Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ABD'de 11 Eylül saldırısıyla ilgili Suudi Arabistan'a dava açılmasına imkan tanıyan 11 Eylül Yasa Tasarısı'nın Temsilciler Meclisi'nden geçmesiyle birlikte 15 Temmuz'da hayatını kaybedenlerinin yakınlarının ABD'ye dava açabileceğini iddia etti. Karagül, "ABD'nin 11 Eylül Yasası'na göre: 15 Temmuz işgal ve iç savaş senaryosunda şehit olanların yakınları, bu saldırıdan mağdur olanlar ABD'ye tazminat davaları açabilir, açmalı da" görüşünü savundu.
İbrahim Karagül'ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (3 Ekim 2016) nüshasında yayımlanan '15 Temmuz için hesap vakti: ABD’ye dava açın' başlıklı yazısı şöyle:
"11 Eylül Yasası" olarak öne çıkan, “Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası"nın ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi'nden de geçip kesinleşmesi, uluslararası sistemi felç edecek, uluslararası güveni sıfırlayacak, dünya genelinde geçmişe dönük korkunç bir hesaplaşma dönemini başlatacaktır.
15 yıl önce bugün ABD'deki 11 Eylül saldırısı böyle gerçekleşmişti:
Eşkıyalık, talan, finansal terörizm
Artık hiçbir ülkenin kendini güvende hissedemeyeceği, bütün askeri, istihbari, güvenlik plan ve senaryolarının sorgulanacağı, ikili ve çok yönlü güvenlik anlaşmalarının anlamsızlaşacağı bir dönem başlıyor. Mesele sadece bir ülkenin güvenlik uygulamalarına karşı bireysel sorgulama ile sınırlı, yani sadece hukuk ve adaletle sınırlı bir olay değildir. Bu yasa, ABD ekonomisine çok ağır darbe vuracak, ABD ekonomisine duyulan bütün güveni sarsacaktır.
Bir adım daha gidelim, bugüne kadar ABD ekonomisine güvenip yatırım yapan bütün ülkeler ve çevreler, artık bu güveni hissetmeyecek, kaynaklarına, paralarına bir formül üretilip el konulacağını düşünüp ABD piyasasından kaçacaktır. Bu da, uluslararası sistem dediğimiz koruyucu kalkanı tamamen ortadan kaldıran bir yağma ve talan döneminin, bir tür eşkıyalığın,finansal terörizmin başlangıcı demektir.
Uluslararası sistem işte şimdi bitmiştir
Bu yasa, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana oluşan uluslararası teamülleri, kuralları, hukuku, değerleri yerle bir eden, küresel sistemi bitiren yasa olarak tarihe geçecektir. Mesele sadece S. Arabistan'ın meselesi değildir. Bu yüzden S. Arabistan'ın öfkesiyle sınırlı kalmamalıdır. Bu yasadan sonra bütün ülkeler en az Riyad yönetimi kadar derin bir sorgulama başlatmalıdır.
Yasa ile ABD dünyayı şaşkına uğratmış bir korsanlık dönemibaşlatmıştır. Uluslararası sistem dediğimiz yapı ve onu ayakta tutandeğerler ve kurumlar, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle değil, bu yasayla toprağa gömülmüştür. Yasayı S. Arabistan-ABD ilişkisiyle sınırlı görenler, sadece 11 Eylül saldırılarıyla sınırlı görenler gerçekten dekördür, dünyanın başına geleceklerden bihaberdir.
Büyük kapışma Batı'nın kendi içinde başlayacak
11 Eylül'den Riyad yönetimini sorumlu tutma bakışı neocon bir projedir. Daha George W. Bush döneminde tartışılmış, ABD yönetiminin Suudilerden hesap sorması istenmişti. Bu hesap Barack Obama'nın son günlerinde sorulacakmış. Bu durum, ABD'nin yeni bir neocon yönetimine hazırlık yaptığı şeklinde yorumlanabilir. Riyad yönetimi bunu biliyordu ve yıllardır ABD'deki parasını çekmeye çalışıyordu. Ama çok azını çekebildi, 750 milyar doları kaldı. ÇünküABD yönetimi bugüne kadar buna izin vermedi. Gayrı-resmi olarak bu paralara zaten el koymuştu.
