Politika

Yalçın Akdoğan'dan "süreç" değerlendirmesi: Devlet Bey'in konuşmasını duyunca elimdeki çatalı düşürdüm

15 Ocak 2025 10:02

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan çağrısıyla başlayan ve İmralı'yı ziyaret eden DEM Parti heyetinin turlarıyla hız kazanan yeni 'süreç' devam ederken "Çözüm Süreci" döneminin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'dan da açıklama geldi. Akdoğan, Bahçeli'nin açıklamalarını dinlerken çatalı elinden düşürdüğünü belirterek; "Hanım gayriihtiyari 'deprem mi oluyor' diye irkildi. 'Yok' dedim 'Daha önemli bir şey oluyor'. Devlet Bey konuşuyordu. Söylediği şeyler çok ileriydi" dedi. 

NE OLMUŞTU | Bahçeli’nin DEM Parti ile tokalaşması ve Öcalan çağrısıyla başlayan süreçte neler yaşandı?

DEM Parti heyetinin yakın zamanda ikinci defa İmralı'ya gitmesi beklenirken; 28 Şubat 2015'te 'Dolmabahçe Mutabakatı' toplantısında da yer alan, 'Çözüm Süreci' döneminin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan son günlerdeki gelişmeleri değerlendirdi. Habertürk yayınına katılan Akdoğan'ın açıklamaları şöyle: 

"Epey zamandır siyasi gelişmeleri takip etmiyorum. Eşimin siyasetle hiç ilgisi yok. Salı günü Devlet Bey'in, Çarşamba günü sayın Cumhurbaşkanımızın grup toplantısını takip eder. Kahvaltı yapıyoruz, bir an çatal elimden düştü. Hanım gayriihtiyari 'deprem mi oluyor' diye irkildi. 'Yok' dedim 'Daha önemli bir şey oluyor'. Devlet Bey konuşuyordu. Söylediği şeyler çok ileriydi.

"Umut hakkından bahsetti, çok önemli bir hamleydi"

Devlet Bey'den bunları duyuca şoke oldum, zihnim 20 kat hızlı çalışmaya başladı. Cümleleri anlamaya çalışıyorum. Umut hakkından bahsetti. Çalışılmış bir şeydi bu. Çok önemli hamleydi. Önce meslektaşlarımıza baktım, yorumlara baktım. Herkes şok halindeydi. Eveleyip, geveliyorlardı, nasıl pozisyon alacaklarını bilmedikleri için. Herkes top çeviren konuşmalar yaptılar. Ben tabii arka planda neler yapıldığını bilmiyorum tabii. O günlerde şöyle yorum yaptım; ya çok büyük dalga geliyor, bir risk, tehlike var. Onun için içeride bütünlüğü muhafaza etmemiz lazım. Veya Suriye'de yeni bir denklem kuruluyor. Buna ön hazırlık olarak böyle bir şey yapılabilir. Veya Öcalan yaşlandı devlete hizmet etsin diye düşünüldü diye kafamdan geçiriyorum. Bunun devamı geldi sonra.

"Önemli bir inisiyatif"

Bu önemli bir inisiyatif. Bu konularla ilgilenen bir kişi olarak bundan büyük memnuniyet duydum. Türkiye açısından bu noktaya gelinmesi önemlidir. Devlet Bey'in burada yaptığı yüksek siyasettir. Paradigma seviyesinde yüksek siyasettir. Günlük siyasetin ötesinde yüksek siyaset yapmak demektir bu. Kimileri kartları yeniden karar, kimileri kart sallar. Günlük siyaset yaparsanız kart sallarsınız. Yüksek siyaset yaparsanız kart kararsınız.

