Yaşam

Yargıtay: Eş onayı olmadan eve konulan ipotek geçersiz

Yargıtay, "Önemli olan aile birliğinin devamı, aile konutu haczedilemez" dedi

28 Şubat 2016 13:19

Bursa’da bir vatandaş, bankadan aldığı kredinin teminatı olarak, ailesiyle oturduğu tapusu kendi üzerine olan evini ipotek ettirdi. Ancak kredi borcunu ödeyemeyince, banka, ev için icra takibi başlattı. Borçlu vatandaşın karısı durumu öğrenince “ipotek edilen evin aile konutu” olduğunu belirtip, banka tarafından konulan ipoteğin kaldırılması talebiyle dava açtı. Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı reddetti. Yerel mahkeme kararında, “ev sahibinin birden fazla taşınmazının olduğu, davalı bankanın söz konusu evin aile konutu olduğunu bildiğinin kanıtlanamadığı” belirtildi.

 

Medeni kanun dayanak

Habertürk'te yer alan habere göre, borçlu vatandaşın karısı kararı temyiz etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu konuda yeni bir uygulamaya geçtiği belirtildi. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” diyen 194. maddesine vurgu yapılarak, şu ifadeler kullanıldı: “Bu hüküm, ‘aile konutu’ şerhi konulmuş olmasa da, eşlerin birlikte yaşadıkları konut üzerinde tek başına fiili ehliyetlerini sınırlandırıyor. Tapuya ‘aile konutu’ şerhi düşülmemiş olsa bile, o konut aile konutu özelliği taşır.”

 

“Eşin onayı ispat edilemedi”

 

Türk Medeni Kanunu gereği bazı hukuksal işlemlerin eşin rızasına bağlı olduğu ve bununla “aile birliğinin korunmasının amaçlandığı” kaydedilen Yargıtay kararında şöyle denildi: “Aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi ‘tek başına’ bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. Her ne kadar ipotek, doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleriyle aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işleminde diğer eşin açık rızası şarttır. Yapılan soruşturmada, dava konusu taşınmazın davacı ve eşinin aile konutu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı banka, bu işlem sırasında davacı kadının işleme açık izin verdiğini kesin olarak ispat edememiştir. Bu çerçevede, eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin (ipoteğin) geçerli olduğunu kabul etmek imkânsızdır.”