Danıştay ve Yargıtay'ın yapısında köklü değişiklikler öngören yasa tasarısının yer alan tek maddeyle neredeyse tamamen değiştirilen kayyum uygulamasında hükümetin gerekçesinin "suçla daha etkili mücadele" olduğu belirtildi. Yeni düzenlemeyle kayyumlara karşı açılacak tazminat davalarında, “rücu saklı kalmak” üzere tazminatın devletten istenmesi de hükme bağlanıyor.
"Devlet zaten istediği şirkete el koyabiliyor"
Hürriyet'ten Oya Armutçu'nun haberine göre, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise kayyum maddesiyle devletin istediği şirkete el koyacağı endişelerine ilişkin, “Devlet zaten istediği şirkete el koyabiliyor” dedi.
Bütün bu düzenlemelerin ne amaçla getirildiği, maddenin gerekçesinde özetle şöyle anlatılıyor:
“5271 sayılı Kanun’un 133’üncü maddesine göre, suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde soruşturma ve kovuşturma sürecinde, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyum atanabilmektedir. Maddede yapılan değişiklikle, şirketlerin ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyuma devredilebileceği öngörülmekte ayrıca, suçlarla daha etkili mücadele edilebilmesi amacıyla tedbirin uygulanabileceği suçlar listesi genişletilmektedir.
"Bankacılık Kanunu’nun 127’nci maddesinin beşinci fıkrasında, fona devredilen bankalara atanan yönetim ve denetim kurulu üyelerine karşı görevlerinin ifası nedeniyle açılan davaların atamayı yapan kurum veya fon aleyhine açılmış sayılacağı gerektiği belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanunun 133’üncü maddesi uyarınca görevlendirilen kayyumlara ilişkin olarak da benzer bir düzenleme yapılmaktadır.
"Bu madde uyarınca kayyumlara görevleri nedeniyle yapmış oldukları işlemlerden dolayı doğrudan tazminat davası açılabilmesi, bu kişilerin tazminat davalarıyla karşı karşıya kalması sonucunu doğurabilecektir. Bu nedenle kayyumlara karşı açılacak tazminat davalarının devlete karşı açılması yönünde düzenleme yapılmaktadır.”
Gümrük Bakanı Tüfenkçi: Devlet zaten istediği şirkete el koyabilir
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu’ndaki yargı paketi tasarısında yer alan kayyum maddesiyle devletin istediği şirkete el koyacağı endişelerine ilişkin olarak, “Devlet zaten istediği şirkete el koyabiliyor” diye konuştu. Gündemdeki konularla ilişkin sorularını yanıtlayan Bakan Bülent Tüfenkci şöyle konuştu:
"İyi bir düzenleme"
“Arabanıza el koyabilir, tazminatını öder el koyar. Bu tasarı, kayyumların gerçek anlamda görevlerini yapabilmelerini, rahat çalışmalarını sağlayacak bir düzenleme. Bir takım tehditlerle, dava açarak kayyumların görev yapmalarının engellenmesi duracak. Bu düzenlemeyle devlet istediği şirkete el koyacak, kaygılarına katılmıyorum. Devlet bu yetki var diye onu da hemen kullanacak değil. Zaten şu anda da var olan yetkiyi kullanıyor. Ama haklı haksız olarak baktığımızda bu ihtimal şu anda da var. Yeni tasarı olsa da olmasa da var. Bu iyi bir düzenleme. Özellikle paralel yapılarla mücadelede birçok şirkete kayyum atandı. O kayyumların düzgün çalışmaları noktasında bir denetim ve özgürlük alanı olmalı.”
Hukukçular nasıl yorumladı?
Prof. Dr. Ergun Özbudun ve eski Maliye Bakanı Prof. Dr. Sami Türk, Terör ve örgütlü suçlara ilişkin soruşturma süreçlerinde şirketlere kayyum atanabilecek olmasını değerlendirdi.
Prof. Dr. Ergun Özbudun: Sınır bir yetki
Prof. Dr. Ergun Özbudun, konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle:
"Şu ana kadar ki uygulama o şirketin bir suçla ilişkili kullanılması halinde kayyum atamaya izin veriyordu. Şimdi çok daha geniş bir alana teşmil ediliyor. Özellikle anayasal düzene karşı işlenen suçlar, yoruma açık bir kavram hali hazır uygulamada ne kadar geniş yorumlandığını biliyoruz. Bu bakımndan sınırsız gibi görünen bir yetki getiriliyor. Hukuk devleti ilkesi ile buna bağdaştıramayız. Kayyum atama, mülkiyet ve özel teşebbüs özgürlüğüne müdahale niteliğindedir. Son derece istisnai durumlarda uygulanmalıdır. Bir suça ilişkin somut kanıtlar olduğunda geçici olarak uygulanması gereken olağanüstü tedbirdir. Getirilmek istenen düzenlemeyi endişe verici buluyorum."
Eski Maliye Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Batırma yöntemi
Kayyum atanan şirketlerin battığına dikkat çeken Prof. Dr. Türk şöyle konuştu:
"CMK 133. maddesine dayalı kayyum atamaları bir şirket kurtarma olmaktan çıktı, şirket batırma yöntemi haline geldi. Kayyum atanabilecek durumlar yeni tasarıda genişletiliyor. Kayyumların yaptığı işlemlerden doğan zararlardan dolayı devlete sorumluluk getiriliyor. Burada kayyum da devlet memuru gibi görülüyor. Aslında kayyum ataması uygulaması, çok yaygın kullanılmasına rağmen istisnai bir yetkidir ve bu yetki genişletilmiş oluyor. Kayyum yöntemi, yeni eklenen maddelerle de mülkiyet hakkını ve girişim özgürlüğünü kısıtlıyor. Bu konu bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi ve ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınabilir. Türkiye, AİHM’de verilen ihlal kararları nedeniyle Euro bazında çok ağır tazminat ve ağır bedeller ödemek zorunda kalabilir. Daraltılması gerekirken, kayyum atama şeklindeki istinai yöntemin genişletilmesi, mülkiyet hakkına da girişim özgürlüğünü de aykırıdır."