2006'da başlayan ve 2008'de zirve yapan ekonomik kriz, ABD ve Avrupa'da çok ciddi bir çöküşe neden oldu. Bırakın ABD-Suudi krizini,ABD ile AB arasında, Almanya arasında restleşmeler başladı. Bu, geleceğe dönük bir örtülü savaştı, ekonomik boyutu kısa süre sonrasiyasi çatışmalara dönüşme riski taşıyordu.
Her ne kadar Ortadoğu kan gölüne dönmüşse de, asıl hesaplaşmanın Batı'nın kendi içinde yaşanacağına dair ilk somut işaretler ortaya çıkıyordu. Kişisel olarak dünyayı felakete sürükleyecek büyük savaşın Batı'nın kendi içinde, Anglo-Sakson Avrupa ile Rusya arasında ya da Pasifik bölgesinde çıkacağına inanıyorum. Büyük felaketin ayak izlerini o bölgeler üzerinden takip etmeye çalışıyorum.
S. Arabistan'a saldırı ve Mekke Savaşları..
11 Eylül yasasının ilk hedefi, Suudilerin yüz milyarlarca dolarına el koymanın yasal kılıfını oluşturmaktır. Bu, Suudi yönetimini batırır. Bu aynı zamanda, neoconların Bush döneminde kalan S. Arabistan'ı vurma planlarını bugüne taşır. Suriye, Irak ve 11 Eylülden beri bölgemize yönelen Batılı istilanın ana hedefinde can alıcı bir hedefbelirlenmiştir. Belki de son ağır saldırı S. Arabistan'a yapılacak, bu ülke birkaç parçaya bölünecektir. Mesele sadece para değil, jeopolitiktir.
Bir süre önce “Tanklar Kabe'ye dayanmadan", “Mekke Savaşları"gibi ürkütücü başlıklarla yazılar yazdım. Korkum bu yöndeydi. Bölgedekiçatışma haritasının seyri, Batı'nın bölgeyi bir Kabe Savaşı'na sürükleme niyeti olduğu yönündeydi. Hala da öyle düşünüyorum. Bölge içi kamplaşmada bu saldırıya destek verecek güçler ve ülkeler elbette olacaktır. Çünkü bugünkü cepheleşme bölgenin iç dinamiklerinden çok ABD ve Avrupa'nın bölgemize müdahale planlarına göre biçim alıyor.
11 Eylül yasasını S. Arabistan'a saldırı planının ifşası olarak görüyorum. 750 milyar doları yağmalama dışında bu konuya da özellikle yoğunlaşmayı öneriyorum. Afganistan ve Irak, 11 Eylül gerekçe gösterilerek işgal edilmişti. Aynı oyun yeniden oynanıyor şimdi. Çok tehlikeli bir döneme giriyoruz.
Bütün hesaplar, bölgemizdeki küçük çatışmaları bölgeselleştirmeye, örgütler savaşını devletler savaşına dönüştürmeye ayarlı. Bu büyük projede, müdahalecilerin safında yer alıp küçük kazanımlar peşinde koşan herkes, her çevre, devlet ya da örgüt istilacıdır, dış tehdittir, işgalcidir.
ABD çok ağır bir fatura ödeyecek
Bu yasa, Suudilerin yüz milyarlarca dolarına el koyma, S. Arabistan'a saldırının kapısını aralama, uluslararası sistemi felç etme ve tüketmenin dışında en büyük zararı ABD'ye verecektir. Çünkü küresel askeri, istihbari operasyonlarda en ağır fatura ona kesilecektir. Vietnam katliamlarından, Latin Amerika darbelerine, iç savaş operasyonlarından, ülkelerin işgaline, terörizmin finansmanından ve yönetiminden örtülü dünya genelinde yürütülen örtülü operasyonlara kadar, korkunç bir cinayetler, katliamlar, insan hakları ihlalleri tarihi olan ABD, kendisine açılacak davaları engelleyemeyecek. Belki de bir çok ülke, ABD ile istihbarat bilgilerini deşifre edecek. Mesela S. Arabistan.. Bu bilgilerdeşifre olursa, ABD'nin Ortadoğu'daki bütün kirli dosyaları açığa çıkacak.
