Medya

Yeni Şafak yazarı: FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması gündeme gelebilir, Türkiye'yi onlara haram edelim

"Artık bunlar bu ülkenin vatandaşı olarak anılmayacak"

16 Ekim 2016 15:36

Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın darbe girişiminin ardından yaptığı "Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız" açıklamasını hatırlatarak "Böylece 'vatansızlığı' kendilerine şiar edinmiş olan bu gayrı milli yapının gayrı milli militanlarına Türkiye'yi haram ederiz. Devletin FETÖ konusunda yakın gelecekte yeni neler yapacağını merak ederken, vatandaşlıktan çıkartma seçeneğinin gündeme geleceğini düşünüyorum" görüşünü savundu.

Hasan Öztürk'ün "FETÖ’cüler vatandaşlıktan çıkartılır mı" başlığıyla yayımlanan (16 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanımız Konya'da şöyle dedi: “İnlerine gireceğiz dedik, girdik. Ama bitmedi. Kaçacak delik arayacaklar. Yeni uygulamalar geliyor birkaç hafta içinde göreceksiniz.”

Bu cümlenin açılımını zihnimizde gezdirirken, gece yarısında Trabzon'a indiğinde de şu cümleyi kurdu:

“Biz kovalayacağız, siz gideceksiniz. Türkiye artık size haram olacak.”

Şimdi merak edilen Türkiye terörle mücadelede nasıl yeni bir uygulama içine girecek? PKK ile mücadelede birkaç faz değişikliğinin olduğunu biliyoruz. DAEŞ ile mücadele ise Dabık operasyonu ile sürüyor.

Peki FETÖ ile mücadelede ne olacak?

Bu sorunun peşine düşerken yakın geçmişte Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kurduğu şu cümleyi hatırladım:

“Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız” (5 Nisan 2016).

O gün bir süre kamuoyunda terörle ilişkili şahısların vatandaşlıktan çıkartılması tartışılmıştı ama yeterince gündemde kalmamıştı.

Bugün Cumhurbaşkanımız bir iki haftaya kadar devletin özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ'cüler konusunda yeni uygulamaları olacağını söylüyor.

“Vatandaşlıktan çıkartma dahil…” diye başlayan 5 Nisan konuşmasında Erdoğan şunları da söylemiş: “(…) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kem gözle bakan, kötü niyet besleyen herkese, milletim adına, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ben de meydan okuyorum. (…) Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.”

Dönüp, “Biz kovalayacağız, siz gideceksiniz. Türkiye artık size haram olacak” cümlesine odaklanıyorum.

Ve FETÖ ile mücadelede, elebaşı Fetullah Gülen (Feto) dahil terör örgütü elemanlarının yurt dışında olanları ile ilgili radikal kararların alınabileceğini düşünüyorum.

Amerika'nın Feto'yu vermeyeceği kesinleşirse eğer, o zaman deport edilmesi konusunda bastıracağız. Bu gerçekleşirse, FETÖ elemanlarının yurt dışına kaçanlarını vatandaşlıktan çıkartma seçeneği devreye girebilir.

Böylece “vatansızlığı” kendilerine şiar edinmiş olan bu gayrı milli yapının gayrı milli militanlarına Türkiye'yi haram ederiz.

Devletin FETÖ konusunda yakın gelecekte yeni neler yapacağını merak ederken, vatandaşlıktan çıkartma seçeneğinin gündeme geleceğini düşünüyorum.

Siz ne dersiniz?

Not: Yazıyı yazıp gönderdikten sonra Cumhurbaşkanımız Rize'de şu açıklamayı yaptı: “Artık bunlar bu ülkenin vatandaşı olarak anılmayacak.”

İnsanın çöp olduğu çağda…

“800 yıl sonra odun olacakken meyve verdi.”

Başlık böyle.

Altında ise şöyle yazıyor:

“Mersin Toroslarda 20 ay önce odun yapılmak için Adana'dan getirilen zeytin ağacının köklü olduğunu gören belediye görevlileri 4 tonluk, 800 yıllık zeytin ağacını alarak 2 yaşındaki bir zeytin ağacıyla aşılayıp dikti. Ağaç, ilk meyvesini verdi.”

Bu haberi okuduğumda, Kur'ân-ı Kerim'de anlatılan Hazreti İsa'nın doğum anında Hazreti Meryem'in bir hurma kütüğüne yaslanması ve o anda hurmanın taze hurma vermesi hadisesini hatırladım, nedense.

Modern insanın ihtiyaçlarını saymakla bitmez.

Tüketme üzerine kurulu bir hayatı yaşıyoruz hepimiz.

Böylece ne 800 yıllık zeytin ağaçları umurumuzda ne doğal çevrenin korunması.

Kanaatkarlığımızı kaybedeliyse hayli zaman oldu…

Şehirlerimizin durumu ortada…

Kıyılarımızın da..!

Sevgili Psikiyatr Kemal Sayar Hocam Gerçek Hayat dergisinde birkaç hafta önce yazdığı yazıda, “İnsan bir çöp değildir” diye isyan ediyor.

“Obezleşen dünya sadece maddi çöpler değil, insani çöpler de üretiyor ve pek çok insan, ruhu olan, acıları ve sevinçleri olan insan bir çöp gibi kenara atılıyor” diyor Suriye ve Afganistan'da'yanlışlıkla' öldürülenleri anlatırken. (26 Eylül 2016 Gerçek Hayat)

Bırakın çevre, doğa, ağaç, hayvan, bitki; insanlar bile artık “çöp” hükmündeyken… Hazreti Meryem'e doğum sancısı çektiği anlarda taze meyve veren hurma kütüğü gibi 800 yıl meyve verdikten sonra sökülüp atılan ve tesadüfen fark edilince yeniden toprakla buluşan zeytin ağacı kimin ne kadar gündemi olabilir ki?

Benimkisi de iş, işte…

Bu arada ne diyordu, 3573 sayılı Zeytin Kanunu?

“Zeytincilik sahaları daraltılamaz. (…) Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım Bakanlığı'nın fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. (…) Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez…”

Özür: 14 Ekim Cuma günkü “Bahçeli bir kilidi daha açıyor” başlıklı yazımda 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP'nin adayı olarak sehven Sadi Somuncuoğlu'nun ismini yazmışım. Doğrusu Sabahattin Çakmakoğlu olacaktı. Düzeltir özür dilerim.