Medya

Yeni Şafak: ABD ve NATO açıkça Türkiye ile savaşıyor

Hiçbir savaş, hiçbir kriz, hiçbir bölgesel bunalım ABD'yi bu kadar suçüstü, bu kadar açıktan yakalamadı

30 Aralık 2016 16:19

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'de yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekâtıyla ilgili olarak "Yeter ki, yakın bölgede, çatışma alanlarını daraltıp, bölge içi çözümlere yoğunlaşalım. Batı'dan bölgemize yönelen yeni istila dalgasına karşı en etkin yöntem budur. Türkiye, radikal tercihler yapmak zorunda kalabilir. Çünkü hem ABD, hem NATO, hem de Bazı Avrupa ülkeleri aslında doğrudan Türkiye ile savaşmaktadır" iddiasını ileri sürdü.

İbrahim Karagül'ün "Ateşkes: İş Suriye olmaktan çıktı, Türkiye saldırı altında!" başlığıyla yayımlanan (30 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Hiçbir savaş, hiçbir kriz, hiçbir bölgesel bunalım ABD'yi bu kadar suçüstü, bu kadar açıktan yakalamadı. ABD yönetimi, bir coğrafya ile ilişkilerini sadece bir terör örgütüne ihale etmedi.

Hiçbir ABD yönetimi, dünyanın gözleri önünde, bir müttefikine karşı teröre bu kadar açık destek vermedi. O örgütlere silah sevkiyatıyapmadı. Bu örgüt üzerinden silahlarını o müttefik ülkenin şehirlerine sokmadı, bu şehirlerde iç savaş çıkarmak için kullanmadı, o ülkenin vatandaşlarını hedef almadı. Terör saldırılarında, sivil katliamlarda kullanmadı. Katiller, caniler, insanlık suçu ile yargılanması gereken sivil katliam failleri hiçbir zaman bir ülke tarafından böylesine korunmadı.

1950'lerden bu yana hiçbir gelişme, hiçbir bölgesel ve küresel politika, Türkiye-ABD ilişkilerini bu kadar derinden sarsmadı, bu kadar germedi. ABD'nin Ortadoğu politikaları bu kadar rezil bir halalmadı, bu kadar pervasızlaşmadı. Atlantik İttifakı hiç bu kadar kendi içinde ayrışmadı, kendi müttefikini, üyesini vuracak kadar ayarını bozmadı.

Suriye'yi parçalama, Türkiye'yi kuşatma..

Türkiye'nin ABD ile ilişkileri, NATO ortaklığı ve Avrupa Birliği üyelik ilişkileri hiçbir dönemde böylesine güven bunalımı yaşamadı. ABD, tarihin hiçbir döneminde Türkiye için böylesine açık tehdit olarak tanımlanmadı.

Gözümüzün önünde, her hafta helikopterlerle, uçaklarla PKK'ya Suriye'nin belli başlı bölgelerinde ABD silahları akıyor, Alman silahları akıyor. En hafif olanından en ağır olanına kadar silah yığınağı yapıyor. Türkiye'nin müttefikleri bir terör örgütünü ortak ilan ediyor. Onun üzerinden Suriye'yi parçalama, Türkiye'yi çevreleme, kuşama siyaseti uyguluyor.

Kuzey Suriye'yi PKK ile birlikte Türkiye'ye ve Suriye'ye karşı, aslında bütün Müslüman coğrafyaya karşı bir garnizon bölgeye, bir cepheye, cephaneliğe dönüştürüyor. Aynı bölgede bu amaçla demografiktasfiye yürütüyor.

Elçi, Türkiye ile alay ediyor, yalan söylüyor

Bunlar olurken o ülkenin Büyükelçisi, milletimizin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. “Yapmadık” diyor, “silah vermedik” diyor. Oysa görüntüler ortada, bilgiler ortada, fotoğraflar ortada, kurdukları ortak askeri üsler orada. Bütün ülke ile alay ediyor, dalga geçiyor.

Ama biz bunu daha önce gördük, biliyorduk. Çekiç Güç olayından bu yana bölgede adım adım ne planlar uygulandığını, bölgenin nasıl parçalandığını, Suriye'deki durumun Çekiç Güç formülünün devamı olduğunu, bir harita çalışıldığını, bu haritanın bir ucunun Türkiye olduğunu, nihayetinde Türkiye'ye parçalamak için adımların sıklaşacağını ve açık saldırıların başlayacağını biliyorduk.

15 Temmuz, Silopi, Koridor: Plan da, silahlar da ABD'den

Suriye'nin kuzeyinde yapmaya çalıştıkları kirli planın Türkiye ayağını içeride de denediklerini, Silopi, Cizre gibi ilçelerimizde, sınır bölgelerinde uyguladıkları işgal politikalarının bunun bir parçası olduğunu, oralardaki terör organizasyonunu da Kuzey Suriye'de bu planı uygulayanların yaptığını, bugün PKK'ya silah sevkiyatı yapanların yaptığını yani ABD'nin yaptığını biliyoruz.

Daha ne bilelim? 15 Temmuz'da Türkiye'yi vuran alçak saldırıda FETÖ kullanılsa da planın bir ABD planı olduğunu, o gece yüzlerce insanımızın onların kontrolündeki örgütler tarafından şehit edildiğini, o gece Türkiye'nin içeriden vurulduğunu, Güneydoğu'da terörle işgal başlatanların, Suriye'de terörle kuşatmaya alanların 15 Temmuz'un da patronları olduğunu biliyoruz.

