Medya

Yeni Şafak yazarı: Ekmeleddin İhsanoğlu bana "Beni Doğan Grubu'na çıkartabilir misin?" diye sordu

"Ekmeleddin Bey daha sonra Doğan grubunda çalışan birini basın danışmanı yaptı"

24 Ocak 2017 12:01

Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ile MHP'nin ortak adayı olarak gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu'nun İKÖ Genel Sekreterliği görevini yürütürken kendisine  “Böyle uluslararası projeler falan anlatıyorsun da, sen beni Doğan Grubu'na çıkartabilir misin? Ben onu istiyorum" dediğini öne sürdü.

Kemal Öztürk'ün "‘Kara leke’ sürülenlerin hikayesi" başlığıyla yayımlanan (24 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Üsküdar'da küçük bir vakıfta, ülkeyi ve dünyayı kurtaracak hayaller kurardık. O vakıfta Fethullah Gülen'in videolarını psikolog bir arkadaşımıza izletip, onun ruh hastalığına teşhis koymasını isterken ciddiydik. Amerika için çalıştığına hiç şüphemiz yoktu, sadece hangi tür ruh hastası olduğunu merak ediyorduk.

Vakfa arkadaşlarımızın küçük yaştaki çocukları ve kardeşleri de gelirdi. Özcan Yüceman bu sevimli çocuklardan biriydi. O vakıf, yerli ve milli gençlerin yetişmesine çok emek verdi. Özcan Yüceman isimli o küçük çocuk dahil, yüzlerce insanı yetiştirdi ve ülkeye kazandırdı. Bir gün o küçük çocuğun ağabeyi aradı beni: “Kardeşim FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla öğretmenlikten ihraç edildi. Bu bizim için çok utanç verici. Sen onu küçüklüğünden beri tanırsın. Bu nasıl kara lekedir?”.

-/-

Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ Genel Sekreteri'yken bir basın danışmanı arıyordu. Beni önermişler. Görüştük, projelerimi anlattım. O ise bana şunu sordu: “Böyle uluslararası projeler falan anlatıyorsun da, sen beni Doğan Grubu'na çıkartabilir misin? Ben onu istiyorum.”

Bu kadar vizyon sorunu olan biriyle çalışmam mümkün olmadı. Ekmeleddin Bey Doğan grubunda çalışan, muhafazakar camiayla hiçbir alakası olmayan Fatih Öke isminde birini basın danışmanı yaptı. Fatih de gerçekten onu Doğan grubu gazete ve televizyonlarına çıkardı.

Ancak Fatih Öke, Cidde'deki İKÖ merkezine taşındıktan sonra Mekke'den çok etkilendi ve hayatını değiştirmeye karar verdi. O günden sonra başka bir hayat kurdu kendine. İKÖ'den sonra Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nde basın ataşesi oldu. Washington'da çok başarılı işlere imza attı. FETÖ mensupları onun koltuğunu almak için çok uğraştı ama başarılı olamadı.

Bir gün, FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle ihraç edildi. Bana, “işimi kaybetmek bir şey değil. FETÖ mensubu olmak da ne demek? Bu nasıl bir kara lekedir” dedi.

-/-

Anadolu Ajansı'nın yıllardan beri devam eden kayıp hisse sorunları vardı. Bu konuda çare arıyorduk. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdamar'a ulaştık. Uzun çalışmalar yaptılar ve sonunda bir çare buldular. Hisseleri bir şekilde toparladık ve devlet ajansının kronik sorununu çözdük.

Zaman Gazetesi ve özellikle Ekrem Dumanlı bu konuyu bahane edip, ilk saldırdıkları kurum ajans oldu. Özdamar Hoca da dahil, hepimize olmadık iftiralar attılar. Geçtiğimiz gün Özdamar Hoca mesaj attı, FETÖ ile iltisaklı olduğu iddiasıyla ihraç edilmiş. 'O kara leke ile nasıl yaşanır?!' diye bir isyan sorusu sordu bana.

