Medya

Yeni Şafak yazarı: Kayyumların siyasi ve popülist tavırları sorunu büyütüyor

"O dönem atanmayan kayyumlar, şimdi atanınca tüm dünyada aleyhimize yürütülen kampanyanın bir parçası oldu"

14 Eylül 2016 21:09

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Doğu ve Güneydoğu'daki belediyelere kayyım atanmasına ilişkin olarak, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, geç kalındı. Siyaset doğru karar vermek kadar, zamanlamayı da iyi ayarlamak demektir biraz da. O dönem atanmayan kayyumlar, şimdi atanınca tüm dünyada aleyhimize yürütülen kampanyanın bir parçası oldu" görüşünü dile getirdi. "Kayyumların tutumları konusunda sıkıntı var" diyen Öztürk, "Zaten gergin olan siyasi ortamda kayyumların siyasi ve popülist tavırları sorunu çözmek yerine, büyütüyor" ifadesini kullandı. 

Öztürk'ün Yeni Şafak'ta "Kayyum siyasi karar verebilir mi?" başlığıyla yayımlanan (14 Eylül 2016) yazısı şöyle:

Bizzat şahidim. Sur, Nusaybin, Cizre ilçelerinde hendeklerin olduğu ve çatışmaların sürdüğü zamanlarda gittiğimde, yerinde gördüm.Belediyeler, vakıflar, dernekler, okullar terör örgütünün, halkın yaşamını felç eden bu eylemine destek verdiler.

Çatışmada yaralanan emniyet görevlileri, güvenlik bürokrasisi, mülki idareciler, yerel yönetimlerin bu hendeklerin kazılması, lojistik sağlanması ve ardından bombalı eylemlerin gerçekleşmesinde nasıl aktif rol oynadıklarını anlattılar, örneklerini de gösterdiler. İki gün önce de İçişleri Bakanlığı bu tespitleri kamuoyu ile paylaştı.

Kayyum atamada zamanlama sorunu

Aslında çatışmaların sıcak olduğu o dönemde suça destek verdiği tespit edilen belediyelere kayyum atanmalıydı. O dönem bazı belediye başkanları tutuklandı, ancak yerine gelenler aynı tutumlarını sürdürdüler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi, geç kalındı.

Siyaset doğru karar vermek kadar, zamanlamayı da iyi ayarlamak demektir biraz da. O dönem atanmayan kayyumlar, şimdi atanınca tüm dünyada aleyhimize yürütülen kampanyanın bir parçası oldu. Bahane arayanlara koz verir gibi, zamanlama aleyhimize kullanıldı.

Kayyum atanmasındaki hukuki alt yapı, siyasi irade ve operasyon gücü konusunda sorun yaşanmıyor, ancak kayyumların tutumları konusunda sıkıntı var. Zaten gergin olan siyasi ortamda kayyumların siyasi ve popülist tavırları sorunu çözmek yerine, büyütüyor.

Kürtçe'yi silen Kayyum

Ağrı Diyadin Belediyesi'ne atanan kayyum (kaymakam), her sorunu çözmüş gibi, ilk icraat olarak belediyenin Kürtçe adını silip, tüm belediyeyi bayraklarla donatınca bayram günü ortalığı karıştırdı. Bir de sosyal medya hesabından paylaşıp, poz vermiş. İşin tuhaf çelişkisine bakın ki, aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan Twitter hesabından bir çok dilde bayram mesajı yayınladı. Bu diller arasında Kürtçe ve Zazaca da vardı. Kaymakam Kürtçe'yi silerken, Cumhurbaşkanı Kürtçe'yi destekleyip, yaygınlaştırıyor. Herkes çelişkiyi gördü ve büyük tepki gösterdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olaya çok hızlı müdahale etti. Doğrusu takdire şayan bir hız ve kararlılıktı. “Kürtçe bizim dilimiz, Diyadin Belediyesi o tabelayı asacak. Bizim sorunumuz terörle” diyerek, tartışmaların önüne geçti.

Aslında tersten bakıldığında, kaymakamın yaptığı icraattan hükümete ciddi anlamda suçlama da çıkarılabilir. 'Neden hükümet bugüne kadar belediyeye bayrak astırmadı, Kürtçe tabelayı sildirmedi de bir kaymakam geldi hepsini yaptı' diye bir algı da oluşabilir. Genç kaymakamın tavrının popülist ve medyatik amaçlar taşıdığını umalım.

Kamu diplomasisi yine eksik

Uzun zamandır yazageldiğim, iletişim planlaması konusunu da buraya not etmek gerekir. Türkiye'nin kamu diplomasi kurumu hala yok maalesef. Dünyada aleyhimize yapılan büyük kampanyaya aynı güçte cevap verecek bir sistem kurmadığımız gibi, bunun için uğraşan küçük bir ekibi de dağıttık. Şaşırmamak mümkün değil.

Bırakın global iletişim politikaları yürütmeyi, ulusal düzeyde terörle mücadele için bir iletişim stratejisi de oluşturulmadı. Eski Başbakan Davutoğlu'nun Mardin'de açıkladığı on maddelik mastır plan içinde, iletişim maddesi de vardı ama hayata geçmedi. Şimdi yeni konseptler, planlar, stratejiler açıklanıyor. Bakalım bunların akıbeti ne olacak?

Kayyumlar siyasi karar verebilir mi?

İletişim gibi, özel şirket ve resmi kurumlara atanan kayyumların yönetim politikasının nasıl olması gerektiğini de tartışmak gerekir. Kayyumlar, Diyadin'de olduğu gibi, siyasi kararlar verebilirler mi? Hukuki, idari ve siyasi açıdan sınırları, alanları nelerdir? Bunlar için aslında bir politika oluşturulmalı. Hele hele, terörle mücadelenin en yoğun yaşandığı yerlerde, kayyum atamalarını, atandıktan sonra uygulamalarını büyük titizlikle takip etmek gerek.

Kabul edelim ki, FETÖ ve PKK terör örgütleri yüzünden Türkiye kayyum sistemiyle yeni tanıştı. İnsanların şirketlerine, mallarına, halkın seçtiği belediyelere devlet el koyuyor. Neresinden bakarsanız bakın, bu netameli bir konudur. O zaman bunun gerekçelerini, hukuki altyapısını, zamanlamasını, iletişim stratejisini, medya planlamasını, halkla ilişkilerini, diplomasi boyutunu çok iyi kurgulamak, çok iyi yönetmek lazım.

Yoksa ellerini bağlayıp, havalı poz veren genç bir Mülkiyeli çıkar, tüm politikanızı, bir tek kare fotoğrafla perişan etmeye kalkar. Bu kadar kırılgan olmamalı sistem.