isminin koluna giriyor, sanki onunla bir şeyler konuşuyormuş gibi örgüt yanlılarını ona düşman ediyor. Bu kişi, örgüt tarafından “hain”, “devletle işbirliği yapıyor” diye öldürülüyor.
O kasetler nerede?
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili şu ana kadar çıkan bulgular, o gecenin önemli isimlerinden birinin Adil Öksüz olduğunu ortaya koyuyor ama bu kadar önemli olan kişi nasıl oluyorsa serbest bırakılıyor. 15 Temmuz öncesi “Hava Kuvvetleri imamı” olduğu belirtilen, birçok ifadede önemi vurgulanan Öksüz'e kimse dokunmuyor.
Öksüz'le birlikte o gece gözaltına alınan askerler, Kazan İlçe Jandarma Komutanlığı'nın bahçesinde… Oraya gelen bir kamu görevlisinin Adil Öksüz'le konuşmaları var. Karakolun bahçesini gören kameranın mutlaka dava aşamasında dinlenip, izlenmesi gerekiyor. Ancak bu kayıtlardan hiç söz edilmiyor. O kayıtlar kayıp mı, bugüne kadar niçin mahkemeye gönderilmedi? Adil Öksüz davasında kendisini kurtarmak için bunları delil olarak saklayanlar mı var?
Gidiş o gidiş
“Yeşil”in, polisin, jandarmanın ve son olarak MİT'in hesabına çalıştığı biliniyordu. Ankara-Rüzgarlı Sokak'ta bir pavyonda, iki emniyet yetkilisiyle karşı karşıya geldi. Polis, üzerinden o an 14 ayrı kimlik çıkan “Yeşil”i sorgulanmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürdü. Polisler, “Yeşil”e karşı hiç nazik davranmamış olacak ki, “perişan” bir durumda, MİT'ten gelen görevlilere teslim edildi.
Kardeşi Bahattin Yıldırım'ın ifadesine göre, “Yeşil” iyileştikten sonra yine değişik görevlere gönderildi. Bahattin Yıldırım'a göre bugün emekli olan dönemin etkili MİT yöneticilerinden birisi, evinde istirahat eden “Yeşil”in, MİT'e gelmesini istiyor. Bu, evinden son ayrılışı oluyor. Bir daha da kendisinden haber alınamıyor. İşte o günden bu yana “Yeşil”le ilgili değişik söylentiler çıktı. Başka ülkelerde görüldüğü bilgileri ulaştı. O ülkeden Interpol aracılığıyla istendi. Ancak bir sonuç çıkmadı.
Bugün “Yeşil”le ilgili konuşulduğunda bazıları onun yurtdışına gönderildiğini, bazıları ise öldürülüp bir yere gömülmüş olabileceğini belirtiyor. Ancak gerçek durum bilinmiyor. O yüzden, “sanık” olduğu dava dosyalarında “Yeşil” 1996 yılından bu yana hep aranıyor. Çünkü öldürüldüğüne ilişkin de hiçbir bulgu yok.
Benzerliklere bakalım
Nasıl “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, emniyetten alınıp götürüldüyse, o günden bu yana nerede olduğu, yaşayıp yaşamadığı bilinmiyorsa, darbe girişimi gecesi gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan, “darbe girişiminin kara kutusu” olduğu belirtilen Adil Öksüz'ün durumu da karanlık.
Hakkında daha önce verilmiş ifadelere rağmen serbest bırakılıyor, sonra bu kişinin önemi anlaşılıyor. Arandığı belirtilmesine rağmen bulunamıyor. Basında, Adil Öksüz'ün “MİT'in kontrolündeki kişi” olduğu da yazıldı. Bir ara yakalandığı ve MİT'te sorgulandığı, itirafçı olduğu da gündeme geldi. Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Adil Öksüz'ün arandığını açıklamıştı. Bakıyorsunuz olaylar birbirine çok benziyor.
– “Yeşil” tetikçi, Adil Öksüz darbenin kilit ismi.
– “Yeşil” emniyetten alıp götürülüyor, Öksüz mahkemeden götürülüyor.
– “Yeşil”in bir daha izine rastlanmıyor, Öksüz de arandığı belirtilmesine rağmen bulunamıyor.
– “Yeşil”in, Ankara'da bir bankada yüklü miktarda parası bulundu. Öksüz'e gönderilen paranın kaynağının üzerine zamanında hiç gidilmedi, ifadeler dikkate alınmadı.
– “Yeşil”in nerede olduğu bilinmiyor. Öksüz'e de o günden beri ulaşılamadı.
– “Yeşil”in bir ara Romanya'da olduğu söylendi, Öksüz'ün Almanya'da olduğu gündeme getirildi.
– “Yeşil” hakkında “öldürüldü, cesedi gömüldü” deniliyor, çok şey bilen Öksüz'ün de aynı akıbete uğramış olabileceği belirtiliyor.
– “Yeşil”in de, Öksüz'ün de yaşayıp yaşamadıkları bilinmediği için dava dosyalarında “sanık” olarak yer alıyor ve halen “aranır” gözüküyor.
– “Yeşil”, 1996 yılından bu yana aranıyor. Adil Öksüz ise serbest kaldıktan sonra yani 20 Temmuz 2016'dan bu yana “aranır” gözüküyor.
Hadi bakalım, kolay gelsin. Ara ki bulasın.