"Devlet Bey önemli bir misyon gördü"

Önceki süreçlerde Devlet Bey'in takındığı tavır, neticede MHP'nin takındığı tavırdı. Ben bunu demokratik siyaset içinde anlayabilirim. Neticede denge mekanizması vardır. Siz bir şeyler yaparken birilerinin size eleştiri getirmesi, parametreleri hatırlatmasını bir sorun olarak görmemek lazım. Bu size diğer yönden baskı yapanlara karşı elinizi güçlendiren bir şeydir. Bugün bu meseleyi anlamak, Cumhur İttifakı'nın başlangıcını anlamakla mümkün. Türkiye büyük bir beka sorunu yaşadı. Bir darbe girişimi yaşadı. Bu ülkenin Meclis'i bombalandı. Bütün bu olaylara karşı Devlet Bey, devlet adamı refleksiyle tavır takındı ve o gün Cumhur İttifakı şekillendi. Türkiye'nin karşılaştığı risk ve tehditlere karşı atılması gereken adımlar var. Devlet Bey, o günkü devletin bekası refleksiyle bugün aynı duyarlılığı sergiledi diye bakıyorum ben. Devlet Bey, o gün o konuşmayı yaptığı zaman herkes farklı yorumlar yaptı. Devlet Bey'in öngörüsü, o günkü taşıdığı hassasiyet kaygı boş değilmiş. Devlet Bey bu konuşmayı Ekim'in başında yaptı. Suriye'de 1 ay sonra rejim yıkıldı. Bu önemli bir gösterge. Devlet Bey hem siyasi gündem oluşturma açısından veya farklı hususlara dikkat çekme açısından önemli misyon gördü bence.

"Devlet bu işlere niye soyundu diye bakmak lazım"

Farklı farklı süreçler yaşandı. En son çözüm süreciyle benim adım anıldı ama ondan önce süreçler yaşandı. Oslo, demokratik açılım, milli birlik kardeşlik süreçleri gibi. Meclis'ten sorumlu Başbakan yardımcısı olduğum için HDP ile ben görüşüyordum. Bunu niye yaptık? Devlet bu işlere niye soyundu diye bakmak lazım. Türkiye'nin terör belası 40-50 yıldır var. Terörle mücadele etmek ile terörizmle mücadele etmek arasında fark vardır. Terörle mücadele örgütü yok etmeye çalışırsınız. Terörizmle mücadele güvenlik güçlerini aşan, devlet kurumlarının içinde olduğu terörün kaynaklarını ortadan kaldırmak, sebeplerini ortadan kaldırmak, ileri sürülen tezleri çökertmek için yapılır. 

"O gün de al-ver süreci yoktu bugün de olacağını düşünmüyorum"

O süreçte bir pazarlık yoktu. Bir al-ver yoktu. Birtakım şeylerin konuşulması gerekiyordu. Diyelim ki örgüt silah bırakacak. Türkiye'den çekilmesi, silahların gömülmesi. Bu planlama gerektiren bir şey. Devletin bunu birileriyle konuşup, yapması gerekiyor. Öbür türlü adam 'ben gömdüm silahları' diyor, nereden bileceğiz gömüp, gömmediğini. Biz bildirimizi okuduk, onlar bildirilerini okudu. O gün de al-ver süreci yoktu bugün de olacağını düşünmüyorum. Bugün işi yürütenler yürütüyor. Biz şimdi evimizde çocuk bakıyoruz. Devlet kendi halkının hiçbir meselesini terörle pazarlık etmez. Biz çok önemli adımlar attık. Bunu örgütle pazarlık olarak mı yaptık? Temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılmazsa, bu halkın ihtiyaç ve sorunları herhangi bir örgütle pazarlık meselesi yapılamaz.