Binlerce tazminat davası açılmalı..

Bu yüzden 15 Temmuz mağdurlarının hatta bu ülkenin bütün vatandaşlarının ABD'ye tazminat davaları açma hakkı vardır. Bu yüzden terör mağdurlarının ABD'ye ve bu silah sevkiyatına katılan ülkelere tazminat davaları açma hakları vardır. ABD yönetiminin kendisinin çıkardığı 11 Eylül yasaları, böyle bir hakkı herkese tanıyor çünkü.

Donald Trump dönemi nasıl olacak, bilmiyoruz. Öngörülerimiz elbette var ama kısa süre içinde bunu göreceğiz. Ancak politikasını değiştirmezsekoca bir terör örgütünün kuyruğuna takılmış bir ABD'den geriye hiçbir şey kalmayacak. Bölge ülkeleri ve toplumları tarafından tehdit eden, saldırgan bir ülke imajı iyice yerleşecek. Eğer ABD bu utanç verici tutumunu değiştirmezse dünya, tam da Türkiye'nin bulunduğu yerden, iki keskin kampa ayrılacakdemektir. Türkiye'nin, doğrudan kendini vuran bir ABD yönetimi karşısında radikal seçenekleri öne almasından başka çaresi kalmayacaktır.

Artık Suriye savaşı yok, küresel hesaplaşma var

Türkiye ve Rusya, Suriye'de ateşkes konusunda anlaştılar. Muhalifler ve rejimi pazarlığa oturtmaya çalışıyorlar. İran da işin içinde. Bu ülkeler, Suriye savaşının kazananı olmayacağını, kaybedeninin bütün bölge ülkeleri olacağını biliyorlar. ABD ve Atlantikçevrelerinin Suriye planının kaosa yatırım olduğunu, bölgede daha uzun süre belirsizliğin devamına yatırım yaptıklarını, üç ülkenin de aynı çevreler tarafından tehdit edildiğini frakında.

Gerçekten de Suriye savaşı, Suriye'nin savaşı olmaktan çoktan çıktı. Küresel hesaplaşma alanına, güç gösterisine dönüştü. Suriye ABD ile Rusya'nın, Doğu ile Batı'nın çatışma alanına dönüştü. Bu aşamadan sonra artık bir Suriye savaşından söz edemeyiz. Bu aşamadan sonra Suriye meselesi, küresel ölçekte çatışmalara, kırılmalara, krizlere neden olacak, Suriye ölçeğinin çok ötesinde yıkımlara yol açacak bir meseledir.

ABD'nin elindeki terör kartı boşa çıkarılmalı

Bakıyorum, ABD ateşkesin, ülkenin geleceğine dönük planların hiçbir yerinde yok. PKK/PYD ortaklığı dışında Suriye'de bir ABD yok. Bir örgüt üzerinden Türkiye'yi vurma dışında bölgede bir ABD yaklaşımı yok. Bölge ülkelerinin, ABD'nin elindeki terör kartını boşa çıkarmaktan başka önceliği de yok.

Suriye ateşkesi, bölgesel savaşı, küresel ölçekte yıkımları önlemek için ölümcül önemdedir. Korunmalıdır, başarılmalıdır, desteklenmelidir. Artık önümüzde iki mesele vardır. Biri, Suriye'nin geleceği meselesidir, ateşkes bu yönde atılmış ciddi bir adımdır. İkincisi ise, Suriye üzerinden yürütülen küresel çatışmanın nerelere uzanacağıdır. Esas zor olan burasıdır. Asıl tehdit buradadır. Ülkeleri kapıştıracak, bütün bölgeyi ateşe verecek tehlike buradan gelmektedir.

Tehdit Suriye'yi aştı, bütün bölge tehlikede

ABD ve Batılı müttefikleri tam da bu noktaya yatırım yapmaktadır. Suriye onların umurunda bile değildir. Bu yüzden, sadece bu tehdidi ortadan kaldırmak için bile, ateşkes ayakta kalmalı, savaşa geri adım attırılmalı, felaket diğer ülkelere yayılmadan durdurulmalıdır.

Artık bugünden itibaren Suriye'yi değil, Türkiye'yi, İran'ı, Rusya'yı ve diğer bütün bölge ülkelerini konuşuyoruz. Atılacak adımlar bu ülkelerin geleceği hesaplanarak belirlenmelidir. Suriye savaşına bakışımız da büyük oranda böyle bir yenilenmeye muhtaçtır.

ABD ve NATO açıkçaTürkiye ile savaşıyor

Washington yönetiminin, ateşkesin içinde yer almaması, PKK üzerinden bölgeyi dizayn etmeye girişmesi, bütün bölge ülkelerini terör üzerinden tehdit etmesi yeni bir durum. Önceden teröre örtülü destek veriyordu şimdi bunu açık savaşa dönüştürdü. Terör örgütüyle devlet arasındaki ayırım ABD tarafından yok edildi. Dünya ilk kez böyle bir şeye tanık oluyor. Ve dünya, bunun hesabını soğukkanlı bir şekilde soracak, acısını kesinlikle çıkaracaktır.

Yeter ki, yakın bölgede, çatışma alanlarını daraltıp, bölge içi çözümlere yoğunlaşalım. Batı'dan bölgemize yönelen yeni istila dalgasına karşı en etkin yöntem budur. Türkiye, radikal tercihleryapmak zorunda kalabilir. Çünkü hem ABD, hem NATO, hem de Bazı Avrupa ülkeleri aslında doğrudan Türkiye ile savaşmaktadır.

Bunun adı budur!