Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, "KCK’dan tutuklananlar' arasında; Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi, 'TC’ye kin, nefret ve öfke dolu' insanlar değil, gerçekten“barış ve huzur” isteyen insanlar vardı!.. Eğer HDP’nin başına 'savaş' isteyen 'şahin'ler değil de, 'barış' isteyen 'güvercin'ler gelseydi; öyle sanıyorum ki; '7 Haziran'da iş biter, '1 Kasım’a' gerek bile kalmazdı" dedi.
Hasan Karakaya, yazısında "Onlar içeri atılınca; Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın önü açıldı" ifadelerine yer verdi.
Hasan Karakaya'nın Yeni Akit gazetesinin bugünkü (2 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Gerçi, süre “kısa”ydı...
Dolayısıyla; hiçbir parti istediği kadar “miting” yapamadı!.. Daha doğrusu; pek yapmak da istemediler!..
Dolayısıyla “meydan”larda yoktular!..
AK Parti “alan”lardaydı ama,
Diğerleri “salon”lardaydı!..
Kabul etmek gerekir ki;
“Seçime asılan” tek parti AK Parti’ydi... CHP’nin de, MHP ve HDP’nin de“iktidar” olma umudu olmadığından, “7 Haziran sonuçlarına razı”ydılar!..
Zaten kamuoyu da;
7 Haziran öncesi sorduğu gibi; “HDP barajı aşacak mı, aşmayacak mı?”diye sormuyor, tam aksine “AK Parti tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı?” diye soruyordu!..
Yani;
“Dikkatlerin odağında” AK Parti vardı!
Anlayacağınız;
“80 milletvekili” çıkarmakla “Türkiye partisi olunamadığını” gösterenHDP, sorunların çözümüne “katkı” sunmak yerine, tam bir “takoz” olmuş, dahası “Türkiye’ye düşman” bir parti görüntüsü vermeye başlamıştı...
PARALEL’İN HDP’Yİ DİZAYNI!
Tamam, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, birer“proje”ydi!..
Evet;
“Paralel’in projeleri!”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, nasıl ki “Baykal’ın zina kaseti”nden sonra, “Paralel Yapı” tarafından CHP’nin başına oturtulmuştur, yani “kaset artığı”dır!..
HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da; yineParalel Yapı’nın “KCK artığı” HDP genel başkanlarıdır!..
Malûm, “Paralel Yapı’ya mensup hakim, savcı ve polisler” tarafından gerçekleştirilen “KCK operasyonları”nda, binlerce kişi gözaltına alınmış, birçoğu da tutuklanmıştı!..
İşte o “KCK’dan tutuklananlar” arasında; Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi, “TC’ye kin, nefret ve öfke dolu” insanlar değil, gerçekten“barış ve huzur” isteyen insanlar vardı!..
Eğer HDP’nin başına “savaş” isteyen “şahin”ler değil de, “barış” isteyen“güvercin”ler gelseydi; öyle sanıyorum ki; “7 Haziran”da iş biter, “1 Kasım’a” gerek bile kalmazdı!..
Çünkü KCK’nın ılımlı kanadı; ne “Çözüm Süreci’nin mimarı Tayyip Erdoğan”a karşı çıkar, ne de “AK Parti ile koalisyon” kurmaya!..
Eğer HDP’nin başında Demirtaş ve Yüksekdağ olmayıp da, “KCK’nın ılımlıları” olsaydı, belki AK Parti ile HDP koalisyon kurar, birlikte “Anayasa değişikliği” bile yapabilirlerdi!..
Tabiî, HDP’de “barışçı kanat” ağır basacağı için, “PKK’nın terör baronları”da pılısını-pırtısını toplayıp, yurtdışına gider, militanlar da silah bırakırlardı!..
Ne var ki;
“Hakim, Savcı ve Polis”lerin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran“Fetullahçı Terör Örgütü’ne mensup Paralelci ihanet çeteleri” KCK’ya yönelik büyük bir operasyonu yaptılar ve “KCK içindeki ılımlı kanat mensupları”nı tutuklayıp, içeri attılar!..
Sırf, “çatışmalar sürsün” diye!..
Sırf, “barış” gelmesin diye!..
Sırf, “Türkiye tökezlesin” diye!..
APO YERİNE SELO!
Onlar içeri atılınca;
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın önü açıldı!..
Bilenler bilir;
PKK içinde; “Cemil Bayık varsa barış olmaz” görüşü hakimdir!..
HDP içinde de;
“Selahattin Demirtaş’ın olduğu yerde barış olmaz” görüşü geçerlidir!..
Zaten, Selahattin Demirtaş;
Başka bir siyasi eksen üzerinden rol üstlendi... Demirtaş adının ana rolü;“muhatap alınma özelliğini Öcalan’ın elinden almak”tı...
Hedefi netti:
Öcalan “barış sürecinin mimarı”ydı, telkin ve kontrol alanı dışındaydı, Türk devleti ile tek başına pazarlık ediyordu.
Bu proje; ilk başlarda Kandil’deki “terör baronları”nın da işine geldi.
Ama bir süre sonra “Çözüm”e yaklaşıldığını gören Kandil; Abdullah Öcalan aleyhine örgüt içinde itibarsızlaştırma kampanyası başlattı... Öcalan’ın; Türk devletine satıldığını hatta Türk devletinin bir adamı olduğunu söyledi.
Bu itibarsızlaştırma sonrasında, “Öcalan’ın muhataplığı” sona erdi; tıpkıBaykal’ın yerini Kılıçdaroğlu’nun alması gibi, Öcalan’ın yerini de Demirtaşaldı!..