"O gün önemli olan Öcalan'ın o çağrıyı yapmasıydı, gereğini yapmadılar"

O gün önemli olan Öcalan'ın o çağrıyı yapmasıydı. Ama gereğini yapmadılar. Süreci sabote ettiler. O zaman Amerika bölgesel denklemden PKK'nın çıkmasını istemedi. Kullanışlı bir enstrüman olarak gördü. FETÖ'de süreci çok kışkırttı. FETÖ için bu sorunu çözmüş iktidarın daha muktedir olması demekti. Hükümet o sorunu çözseydi artık söz geçiremeyiz, bileğini bükemeyiz diye düşündü. Örgüt harekete geçti, 'Seni başkan yaptırmayacağız' söylemi, hendekler kazıldı, cinayetlerle süreci sabote ettiler. Bu çok açık. FETÖ'nün de kendine göre hesapları vardı. 1 yıl sonra darbe oldu. Kürtleri bir şekilde hükümetin yanında yer alması, örgütün karşı cephede durması onların da işine geliyordu. Gezi olayları oldu. Olayı kışkırtıp, büyüten FETÖ'cülerdi. Örgüt tam gücüyle Gezi olaylarına destek vermedi. FETÖ bundan ders çıkardı. Kürtler darbeye blok olarak destek vermedi, oyuna gelmedi. FETÖ süreci sabote etti. Herkes onların ihanet ettiğini gördü. Bugün terörle mücadeledeki destek onun için arkamızda vardı.

"Rastgele bir adamdan bahsetmiyoruz"

DEM şu anda gerçek aktör müdür? Vekillerini kim tayin etmektir. Bu süreçte daha görünür oldular, daha ön plana çıkıyor, söylemler ortaya koyuyorlar. Bu bile önemli değil midir? Bazen bölgedeki arkadaşlarla konuşuyor. Bazıları Öcalan için 'yaşlı adam, buna mı kaldı' diyorlardı. Çok kaba saba adammış gibi lanse ediliyor. Bir profil çıkarmak lazım. Rastgele bir adamdan bahsetmiyoruz. 40-50 yıllık bir örgüt neticede. Ulusal örgütler vardır bir de ulus üstü örgütler vardır. Suriye, Lübnan'da, Beka Vadisi'nde bu örgütün, Öcalan'ın faaliyetler yürüttüğünü biliyoruz. Birçok gizli servisle düşüp, kalkmış, farklı devletlerin desteğini görmüş bir adamı çok küçümseyip de hata etmemek lazım.

"Çok karmaşık ilişki ağları içerisinde varlığını koruyabilen bir örgüt"

Kim Öcalan? Hakkari'nin köyünden çıkıp eline silah almış adamdan bahsetmiyoruz. Ankara Siyasal Bilgiler'de okumuş bir adamdan bahsediyoruz. O dönemde, 70'li yıllar sol örgütlerin kurulma dönemidir. Mahir Çayan, Dev Yol, Dev Sol, öğrenci federasyonlarından yürüyen örgütlerdir. O dönemde bunların içinde bulunmuş, bir derneğin başkanı Öcalan. Temel felsefesi devrimci şiddet. Sol örgütlerin içinde Kürtçü versiyonunu üretiyor, Marksist-Leninist. O gün Çin-Vietnam denilen uzun süreli halk savaşı. Bunun Türkiye'de farklı evrelerini gördük. Doktrin ve stratejik planlama üzerinden giden yapıdan bahsediyoruz. Çok karmaşık ilişki ağları içerisinde varlığını koruyabilen bir örgüt. Böyle bakılınca rastgele bir adam değil.

"PKK'ya silah bıraktırırsa önemli nokta"

1999'da Öcalan yakalandı. Türk bayrağının önünde 'devletin hizmetindeyim' diyordu. En tükenmiş aciz haliydi. Ondan sonra yaptığı açıklamalar var, 'yeni bir sürece geçmemiz' lazım diyordu. Demokratik konfederalizmden bahsediyordu. Adamın en tükendiği andaki önerdiği şey. Konfederalizm üç dört ülkedeki yapıların birleştiren bir şey. En çaresiz göründüğü zaman sana yeni bir paketle geliyor. Bugünden bakarsak; o gün devrimci şiddet daha sonra devrimci halk savaşıydı. İlk gündeki stratejinin yansımasıydı. Burada Öcalan şu noktaya gelip de 'devrimci şiddet yok, silah yok, demokratik siyaset' noktasına geldiyse önemli noktadır. PKK'ya silah bıraktırırsa önemli noktadır.

