Medya

Yeni Şafak yazarı: Batı toplumları, ekonomik kriz çıkarsa Müslümanları tehcir eder, katliam yapar!

"Batı’da, 'Yahudileri imha planı', Müslümanlara da uygulanır mı?"

20 Şubat 2017 12:38

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, "Batı'da İslam düşmanlığının hızla yayıldığını" iddia ederek, "Hızla tırmandığı gözlenen ırkçı ve yabancı düşmanlığını körükleyen söylemler ve eylemler, Batı toplumlarında yaşayan Müslümanları çok zorlu ve tehlikeli bir gelecek beklediğini gösteriyor" görüşünü dile getirdi. Kaplan, "Batı toplumları, orta ölçekli bir ekonomik kriz yaşadıklarında, Müslümanları tehcir etmekten hatta kitlesel katliamlara girişmekten çekinmeyeceklerdir" diye yazdı.

Yusuf Kaplan'ın "Batı’da, 'Yahudileri imha planı', Müslümanlara da uygulanır mı?" başlığıyla yayımlanan (20 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Batı toplumlarında İslâm korkusu, nefreti ve düşmanlığı hızla yayılıyor...

Müslümanların camilerine, kurumlarına, işyerlerine ve evlerine saldırı olmadığı gün yok neredeyse...

Hızla tırmandığı gözlenen ırkçı ve yabancı düşmanlığını körükleyen söylemler ve eylemler, Batı toplumlarında yaşayan Müslümanları çok zorlu ve tehlikeli bir gelecek beklediğini gösteriyor.

Sessiz kalamayız o yüzden.

Luther'in Yahudileri imha planı

Luther'in, «Yahudilere ve Yalanlarına Karşı” (Against the Jews and their Lies) başlıklı bir kitabı olduğunu biliyor muydunuz?

Protestanlığın kurucusu Luther'in bu kitabında, ürpertici bir Yahudileri imha talimatnamesi yer alıyor. Daha önce de bir vesileyle bu sütunda paylaştığım 7 maddeden oluşan “Yahudileri İmha Planı” şöyle:

"1- Yahudilerin sinagoglarını yakın. Sinagoglardaki Yahudilerin üzerine de sülfür ve katran dökün. Ve yakılan Yahudilerin cesetlerinin üzerini, hiçbir iz kalmayacak şekilde toprakla örtün.

2- Yahudilerin evlerini yıkın. Bütün Yahudileri sürüler halinde ahırlara doldurun. Böylelikle Yahudiler, bu dünyanın efendileri olmadıklarını, sadece sürgüne mahkum edilen mahpuslarolduklarını öğrenmiş olsunlar.

3- Kutsal kitaplarını ve metinlerini ellerinden alın. Böylelikle Yahudiler, Tanrı'ya ve İsa'ya lanet okumaktan alıkonulmuş olsunlar.

4- Yahudilerin hahamlarının çocuklarını eğitmelerini, kamusal mekanlarda Tanrı'ya ibadet etmelerini yasaklayın. Yasağa uymayanları ölüm cezasıyla cezalandırın.

5- Alman İmparatorluğu'nun sınırları içinde seyahat etmelerini yasaklayın.

6- Yahudilerin faiz peşinde koşuşturmalarını yasaklayın. Ellerinden paralarını, altınlarını, gümüşlerini, bütün mallarını, mülklerini alın. Çünkü Yahudilerin, elde ettikleri her şey hırsızlık ve faiz yoluyla elde edilmiştir.

7- Yahudilerin çocuklarını ve gençlerini en zor işlerde çalıştırın. Böylelikle, alın teriyle ekmek kazanmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmiş olsunlar. Ama en iyi yöntem, bunların hepsini Almanya'dan, İspanya'dan, Fransa'dan, Bohemya'dan ve diğer Avrupa ülkelerinden sürmektir."

Bu belge, Avrupa'da hâkim olan Yahudi düşmanlığının tarihinin ne denli köklü ve eski olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.

Burada altı çizilmesi gereken nokta şu: İslâm tarihinde başka din, kültür veya medeniyetlere mensup topluluklara karşı, Avrupalıların Yahudilere karşı gerçekleştirdikleri sistematik katliama benzer bir tavır, tutum ve uygulamaya rastlanmamıştır.

İyi de, İslâm tarihi boyunca Yahudiler, Müslümanlardan büyük bir himaye, yardım ve destek görmelerine rağmen, neden Ortadoğu'da Müslümanlara cehennem hayatı yaşatıyorlar peki?