Adalet, o kara lekenin silinmesidir

Bunlar sadece benim bizzat şahit olduğum mağduriyetler. Bana her gün, benzer hikayeleri anlatan mesajlar geliyor. Onları tanımıyorum, eminim masum olanları vardır aralarında. Ama bu anlattığım hikayelerin kahramanlarını tanırım, her yerde de masum olduklarına şahitlik ederim.

Adalet arıyor hepsi. Şaşırtıcı bir şey ama işlerine geri dönmek değil, alınlarına çalınan o utanç verici kara lekeyi sildirmek istiyorlar sadece. İş olmuş, eve ekmek gitmiş, aç kalmışlar önemli değil. Ancak yıllarca nefret ettikleri, mücadele ettikleri o örgütle ilişkili olduğunun ilan edilmesi, bu insanları kahrediyor.

Adalet arayanların çoğunda bu duygu var. Bir banka hesabındaki karışıklık, bir sendika üyeliği ya da benzer dolaylı ilişki nedeniyle kara leke sürülen binlerce insan, o lekenin silinmesi için uğraşıyor. Silindikten sonra çoğu devlette görev yapmak istemiyor. Kırgın, üzgün ve öfkeliler zira.

FETÖ ile mücadele
adaleti gözetince güçlenir

O melun örgütün ülkemize, milletimize, sevdiklerimize yaşattığı travmaya bakın. Kardeşi kardeşe, dostu dosta, babayı oğluna, vatandaşı devletine düşman etti. Devlet var olma savaşında, yüz bini aşan bu örgüt mensuplarıyla mücadelede elbet hatalar yapıyor. Bazen kurunun yanında yaşın yanması bazen kaçınılmazdır.

Ancak adalet, geç de olsa adalet, gönlü kırgın bu insanların beklediği çok haklı bir taleptir. O kara lekeyle yaşamak, o melun örgütle anılmak, bir insan için en büyük utançtır. İşte bunu kabullenemiyorlar. Bu utanç, işten atılmaktan, parasız kalmaktan, çocuklarına bakamamaktan daha büyük zulüm bu insanlar için.

Mağdur insanların sesine kulak vermek, FETÖ ile mücadeleyi rehavete sürüklemez. Bilakis mağdurun sesine kulak vermek, adaleti geç de olsa tesis etmek, FETÖ ile mücadeleyi daha da güçlü kılar.Adaletin olduğu yerde, suiistimallerin, iftiraların, yalanın olmadığına ikna olur insanlar.

Eğer FETÖ ile alakası olmadığı halde, çıkarcıların, fitnecilerin, cahillerin ihbarıyla ihraç edilen, o kara lekeye mahkum olan varsa, asıl FETÖ o zaman bu kavgayı kazanacağına inanır.

Çok önemli bir komisyon
kuruldu müjdesi

Bu yazıyı yazarken, 685 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayınladı. Oradaki kararlardan biri, “Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu” kurulmasını ilan ediyordu.

Çok ama çok mutlu oldum. Zira anlattığım hikayelerdeki isimler gibi, mağdur olan, haksızlığa uğradığını söyleyen insanlar, bu komisyona başvuracak, durumu incelenecek ve haklı görülürse o kara leke alınlarından silinecek.

Çok yerinde, çok isabetli bir karar. Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızı tebrik etmek gerekir. Geç de olsa, yavaş da olsa, zor da olsa, bir insanın sonunda adaleti görebileceğine inanması, o insanları hayata bağlar.

O komisyon, eminim çok hayati bir görev yapacak. Umuyorum, kimsenin baskısına, talebine, yönlendirmesine bakmadan, adaletle karar vereceklerdir.

Savaşında bile adaleti gözeten bir devlet varsa, vatandaşlarını kimse devletinden koparamaz.