Kültür-Sanat

Yeni Şafak yazarı: Devlet, Aziz Sancar gibi Sezen Aksu'yu da sahiplenmeli

Ali Saydam: Devletin Aziz Sancar'a sahip çıkılması ehemmiyet arz ediyor

17 Aralık 2015 12:20

Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Aziz Sancar'ın başarısının "Türkiye adına açmış pîrüpak, pırıl pırıl bir çiçek" olduğunu söyleyen Yeni Şafak yazarı Ali Saydam, "Sezen Aksu da böyle biridir" görüşünü dile getirdi. Ali Saydam, "Anayasa'ya değişikliğinde AK Parti'ye (şartlı da olsa) destek verdiği için takoz kafalı sosyal demokratlar tarafından bir hayli hırpalanmış olan Sezen Hanım da aynen Aziz Sancar Hoca gibi belki bir AK Parti sempatizanı değildir; ancak onun da ağzından, şiirlerinden dökülen sözler; memleketine, milletine, kültür ve değerlerine bağlılığının sınırlarını hiçbir zaman aşmamıştır" dedi. 

Ali Saydam'ın Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (17 Aralık 2015) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:

Bir edebiyatçıdan sonra ikinci Nobel ödülünü teslim alan bilim adamımız Aziz Sancar Bey hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Sayın Başbakan tarafından kabul ve iltifat gördü…

İki konuda yazdıklarımıza güzel bir örnektir bu davranış. Biri 'Soft Power'a (Yumuşak Güç) sahip çıkma; ikincisi ittifaklar meselesinde olumlu tavır sergileme…

Her ikisi de AK Parti'nin fabrika ayarlarında mevcuttur. Defalarca yazdığımız üzere, “AK Parti'yi iktidara taşımış ve orada tutmuş olan 'Hard Power'a (Sert Güç'e) yönelik, yatırımlar, duble yollar, büyük projeler, ekonomik kas gösterileri değil; daha çok 'Soft Power'a (Yumuşak Güç'e) yönelik meselelerdir; yani maddi değil manevi alandır AK Parti'nin siyasi rekabet avantajı…
Aziz Sancar AK Parti'ye yakın biri midir? Bize sorarsanız “Hayır değildir”… Ancak memleketine, milletine, kültür ve değerlerine yakın biridir… Ve onun başarısı Türkiye'nin uluslararası algısını kökünden etkileyecek, İslam = Terör karalamasının yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bir dünyada (Bkz. 12 Aralık tarihli yazımız), Türkiye adına açmış pîrüpak, pırıl pırıl bir çiçektir…

Bu nedenle ona devletin en üst düzeyinde sahip çıkılması çok büyük ehemmiyet arz eder.

Sezen Aksu da böyle biridir. Anayasa'ya değişikliğinde AK Parti'ye (şartlı da olsa) destek verdiği için takoz kafalı sosyal demokratlar tarafından bir hayli hırpalanmış olan Sezen Hanım da aynen Aziz Sancar Hoca gibi belki bir AK Parti sempatizanı değildir; ancak onun da ağzından, şiirlerinden dökülen sözler; memleketine, milletine, kültür ve değerlerine bağlılığının sınırlarını hiçbir zaman aşmamıştır. O nedenle de yaş, gelir, eğitim ve kültür farkı göz etmeksizin; sınıflar, partiler, ideolojiler üstü bir sevgi çemberiyle halkalanmıştır…

Pop Klasiği denen dünyada pek ender sanatçıya nasip olan (Beatlesgibi) bir duygu üretimiyle ortaya koyduğu parçaları, geçen hafta LondraRoyal Philarmonic Orchestra ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu eşliğinde Zorlu PSM'de binlerce kişinin göz yaşları ile ayakta alkışlandığı muhteşem bir gösteride, tarihe geçecek uluslararası standartlarda bir başarı simgesi halinde müzik dünyasına armağan edildi… Konser gelecek ay Londra'da Royal Albert Hall'de tekrarlanacak ve video kayıtları bütün dünyada piyasaya sunulacakmış…

Biz de bu olayı dile getirdiğimiz Salı günkü yazımızın başlığını “Ülkenin Kültür Politikacıları Neredeydiniz?” olarak belirlemiştik. Tam da demek istediğimiz; Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan'ın Aziz Hoca konusunda sergiledikleri tutumdu… Onların düzeyi şart değildi belki. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün bağlı olduğu bakanlıklar düzeyinde en azından hem içeriye hem dışarıya hükümetin Aziz Sancar Hoca konusunda gösterdiği hassasiyete benzer bir 'toplumsal jestüs' sergilenebilirdi.

İnşallah Londra'da ve DVD yayınında bu görmezlikten vaz geçilir, devletin cebinden kuruş çıkmadan ülke adına elde edilen bu itibar örneği, yine devletin desteği ile katlanarak ülkemize bir 'Soft Power' (Yumuşak Güç) faktörü olarak katma değer sağlar…

Bu muhalefet varken düşmana ihtiyaç yok!..

Devlet kültürü ve siyasi derinliğine her zaman hayranlık duyduğum Sayın Prof. Dr. Beşir Atalay'ın MÜSİAD'ın panelindeki tespiti kulaklarımda; “AK Parti zaman zaman sosyal demokrat bir muhalefet partisi gibi davranmak zorunda kaldı!”

Dün önce bizim Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün yazısını sonra da CHP Milletvekilinin ettiklerini okurken üstadın o sözleri bir kez daha çınladı kulağımda…

Karagül, korkutucu, bir o kadar da düşündürücü yazısında yeni bir dünya savaşı arifesinde olduğumuzu (1. Dünya Savaşı'na benzetiyor) ve Türkiye'nin PKK üzerinden boğulmak istendiğini belirtiyordu. Özetle şöyle diyordu:

“Bizler, PKK ve YPG'nin Cizre ve Silopi'deki işgalinin bir örgüt işgali olmadığını, arkasında hangi ülkeler olduğunu bilmeyecek kadar tarihsel şuur eksikliği yaşayan bir millet olabilir miyiz?”

İbrahim Karagül, “Cizre ve Silopi'de Rusya, İran ve PKK var”, diyordu. Dünya savaşı merkezi olarak tasarlanan Suriye adresinin Kâbe'ye taşınacağının iddialı bir şekilde altını çiziyordu.

Ortadoğu ve Doğu Akdeniz fokur fokur kaynarken bir de şu haber ile karşılaşmak gerçekten içimi acıttı:
“CHP Milletvekili Eren Erdem'in 'Türkiye IŞİD'e sarin gazı gönderdi' iftirasını Rus televizyonunda sarf etmesinin yankıları sürerken, Partisinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da, Türkiye'yi Musul'da 'işgalci' olmakla suçladı, 'O zaman Rus uçağını niye düşürdün?' dedi.”
Türkiye'nin böyle bir muhalefeti varken, düşmana ihtiyacı yok… Bir an için, kendisini bildim bileli bir Atatürk ve CHP fanatiği olan rahmetli babamın mezarında birkaç tur dönmüş olabileceğini düşünmekten kendimi alamadım.