Son olarak Nijerya'da insansız hava aracı üssü kuran ABD'nin, bütün kıtalarla bu araçlarla örtülü operasyonlar yaptığı biliniyor.Pakistan/Afganistan'da bu araçlarla ne kadar sivil öldürdüğü biliniyor. 11 Eylül sonrası terörizmle mücadelede gizli cezaevleri, CIA esir ticareti biliniyor. Yüzlerce, belki de binlerce insan kayboldu. Dünyanın birçok ülkesinde işkence merkezleri kuruldu ve buralara giden insanlar yok oldu. Saymakla bitmez. Bütün bu suçlarınmağdurları ve yakınları ABD'ye tazminat davası açma hakkına sahip olacak.
15 Temmuz mağdurları ABD'ye davalar açmalı
Bu konular dünya genelinde çok yıpratıcı bir tartışmaya dönüşecek. Umarım Türkiye'de de hakkıyla bir tartışma başlatılabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konunun vahametini gördü ve gerekli uyarıları hemen yaptı. En azından bu tepkinin içi doldurulabilir. Ben şimdilik son olarak birkaç not aktarayım:
ABD'nin 11 Eylül Yasası'na göre:
1- 15 Temmuz işgal ve iç savaş senaryosunda şehit olanların yakınları, bu saldırıdan mağdur olanlar ABD'ye tazminat davaları açabilir, açmalı da. ABD'nin saldırı ile bağlantısı ayrı bir konu, saldırıyı komuta eden, emreden, yöneten Gülen'in ABD tarafından, ABD'de korunması bunun için yeterli. Saldırıdan sorumlu olanların hızla ABD'ye kaçması, daha doğrusu bu ülke tarafından korumaya alınması bunun için yeterli. 15 Temmuz'dan zarar görmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bile, saldırı ABD'de planlanıp uygulandığı için bu ülkeye karşı tazminat davaları açabilir.
2- PKK/PYD'nin terör saldırılarından mağdur olan herkes ABD'ye tazminat davası açabilir. PKK'nın Suriye kolu olan PYD'yidesteklediğini açıkça ilan eden ABD, bu saldırılardan sorumlu tutulabilir.
CIA'nın esir ticareti, işkence merkezleri..
3- Irak işgalinden bu yana bir milyonun üzerinde insan öldü. Korkunç işkenceler, katliamlar yapıldı. Irak vatandaşlarının tamamı ABD'ye tazminat davası açabilir, açmalı da. Nitekim dün, bu yönde davalar açılmaya başlandığını öğrendik.
4- Afganistan işgalinden zarar gören bütün Afganistan vatandaşları da böyle davalar açabilir. Özellikle Mezar-ı Şerif katliamından, Bağram üssündeki işkence merkezlerinden ABD sorumlu tutulabilir, bu yönde yeterli kanıt da vardır.
5- Pakistan'daki insansız hava araçlarıyla saldırı yüzünden her hafta onlarca sivil ölüyor. Bu da ayrı bir tazminat davası konusudur.
6- 11 Eylül sonrası terörizmle mücadelede, gizli cezaevleri projesinde, CIA uçaklarıyla esir taşınmasında zarar görenlerin kendileri ve aileleri tazminat davası açabilir, açmalı da.
Terörizm dosyaları ve binlerce dava..
Liste uzatılabilir. Suudi yasası bütün bu davalara kapı aralamıştır. Türkiye ve dünyada açılacak binlerce dava, ABD'yi fena bir krizle yüzleştirecektir. Sadece önümüzdeki bir yılda bu davalar örgütlense, ABD'nin terörizmin en büyük destekçisi, finansçısı olduğu, kendi müttefiklerine karşı bile terör örgütlerini kullandığı açığa çıkacaktır.
Ama bu yasanın en can alıcı sonucu, ABD'ye yönelik ekonomik ve siyasi güveni yok etmesi, uluslararası sistemi felç etmesi, yeni bir yağma ve istila dalgasının kapılarını aralamasıdır.