Yeni Akit yazarı Kenan Alpay, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın imzasını taşıyan vatandaşın kamusal olaylarda 'ses ve görüntü kaydı' alınmasını engelleyen genelgesini eleştirdi. Alpay, "Anlaşıldığı kadarıyla Anayasa ve TCK’ya aykırı bir Emniyet Genelgesi’yle karşı karşıyayız" dedi.
"Daha önemlisi kamu vicdanını tedirgin eden, keyfiliğin önünü açan ve fakat şeffaflık ilkesini paspas eden bir girişim dikilmiş karşımıza. Anayasal hakkını kullanamayan bir toplum, Anayasa ve yasaların kendisine vermediği yasaları kullanmaya davet edilen bir emniyet teşkilatı çelişki ve garabetini Türkiye taşıyabilir mi?" diye soran Yeni Akit yazarı, şunları kaydetti:
"Derin bir basiret ve feraset sorunu yaşandığının işareti"
"Bu tür oldu-bitti genelgelerle ülke ve toplumu tedirgin etmek, ileriye yönelik hedefler gösterirken mazinin karanlık ve şaibeli pratiklerini hatırlatacak işlere girişmek derin bir basiret ve feraset sorunu yaşandığını işaretler. Toplum siyasete, bürokrasiye, emniyete, yargıya güven duysun isteniyorsa bunun yolu şeffaflık ve tutarlılıktan geçer. Siyasetçiyi, bürokratı, polisi, yargı mensubunu topluma karşı korumaya, hukukun denetiminden sıyırmaya yönelik resmi veya gayrı-resmi girişimlerin bedeli ülke ve toplum için çok ağır olur. Hukuk devleti, sivil anayasa, insan hakları eylem planı, ileri demokrasi, refah toplumu gibi söylemleri böylesi “kör gözüm parmağına” tarzı nobranlıklarla bozuk para gibi harcamanın hiç alemi yok."
"Bir tarafta kağıt toplayanlara ağır cezalar kesilirken diğer taraftan stadyumlara devletin engin hoşgörüsü ulaşıyorsa..."
Öte yandan Yeni Akit yazarı Alpay, bugünkü yazısında iktidara, "Devlet adına sarf edilen büyük sözleri sergilenen küçük çelişkiler yerle yeksan ediyor, siyasetçi ve bürokratlar tarafından milletin ve ülkenin bekası namına irad edilen hikmetli nutukları ardı ardına zuhur eden trajikomik görüntüler bir çırpıda itibarsızlaştırıyor" uyarısında bulunarak şu eleştirileri getirdi:
"Bir taraftan sokaklarda kâğıt toplayarak geçinen insanlara bile ihlal ettiği tedbirler dolayısıyla kameralar önünde kaldıramayacağı kadar ağır cezalar kesilirken diğer taraftan Giresunspor ve Adana Demirspor taraftarlarının coşkuyla doldurduğu stadyumlara karşı devletin engin hoşgörü ve desteği ulaşıyorsa devlete-hükümete kim nasıl inanır ve neden güvenir ki? Rusya veya Ukrayna’dan gelen turistlerin yüzüp eğlendiği sahillerde TC vatandaşlarını denizden çıkarıp yine kameralar eşliğinde yasak ve ceza uygulamanın hukuki açıdan da tıbbi açıdan da traji-komik bir manzara çıkardığı aşikâr değil mi? Aynı çelişik ve can sıkıcı manzarayı cenaze namazlarında ve parti kongrelerinde pekâlâ görebiliyoruz. Tedbir kararlarının cenaze sahibine veya hangi ittifakın partisi olduğuna göre gevşek veya sıkı tutulduğuna ilişkin neredeyse güçlü bir teamül oluşmuş. RTÜK üzerinden şifahi olarak iletilen resim seçimi hususunda hassas olunması çağrısı sosyal medyayı bağlamadığı için toplumun yaşadığı gerilim ve öfkeyi düşürebilmek ne mümkün!"
Yazının tamamını okumak için tıklayın.