Aldı almasına da;
HDP’nin başına bir “siyasetçi” mi oturdu yoksa, “ağzı bozuk bir militan”mı, orası belli değil!..
Çünkü hiçbir siyasetçi, “rakip” de olsa, bir iktidara “katil iktidar” demez!.. Hele hele, “halkın yüzde 52 oyunu” alarak Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’a da “katil” diyemez!..
Bir başka ülkede olsa, böyle bir “küstah ve şımarık” adamın ağzını “caart”diye yırtarlar ama, dua etsin ki, burası Türkiye!..
Burada demokrasi ve özgürlük var!..
Bu ülkede, “havlayan” köpeklere, taş atmazlar, sadece “hoşştt” deyip, geçerler!..
UNUTULUR GİBİ DEĞİL!
Şu hâle bakın;
Aynı Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun; “PYD, Fırat’ın batısına geçerse vururuz!.. Nitekim vurduk da!” sözlerine cevap verirken, dedi ki;
“PYD, bundan sonra da Fırat’ın batısına geçecek!.. Ve sen; o PYD’nin arkasından mal mal, bön bön bakacaksın!”
Bu hakareti asla unutmayacağız!..
Tıpkı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de, kendisine yapılan her teklife “hayır” demesini unutmayacağımız gibi!..
Be adam;
Madem “iktidar” veya “iktidar ortağı” olmaya niyetin yok, madem“anamuhalefet partisi” olmaya can atıyorsun, o halde niye siyaset yaparsın?..
“Terörle mücadele” konusunda, memleketin sana en çok ihtiyacı olduğu anda, niye minder dışına kaçarsın?..
Sayın Bahçeli de; 7 Haziran akşamından, 1 Kasım sabahına kadar olan tavırları sebebiyle asla unutulmayacaktır!..
Aynı şekilde; “Kurdun adı çıkmış, çakal malı götürür” hesabı; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, “karambolden Başbakan olma”uyanıklığı da, unutulur gibi değildi...
“Yüzde 40-60 bloku” hesabıyla, başbakan olmaya yeltendi ama “Meclis Başkanlığı” seçiminde, suratı “patlıcan moru”na döndü!..
Yakıştı da doğrusu!..
Öyle ya;
“Ok”tan “Blok” hesabı yaparken “yüzü kızarmayan” bir adama, “patlıcan moru” çok iyi yakışır!..
SANDIK SONUÇLARI
Diyeceksiniz ki, “seçim sonuçla-rı”ndan bahset...
Bunlar “dün”de kaldı...
Çok haklısınız!..
Ama, “dün”ü unutup, hep “bugün”ü yaşadığımız için, hiç “ders” almadık ve hep burnumuz sürtüldü...
Evet, “dün”den bahsettim...
Dünden bahsederken, bir yandan da dünkü “sandık sonuçları”nı 7 Haziran’la kıyaslayın istedim!..
Görüyorsunuz ya;
“Aday”lar ve “vaat”ler konusundaki şikâyetlere kulak veren AK Parti,“oyların yüzde 49” ve milletvekillerinin “316’sını” alarak, “tek başına iktidar” oldu!..
CHP, yüzde 25’le 134 milletvekili,
MHP, yüzde 12’yle 41 milletvekili,
HDP ise yüzde 10.5’le 59 milletvekilinde kaldı...
Sonuçlar da gösterdi ki;
Bu millet “küstah”ları sevmiyor, “şımarık”ları sevmiyor, “Ok’çuluktan Blok’çuluğa geçenleri” sevmiyor!.. Hep “hayır” diyenlere de itibar etmiyor!..
“Sen-Ben yok, Türkiye var” dediği için, “Her şey Güçlü ve Büyük Türkiye için” dediği içindir ki, millet bir defa daha AK Parti’ye teveccüh etti, onu“tek başına iktidar” yaptı!..
AK Parti, kendisine yönelik bu “teveccüh”ün kıymetini elbette bilecektir!..
Önemli olan;
CHP, MHP ve HDP’nin ne yapacağı?..
Sandıktan “ders” aldılarsa ne alâ, eğer almadılarsa “dağılmaları, ufalanmaları ve tükenmeleri” mukadderdir!..
Çünkü bu işler;
“Millete kafa tutmakla” olmuyor!..
AK Parti bunu anladı...
Bir gün, diğerleri de anlayacaktır!..
Bu duygular içinde, “seçim sonuçları”nın milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını diliyor, “İstikrar, İstikbâl... Ve İstiklâl”i seçen insanımızı tebrik ediyorum...
Yürü be Türkiye...
Kim tutar seni?!?..
Sandık, kime ne dedi?..
Seçim sonuçlarının ortaya koyduğu tablo şu:
l 3 partinin adığı oy toplamı yüzde 48...Tek başına AK Parti’nin aldığı oy ise yüzde 49... Yani, 3 parti bir AK Parti etmiyor!..
l “HDP’nin ölüsü bile yüzde 13 oy alır” diyen Selahattin Demirtaş, yüzde 10 küsur oyu acaba nasıl izah edecek ve “proje”likten vazgeçecek mi?..
l HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, “Sırtımızı YPG’ye, YPJ’ye ve PYD’ye yaslıyoruz” demişti... Dünkü sonuçlar gösterdi ki; siyasetçiler; sırtlarını“terör örgütleri”ne değil, “millete” dayamalıdır!..
l Son bir söz: Bugünlerde, “sınır kapıları”nı sıkı sıkıya kapatmak lâzım... Zira, “Paralelci”lerden çok kaçan olabilir...
Sonuçlar milletimize hayırlı olsun!