"Suriye meselesi önemli"

Yaşlılık ayrı bir psikoloji. Ömrünüzü bir şeye adamışsınız, bir sürü plan yapmışsınız. Ömrünüz son döneminde bir şeye varmak istersiniz. O bir şey demokratik siyasetin önünü açacaksa buna fırsat vermek lazım. Biz demokratik zeminde yapacaklarımız yaptık. Onun dışında görüşmeler teknik mevzular. Türkiye'den unsurların çekilmesi, silahların bırakılması. Görüşülen bunlardır. Yoksa oturup da sen ne alacaksın ben ne vereceğim meselesi değil. Suriye meselesi önemli. Suriye'nin geleceği nasıl şekillenecek, PYD varlığı nasıl tasfiye edilecek? Bunun üzerinden bir formül üretiliyordur diye düşünüyorum.

"Abdullah Öcalan herhangi bir kişi değil örgüt açısından"

Bu Apoculuk hareketidir. Abdullah Öcalan herhangi bir kişi değil örgüt açısından. Öcalan vardır ondan sonra ikinci, üçüncü adam yoktur, ellinci adam vardır. Herkes sıraya girer. Önce bu Apoculuk hareketidir Öcalan'ın sözleri tesir eder. Kararlı bir şekilde talimat verse çoğu sabaha uykudan kalkamaz. Öcalan başka ülkelere kaçtı, farklı yerlere gitti, saklandı, hiç görünmedi ama onun örgütü olarak kurdu, örgüte etkisi devam etti. Burada herhangi birinin Öcalan'a rağmen tavır geliştirebileceğini sanmıyorum. Geçmiş dönemde Öcalan bir şey söyleyince Kandil mırın kırın etti. Örgüt, Kandil bilerek ayak diredi, elini yükseltmek içni bu tür şeyler yaptı geçmişte. Bugün o gün değil. Siyasi oyunlar çevirme günü değil. Bir noktaya gelindi. 'Yok Öcalan cezaevinde, onu dinlemiyoruz' laflarını kimse yemez. Amerika'nın ve birtakım güçlerin vasıtasıyla birtakım şeyler yapabilirler. Ama günün sonunda Apo örgüt üzerinde etkilidir. Eğer dinlememe gibi durum olursa iyot gibi ortada kalırlar.

"Devlet zayıf kalmadı"

Devlet mücadelede zayıf kaldığı için bu iş yapmıyor, devlet ezip geçiyor. Böyle siyasi manevraları bu süreçte kimse yutmaz. Devlet Bey de açıklama yaptı, bir an önce olması gerekir gibi. Çok uzayacağını sanmıyorum. Çok gecikmeden olur diye düşünüyorum. Örgütün ayak direyebileceğini sanmıyorum. Dünyanın gidişatı, bölgesel denklemde mesafe kat etmek lazım.

 


2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi


Günün öne çıkan haberleri...

TIKLAYIN - Ertuğrul Özkök: Devlet Bey Özlem Gürses'i iki defa aradı, “Geçmiş olsun” dedi

TIKLAYIN - Erdoğan, milletvekillerine “Öcalan” için böyle demiş: Ev hapsi diye bir şey yok, kendisi de çıkmak istemiyor, bebek katiline af yok

TIKLAYIN - Candan Yıldız | Beşiktaş Belediyesi operasyonu: Gözaltındaki iş insanı Aziz İhsan Aktaş kim, Diyarbakır’dan Beşiktaş’a nasıl ve kimle ulaştı?

TIKLAYIN - Günün spor manşetleri: "İşte Beşiktaş'ın hoca borsası", "Fenerbahçe'de yeni hedef Machida", "Romulo radara girdi"