Bu soru burada dursun.

Küresel sistemin hedefi: İslam'ın yeniden tarih sahnesine çıkmasını önlemek

Kapitalist küresel sistemi, İngilizlerle birlikte Yahudiler kurdular.

Yahudiler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hem Amerika'yı her bakımdan ele geçirdiler hem de küresel sistemden İngilizleri kovdular!

Çeyrek asırdır yaşanan küresel çatışmaların, işgallerin ve katliamların gerisinde küresel sisteme Yahudilerin mi yoksa Anglo-Saksonların mı çeki düzen vereceği sorunu yatıyor.

Küresel sistemin nasıl şekil alabileceği, hangi aktörlerin ne tür roller üstlenebileceği sorusu, cevabı henüz verilememiş bir soru.

Ama ortak bir hedefi var küresel sistemin: Müslümanların yeniden tarih sahnesine çıkmasına aslâ izin vermemek!

İngilizler de, Yahudiler de, (Almanya, Rusya ve Çin gibi diğer yarı-küresel güçler de belli oranlarda da olsa) her ne sûretle olursa olsun, İslâm'ın yeniden tarihin akışını değiştirecek bir konuma gelmemesi konusunda hemfikirler.

O yüzden küresel sistemde yaşanan bu güç savaşı, İslâm dünyası üzerinden, münhasıran da Türkiye (ve bir ölçüde de olsa Mısır) üzerinden sürdürülüyor.

Merkez İslâm coğrafyasına (siz bunu “Osmanlı coğrafyası” diye okuyun) çeki düzen veren güçler, dünyaya da çeki düzen verebilir.

O yüzden küresel sistem dünya üzerindeki hegemonyasını, Osmanlı coğrafyasını kontrol altında tutmasına borçlu.

Osmanlı coğrafyasının kontrol altında tutulmasının, en önemli nedeni şu: Küresel kapitalist sistem, bütün dinleri fosilleştirdi ve etkisiz hâle getirdi. Ama İslâm'ı fosilleştiremedi, dönüştüremedi ve etkisiz hâle getiremedi.

İslâm, bütün yaşadığımız devâsâ sorunlara rağmen hem hâlâ küresel sisteme direnişin adı ve adresi hem de insanlığın yeni bir medeniyet yolculuğuna soyunmasının yegâne kaynağı.

Bunu çok iyi biliyor küresel sistem ve aktörleri.

O yüzden bir yandan çeyrek asırdır İslâm dünyasında büyük katliamlar ve işgaller gerçekleştiriyorlar; öte yandan da Batı toplumlarında İslâm nefreti ve korkusunun tohumlarını ekiyorlar...

Batı toplumlarında tırmandırılan İslam nefretine dikkat

Trump'ın yedi Müslüman ülkenin vatandaşlarının Amerika'ya girmelerini yasaklaması, bu nefretin ve korkunun bir uzantısı.

Batı toplumlarında, İslâm nefreti ve korkusu, modern tarihte ilk defa zirve noktaya ulaştı. Müslümanların mabedlerine, kurumlarına, işyerlerine, evlerine saldırılıyor her Allah'ın günü...

Korkum şu: Tıpkı Yahudileri imha planına benzer uygulamaların bu kez Müslümanlar için de adım adım temellerinin atılıyor olması...

Biz Türkiye'de referandum nedeniyle kendi iç sorunlarımıza kilitlendiğimiz için Batı toplumlarında yaşanan İslâm nefretinin, Müslümanlara yapılan saldırıların, hızla tırmanan ırkçı ve yabancı düşmanlığını körükleyen ilkel söylemler ve eylemlerin çok tehlikeli ve ürpertici boyutlar kazandığını göremiyoruz...

Çok tehlikeli bir süreç bu: Batı toplumları, orta ölçekli bir ekonomik kriz yaşadıklarında, Müslümanları tehcir etmekten hatta kitlesel katliamlara girişmekten çekinmeyeceklerdir.

Yaşanan tarihî tecrübeler ortada.

O yüzden biraz da dikkatlerimizi bu İslâm nefretine, Batı toplumlarında Müslümanlara karşı gerçekleştirilen saldırılara, hızla tırmanan ırkçı ve yabancı düşmanlığı söylemlerine ve eylemlerine yoğunlaştırmamızda fayda var, diye düşünüyorum.