Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ABD ve NATO'nun Türkiye ile savaşa hazırlanan terör örgütlerini silahlandırdığını iddia ederek, "Bunları savaş çığırtkanlığı olarak niteleyenlere gelince; onlar için orada NATO olmuş, ABD olmuş, PKK olmuş hiç önemli değil. Çünkü onlar 7 Haziran öncesi işte bugünkü şartların oluşması için çalışıyor, HDP üzerinden PKK'ya yatırım yapıyorlardı" dedi. Karagül, sözlerine "Ama bir gün, o terör, o çokuluslu saldırı Türkiye içlerine yönelirse, onları en ön sıraya süreceğiz" diye devam etti.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Karagül'ün "ABD, PKK/PYD konusunda ikna edilemezse geriye tek bir plan kalır. O da Suriye sınırı boyunca en az dört bölgeden tereddütsüz müdahale etmektir" ifadesiyle ilgili olarak "Gazeteci İbrahim Bey kılıç kuşandı, savaşa gidiyor" demiş; "Bir celallenmiş ki; Amerika Birleşik Devletleri’ne veriyor ayarı" ifadesini kullanmıştı.
İbrahim Karagül'ün "Erken uyarı: NATO güney sınırlarımızı aşındırıyor!" başlığıyla yayımlanan (12 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Türkiye'nin güney sınırları aşındırılıyor! NATO üzerinden aşındırılıyor, ABD'nin Suriye'deki askeri birimleri üzerinden aşındırılıyor.
Daha önce sınır boyunca konumlanan FETÖ'cü subaylarla ABD ordusu arasındaki işbirliği üzerinden temeli atılan sınırı sulandırma girişimi, format değiştirerek devam ettiriliyor.
Daha önce PKK üzerinden ve örtülü biçimde devreye alınan, Suriye ve Türkiye tarafını bileştirmeye dönük harita hesabı, şimdi ABD, NATO ve PKK/PYD üzerinden açık şekilde yapılıyor.
Bu sefer, “Suriye tarafını halledelim, Türkiye cephesini o zaman açarız”ın hazırlığı yapılıyor. Terör üzerinden iki tarafı birleştirme planı 7 Haziran seçimlerinden sonraki çok sert bir müdahale ile bertaraf edilmişti. Bu sefer, örtülü değil, PKK'yı da aşan açık askeri planuygulanıyor.
Sınırımız boydan boya tartışmalı hale getirilir
Öyleyse, Türkiye'nin de yeni bir plana ihtiyacı vardır. O sert, hiçbir ülkenin beklemediği terörle mücadele gibi oyun bozucu bir müdahaleye ihtiyacı var.
Bugün gördüklerimizin bir adım sonrası Suriye sınırının boydan boya tartışmalı hale getirilmesidir!
Emin olun, o zaman bir oldu-bitti ile ya da son derece “haklı” bir gerekçe ile bölgesel ve uluslararası ölçekte kamuoyu oluşturulacak. Devletler ve NATO gibi ittifaklar üzerinden Türkiye bir şeylere mecbur bırakılacak. İşte o zaman, işin içerideki pazarlayıcılarınıdüşünmek bile istemiyorum.
“Türkiye cephesi”
Kuzey Suriye Koridoru için PKK/PYD'yi alabildiğine silahlandıranların hesabı, Suriye tarafını tamamladıktan sonra tazyikleri Türkiye tarafına yönlendirmektir ve bunu yapacaklar. 15 Temmuz'da açmaya çalıştıkları “Türkiye Cephesi”ni işte o zaman açacaklar. Bunu deneyecekler.
NATO hiçbir zaman bizim güvenlik kaygılarımızı önemsememiştir. İttifak için Türkiye sadece bir cephe, kendi düşmanlarına karşı kullanacağı bir silahlı güçtür. Tehdit, ABD ve Avrupa içinse Türkiye değerlidir.
Türkiye'nin yüzleştiği tehditler mi? Mesela; kırk yıldır ülkemizi yakıp yıkan terör mü? Onlar zaten oralardan beslenmektedir. Suriye savaşı başlar başlamaz da PKK açık ortak ilan edilmiştir.
Kime karşı? Tabii ki Türkiye'ye karşı, tabi ki bölgenin tamamen parçalanması için, yeni Ortadoğu haritası için..
Sınırımızı sadece biz savunacağız..
Aynı NATO, bize destek olacakken şimdi Türkiye'nin güneyini rehin almaya çalışıyor. Sınırlarımızı da içine alan bir harita uyguluyor. Yani Suriye savaşından sonra Türkiye'yi vuracak dalganın alt yapısını hazırlıyor. Bölgesel şartları olgunlaştırıyor.
Tehdit hep müttefiklerimizden gelmiştir. Bugün hangi soruna baksanız altından müttefiklerimiz çıkmaktadır.
Sınırlarımız NATO sınırı değil, olamaz, olmamalı. NATO sınırı algısı sınır çizgilerinin belirsizleşmesiyle sonuçlanabilir. Bu sınırlar, hele de Kuzey Suriye Koridoru planının ayyuka çıkmasından sonra, kesinlikle ittifak ilişkilerine kurban edilemez. Savunması sadece Türkiye savunması olarak yapılacaktır. Bu sorumluluk, devredilemez.
NATO vesayetine artık “müdahale” demektir…
Artık bu ülke, NATO vesayetinin ne anlama geldiğini iyi düşünmeli. Soğuk Savaş dönemi çoktan bitti. NATO'nun Türkiye'yi “koruyup kollaması” o dönemde darbelerle ayar verme olarak uygulandı. Bugünse aynı misyon, Türkiye'ye “müdahale” anlamına geliyor. 15 Temmuz'dan önce FETÖ çevrelerinin “NATO Türkiye'ye müdahale edebilir, etmeli” türü yaygaralarının anlamı buydu.
Ne söylemeye çalışıyorum?
Gözümüzün içine baka baka Türkiye ile savaşa hazırlanan terör örgütlerini silahlandıran ABD ve NATO çevrelerinin niyeti ortadadır. Suriye sınırı boyunca bir cephe inşa edilmektedir. Bu cephenin öncelikli hedefi Türkiye'dir.
Bunları yapan ABD ve NATO yetkililerinin; “Türkiye'yi koruyacağız, sınırlarını koruyacağız” türü açıklamaları tamamen palavradır, zamana oynamaktır, Türkiye'yi oyalamaktır.
Son günlerde ardı ardına gelen açıklamaların anlamı budur.
Sizi en ön cepheye süreceğiz!
Sen sınırda terör cephesi kuranlara sınırı emanet edersen, bu işgalin önünü açma anlamına gelir. Şu an için o sınırlar aşındırılmaktadır. Bir sonraki adımda ise uluslararası boyutta tartışmalı hale getirilecektir.
Bunları savaş çığırtkanlığı olarak niteleyenlere gelince..
Onlar için orada NATO olmuş, ABD olmuş, PKK olmuş hiç önemli değil. Çünkü onlar 7 Haziran öncesi işte bugünkü şartların oluşması için çalışıyor, HDP üzerinden PKK'ya yatırım yapıyorlardı.
Ama bir gün, o terör, o çokuluslu saldırı Türkiye içlerine yönelirse, onları en ön sıraya süreceğiz!