8 yaşından itibaren maruz bırakıldığı istismarı çizdiği resimli mektuplarla anlatan kız çocuğuyla ilgili davada, sonucu merakla beklenen karar çıktı. İstinaf mahkemesinin 50 yıl ceza almasına rağmen, tahliye ettiği, yargılanması için sulh ceza hakimliği kararı gerektiğini belirttiği sanık babanın davasının devam etmesine hükmedildi. Buna göre ağır ceza mahkemesi, baba için yeniden karar verecek ve istinaf mahkemesi bu kararı esastan görüşmek zorunda olacak.
Annesi ve babası ayrılan kız çocuğunun, yaz tatilini birlikte geçirdiği babasının yanından döndükten sonra istismara uğradığını anlattığı, bu konudaki hukuk mücadelesi sonunda davanın durdurulduğu ve babanın tahliye edildiği T24’te yer almıştı.
TIKLAYIN - 8 yaşında yaşadığı istismarı çizdiği mektuplarla anlattı: Yardım çığlığı ve duymayanlar
TIKLAYIN - O kız çocuğunun mektupları yanıt bekliyor: "Müdahale etmelerine izin vermeyin"
Tartışmalı dava, 50 yıl hapse mahkûm edilen babanın 5 yılı aşkın süre devam eden hukuk mücadelesi boyunca hiç tutuklanmaması, hükümden sonra tutuklanması ve rekor bir hızda davaya bakan istinaf mahkemesinin kararıyla 2,5-3 ayda serbest kalmasıyla gündeme geldi.
50 yıl ceza alan baba hakkındaki yargılama, dosyaları neredeyse 1 yılda görüşebilen istinaf mahkemesinin sadece 2 ayda verdiği kararla durdu. Baba da bu sayede tahliye oldu.
Dava zaten olağanüstü bir mücadele sonunda, olağanüstü yolların kullanılmasıyla açılabilmişti. 2014’te, boşandığı eşinin yanından gelen kızının bedenindeki izleri fark eden anne, defalarca suç duyurusunda bulundu. Ankara ve İstanbul savcılıkları, çocuğun Aile Bakanlığı’nın görevlendirdiği psikiyatrist eşliğinde çizdiği resimli mektuplara, çocuğun anlatımlarının ve çizdiği resimlerin tutarlığı olduğu yönündeki uzman görüşlerine, çocukta travma sonrası stres bozukluğu oluştuğunu bildiren uzman raporlarına, Adli Tıp’ın tüm rapor ve çocuk anlatımlarının tutarlı olduğu yönündeki raporuna rağmen takipsizlik kararı verdi. Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin de kayıtsız kaldığı mücadele en sonunda Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma yolunu kullanmasıyla dava açılabildi. Baba hakkında iddianame hazırlandı ve 50 yıl mahkumiyetle biten dava açıldı.
Bu süreçte anne, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na, Cumhurbaşkanı’na, eşine, Adalet Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na sayısız mektup gönderdi. Ancak yanıt alamadı. Annenin dosyaya müdahale edildiği kuşkularını aktarmasına, tek isteklerinin bu müdahalenin engellenmesi olduğunu belirtmesine rağmen mektupları yanıtsız kaldı.
O karar çıktı
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 yıl süren hukuk mücadelesi sonunda, babayı 50 yıl hapse mahkûm etti ve tutuklanmasına karar verdi. Ancak istinaf mahkemesi, bu kararı tartışmalı bir usul hükmüne dayanarak bozdu. Davanın açıldığı dönemde yürürlükte olmayan, kanun hükmünde kararname ile OHAL döneminde getirilen ve sonra kanunlaştırılan bu usul hükmüne göre, daha önce takipsizlik verilen dosyalarla ilgili dava açılabilmesi sulh ceza hakiminin iznine bağlıydı.
İstinaf mahkemesi de davanın açıldığı dönemde yürürlükte olmayan bu kuralı, geriye işleterek, bu izin alınmadığı için yargılamayı durdurdu, sadece 4 ayda babayı tahliye etti. Üstelik kararın "kesin" nitelikte olduğunu kayda geçerek, Yargıtay yolunu da kapattı.
Dosya yeniden sulh ceza hakiminin önüne gitti. Hem 50 yıl ceza veren İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, hem anne hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sulh ceza hakimine başvuruda bulundu. Garip biçimde hakimlik, karar vermeden dosyayı aile içi şiddetle mücadele bürosunu oluşturan savcılığa gönderdi ve dosyadaki hangi kanıtların yeni olduğunun bildirilmesini istedi. Savcılık da bu yazıyı İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletti. Oysa sanığı 50 yıla mahkum eden mahkeme, kanıtlarını zaten kararında sıralamıştı. Sulh ceza hakiminin karar vermemesi ya da olumsuz kararı durumunda dava düşecekti. Ancak hakimlik, bugün, yargılama için gerekli izni verdi ve davanın kaldığı yerden devam etmesine hükmetti. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi de davanın devamına karar vererek, konuyu taraflara iletti.
Buna göre, baba, yeniden ağır ceza mahkemesinde yargılanacak. Mahkemenin, usul eksikliğinin giderildiğini belirterek eski kararını tekrarlaması bekleniyor. Bu durumda, dosya yeniden istinaf mahkemesine yollanacak ve mahkeme bu kez esastan inceleme yapmak zorunda kalacak.