Yenişafak yazarı Kemal Öztürk, "Reel politiğin, kâr-zarar hesaplarının, diplomasinin dışlandığı ve teopolitiğin hakim olduğu her olaydan korkmak lazım" ifadelerini kullanarak, "Zira ideolojik inanç, aklı devre dışı bırakır. Bu yüzden de kör ideolojiyle hareket edenler, saplantılı dini inanca sahip olanlar, daha kolay savaş çıkartırlar" dedi.
Kemal Öztürk'ün Yenişafak'taki yazısı (21 Mart 2018) şöyle:
Bir süredir başta Ortadoğu’da, dünyadaki birçok olayı, politik kararları ve çıkan çatışmaları anlamakta zorlanıyor musunuz benim gibi?
Eğer reel politik ve geleneksel dış politika kurallarıyla düşünüyorsanız, zorlanmanız normal. Reel politik, hatta mantık ve akılla açıklanamayacak bu durumlar karşısında ne yapacağız o zaman?
Ben “irrasyonel politikalar”, yani normal/gerçekçi olmayan politikalar diye açıklıyordum durumu. Yoksa zihin yanma durumuna geliyordu!
Ancak meseleyi çözdüm sonunda. Yaşadıklarımızı açıklayacak yeni bir kavramı politikaya soktuğumuzda, bütün taşlar yerli yerine oturdu.
Meseleyi anlattığımda siz de benim gibi rahatlayacak ve konuyu lamba yanmış gibi kavrayacaksınız!
POLİTİK KARARLARI NE ETKİLER?
Politik kararları etkileyen alanları şöyle tanımlıyor siyaset bilimi.
Jeopolitik (coğrafyanın etkilediği politika)
Ekopolitik (ekonominin etkilediği politika)
Sosyopolitik (toplumun etkilediği politika)
Şimdi bunlara yeni bir tane daha ekliyoruz:
Teopolitik (ilahiyatın/inancın etkilediği politika).
Bir kişi/devlet alacağı kararı, rasyonel verilere, kâr-zarar hesabına, jeopolitik vb. gerekçelerle değil de, dini inanç, dini kurallar etkisinde kalarak alıyorsa, bu kişi/devlet ‘teopolitik’ bir karar almış demektir.
İşte son dönemlerde açıklayamadığımız birçok olayın sebebi budur.
KUDÜS’ÜN BAŞKENT OLARAK TANINMASI TEOPOLİTİK BİR KARARDIR
Bugün dünyada politik kararları alırken en çok inanç, dini kurallar ve ilahiyat etkisinde alan devletler ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve İran’dır.
Örneklerle açıklayayım.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi, rasyonel ve reel politikaya aykırıdır. Buna rağmen bu karar alınmıştır. İşte bu, tam olarak ‘teopolitik’ bir karardır.
Çünkü ABD hükümeti ideolojik bir saplantıya sahip, Evanjelik Hıristiyanların etkisi altındadır. Evanjelist inancına göre, Kudüs’te Mescid-i Aksa yıkılıp Süleyman Mabedi kurulacak, o zaman İsa-Mesih gelecek, Deccal (Antichrist) ile savaşacak ve yeryüzü cennetini kuracak. Bu yüzden Evanjelistler Yahudileri destekler.
Bize garip gelse de, şu anda ABD Başkanı Trump (bu grubun desteğini kaybetmemek için) buna inanıyormuş gibi yapıyor, ancak ABD Başkan Yardımcısı Pense bu fikre iman etmiş, gerçek bir Evanjelisttir.
ABD’nin son dönem tutarsız politikalarının temelinde yatan şey, her geçen gün ABD yönetiminde etkin olan Evanjelistlerin varlığıdır. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD’nin Kudüs kararının arkasında Evanjelistler var” diye açıklama yapmıştır.
POLİTİK ŞEYTANLAŞTIRMA EYLEMİ
ABD eski Başkanı (oğul) Bush, Irak’ı işgal ettiğinde (2001), Saddam için “Evil” (kötülük) ve “Şeytan” demiştir sürekli. Bu dini kavramlaştırma, teoplitik tutumun bir parçasıdır. Siyaset bilimci Mustafa Şen’e göre 2. Irak işgali (2001) teopolitik bir karardır.
Başka örneklerle karşılaştıralım:
Rusların, Afganistan’ı işgali (1979) jeopolitik bir karardır.
ABD’nin Irak’ı ilk işgali (1991) ekonomipolitik nedenlerle olmuştur.
İsrail’in Filistin topraklarını işgali teopolitik bir karardır. ‘Arz-ı Mev’ud’ inancı İsrail dış politikasının ana paradigmasıdır. Her şey buna göre uyarlanır.
Suudi Arabistan’ın Mısır darbesini desteklemesi teopolitik bir karardır. Suud, İhvan Hareketine inanç açısından karşıdır ve onları “şeytan” olarak tanımlar.
İran’ın Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’daki tüm hamleleri ‘Şii kardeşlerini’ kurtarmak adına teopolitik olarak alınmış kararladır.
İran-Suud kavgası teopolitik nedenlerle yaşanmaktadır.
İran (kavgalı olduklarında) ABD için “büyük şeytan”, İsrail için “küçük şeytan” der. Şeytanlaştırma hamlelerinin tümü, dini referanslıdır ve teopolitiğin gereğidir.
TEOPOLİTİK KARARLAR SAVAŞ ÇIKARTIR
Reel politiğin, kâr-zarar hesaplarının, diplomasinin dışlandığı ve teopolitiğin hakim olduğu her olaydan korkmak lazım. Zira ideolojik inanç, aklı devre dışı bırakır. Bu yüzden de kör ideolojiyle hareket edenler, saplantılı dini inanca sahip olanlar, daha kolay savaş çıkartırlar.
Ne yazık ki ABD yönetimindeki Evanjelist hakimiyeti, önlenemez bir şekilde artıyor. Müslüman karşıtı bu insanlara ABD’de, “Siyonist Hristiyanlar”, “Amerikan Talibanı” deniyor.
Durumun vahametini anlamış olmalısınız.
Bu arada sadece devletler değil, sivil örgütler, cemaatler, gruplar da teopolitik olabilirler. Bunu da sonra tartışalım.
Lamba yandı değil mi kafanızda!?