Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, Türkiye'nin dış politikasından örnekler vererek, "Türkiye coğrafya ve dünya için ABD ve Avrupa’dan çok daha fazla şey söylüyor. Çok daha büyük hedefler gösteriyor. Çok daha ciddi etkinlik kuruyor. Afrika’dan Asya’ya devleşen bir uyanış sergiliyor. Şunu açık ve net söyleyelim: Türkiye; Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına, Afrika derinliklerinden Asya’nın ortalarına kadar, Avrupa Birliği ülkelerinin tamamından daha etkin. Bu olağanüstü bir güç. Osmanlı’dan sonraki en büyük güç yükselişi. İşte insanlığın merkez coğrafyasında, küresel güç haritalarını değiştirecek, dünyanın eksenini sarsacak bir sürpriz bu" dedi.
Karagül, "Akdeniz’de, Karadeniz’de, güney sınırlarımızda, uzandığımız her yerde, dostluk kurduğumuz her ülkede, Türkiye’yi öncelediğimiz her hesapta, içeride ve dışarıda, Türkiye’nin güçlenip yükselişini temsil eden her projede karşımıza çıkan kim? Bütün bunları engelleyen, engellemeye çalışan, bu amaçla ittifaklar kuran, tehdit açıklamaları yapan, cepheler inşa eden kim? Etrafımızdaki ülkeleri üzerimize salan kim? Coğrafyanın bütün terör örgütlerini Anadolu’ya yürüten kim? Mesele S-400 değil… Bu sistemleri alan Türkiye, ne zaman nerede kullanacağını, aktif edip etmeyeceğini, saklayıp ne zaman ortaya çıkaracağını bilir. Bunu bir pazarlık kozu olarak da kullanabilir. Bu ısrarlı tartışmanın ana gerekçesi bu değil" ifadesini kullandı.
Karagül, yazısına şöyle devam etti:
"Bize: 'Saldırıya açık halde kalın, hep bize muhtaç olun' diyorlar. Bize, 'hep avunmada kalın', 'hep bize muhtaç olun', 'hep saldırıya açık halde kalın', 'biz ne zaman, nasıl müdahale edeceksek buna direnecek mekanizmalardan uzak durun' diyorlar.
Bize; 'İstersek severiz, istersek vururuz, istersek rejim değiştiririz, istersek koruruz, hiçbir irade öne çıkarmayın, kendi yolunuzu çizmeyin, hiçbir şekilde bizden bağımsız hareket etmeyin' diyorlar.
Bize; Rusya’ya karşı, Çin’e karşı, Müslüman coğrafyaya karşı yeniden eskisi gibi silahlı gücümüz olun, yeniden garnizon, cephe ülke olun. Biz sizi nerede savaşa koşarsak oraya gidin. Hangi ittifaka sokarsak orada durun ' diyorlar.
Bu aklı inşa edebilen, yüzyılların ferasetini bugüne çağıran ülke bunlara evet demez.
Bize; 'Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzeni bozmayın, Batı’nın Doğu Cephesi olmaktan uzaklaşmayın, sakın ha coğrafyayı kendine getirecek bir hareket içine girmeyin, Atlantik’ten Pasifik kıyılarına uzanan yeryüzünün ana eksenini uyandırmayın' diyorlar.
Biz bunların hiçbirini anlamıyor muyuz sanıyorlar?
Bu aklı inşa eden, yüzyılların siyasi ferasetini bugüne çağıran, dünya yeniden kurulurken merkeze yürüyen, coğrafyanın geleceğini ABD’den bile daha iyi analiz eden Türkiye’nin bütün bunlara 'evet' diyebileceğini mi sanıyorlar?
Blinken (ABD); eski dünyanın ezberleri ile konuşuyor. Soğuk Savaş dönemi aklıyla, alışkanlığıyla konuşuyor. Dünya düzeni çökerken, yeni bir dünya kurulurken ABD’nin güç ve etkinlik kaybetmesinin paniğiyle konuşuyor.
Osmanlı’dan sonraki en büyük güç... Afrika’dan Asya’ya devleşen uyanış.
Ama Türkiye artık onların hazmedebileceği, yönetebileceği, denetim altında tutabileceği, oradan oraya savurabileceği bir ülke değil. ABD, Avrupa başkentlerinden talimatla hareket edecek ülke değil. Artık değil. Bir daha asla olmayacak.
Türkiye coğrafya ve dünya için ABD ve Avrupa’dan çok daha fazla şey söylüyor. Çok daha büyük hedefler gösteriyor. Çok daha ciddi etkinlik kuruyor. Afrika’dan Asya’ya devleşen bir uyanış sergiliyor.
Şunu açık ve net söyleyelim: Türkiye; Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına, Afrika derinliklerinden Asya’nın ortalarına kadar, Avrupa Birliği ülkelerinin tamamından daha etkin.
Bu olağanüstü bir güç. Osmanlı’dan sonraki en büyük güç yükselişi. İşte insanlığın merkez coğrafyasında, küresel güç haritalarını değiştirecek, dünyanın eksenini sarsacak bir sürpriz bu.
Bin yıldır ana tehdit hiç değişmedi. Bin yıldır tehdit hep Batı’dan geldi.
Dünya bunun farkında. ABD de, Avrupa da… Bu yüzden bu dalganın daha da büyümesini engellemeye çalışıyorlar. Psikolojik baskılarla, askeri caydırıcılıkla, ekonomik saldırılarla, içeride kurulan cephe ile… Yapılan ve yapılması planlanan bütün müdahalelerin sebebi bu."