T24 & İKSV
26 Mayıs-25 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen 'Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi'nin teması 'Serbest Mekân'. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu yürüttüğü Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü Kerem Piker yapıyor. Piker'in küratörlüğündeki 'Vardiya' kapsamında dünyanın dört bir yanından mimarlık öğrencileri Venedik'i ziyaret edecek, paylaşacak, üretecek ve bienali deneyimlemenin yanı sıra onun bir parçası haline gelecek. 10’ar kişilik gruplar halinde Venedik’e gelen her bir 'vardiya', ayrı bir konuda atölyeler gerçekleştirecek. Vardiya’ya katılan öğrencilerin yaptıkları işleri, öğrenciler, küratör ve atölye yürütücüleriyle gerçekleştirilen söyleşileri ve Vardiya’dan haberleri T24’ten takip edebilirsiniz…
Dünyanın en önemli mimarlık etkinlikleri arasında yer alan Venedik Bienali’nin Türkiye Pavyonu, Vardiya projesi ile takipçilerinin karşısına çıkıyor. Bu kapsamda 11. Vardiya öğrencileri 17. yüzyıldan bu yana seyahat, eğitim ve kültür ilişkisinin iç içe geçtiği Venedik'i 'yeniden çizdi.'
“Venedik’i Yeniden Çizmek” başlığı altında gerçekleşen Vardiya'da öğrenciler beş farklı bina için tamamen kurgusal yeni bir tarih yazarak, binaları yeniden çizdi.
Atölyenin yütücü ekibi Erdem Tüzün ve Eren Çıracı T24 için kaleme aldıkları yazıda yaptıkları çalışmaları şu sözlerle ifade etti:
"Seyahat, eğitim ve kültür ilişkisinin köklerinin Venedik ile kesişmesi 17. Yüzyıla kadar geri gidiyor. Klasik bir eğitimin tamamlayıcısı olarak genç aristokratların Grand Tour denilen bir Avrupa turuna çıktıklarını, Venedik’in bu seyahatin önemli bir parçası olduğunu biliyoruz. Seyahatlerinde gördüklerini analitik notlar ve çizimlerle kayda geçiren mimar Inigo Jones bu kültürel turun gelenekselleşmesinde öncü olmuştur. Inigo Jones ile yakın dönemde yaşayan bir başka ilginç kişilik ise Evliya Çelebi’dir. Çelebi’nin seyehatnamesi ise gerçek ve kurgusal arasında gidip gelen hikayeler ile doludur.
11. Vardiya kapsamında Venedik’e gelen katılımcılardan “Venedik’i Yeniden Çizmek” başlığı altında daha önce belirlemiş olduğumuz, Venedik’te yer alan beş farklı bina için tamamen kurgusal yeni bir tarih yazmalarını ve hikayeleriyle uyumlu olacak şekilde binaları yeniden çizmelerini istedik. Süreç boyunca katılımcılar önce ele aldıkları binaları gezdiler, eskizlerini yapıp fotoğraflar çektiler, çizimler yoluyla formel analizler yaptılar. Sonrasında ise ele aldıkları binaların parçalarından yeni formlar ve mekansal ilişkiler türeterek hikayeleriye ilgili çizimler yapıp gerçekliğin ya da gerçeğin ne olduğunun (post truth, fake news, alternative facts) dünya gündemini meşgul ettiği günümüzde kurgunun kavramsal bir mimari üretim aracı olarak potansiyellerini araştırdılar.
Atölyenin parçası olarak David Ruy ve Daniel Norell, Vardiya davetlisi konuşmacı olarak Francois Roche ve Peter Eisenman farklı bakış açılarıyla atölyeye katkı sağladılar."
Öğrenciler Vardiya'yı anlatıyor
Peki yürütücü ekibin anlatımlarını öğrenciler nasıl görüyor? Vardiya’yı deneyimleyen öğrenciler anlatıyor…
1) Vardiya nasıl gidiyor?
Coşku Özdemirci: Vardiya yoğun fakat oldukça öğretici geçiyor. Konumuz dolayısıyla hem Venedik’teki önemli binaları inceleme, hem de farklı konularda tartışma fırsatı bulduk. Bunlara ek olarak serginin de yavaş yavaş geliştiğini görmek oldukça çok yönlü ve heyecan verici bir süreç oluyor.
Cemil Çalkıcı: İlk iki gün Arsenale ve Giardini'deki pavilyonları gezdik. "Freespace" temasına farklı kanallardan yaklaşan pavilyonları gezmek oldukça ufuk açıcı ve besleyiciydi. Bienal kapanınca da hep beraber şehri keşfetmek üzere Venedik sokaklarına attık. Şehrin mimari dokusu, yaşayışı ve gastronomisine kısa bir dalış yaptık. Atölyemiz için seçtiğimiz binaları, yerlerine gidip eskizler yaparak ve fotoğraflar çekerek inceledik. Kısa zamanda tüm ekip çok iyi kaynaştı. Burada zamanın nasıl bu kadar nasıl hızlı geçtiğini anlayamıyorum.
Melodi Gülbaba: Venedik gibi bir şehri ve bienali deneyimlemek güzel ve keyifli bir süreç. Aynı zamanda konuşmalar da çok eğitici.
Beril Önalan: Vardiya ufuk açıcı ve yüksek tempoluydu.
Merve Akdoğan: Vardiya projesi bizim ekip de dahil herkese harika bir deneyim sağladı, her ne kadar bienaller 'free space' konusuna uzak olsa da Türk Pavyonu bizim için mekanları bu projeyle gerçekten 'free' hale getirdi!
Merve Uzuner: Vardiya gayet iyiydi. Ekip olarak çok iyi anlaştığımızı düşünüyorum. Son ürün istediğimiz gibi değildi belki (biz üretimini beraber yapabileceğimiz bir ürün hayal etmiştik) ama yine de çıkan sonuç ilgi çekiciydi.
Deniz Engin: Vardiya çok keyifli geçiyor, hem yeni bir şehir görmek, hem yeni insanlarla tanışmak hem de yeni şeyler öğrenmek çok heyecanlı.
Elif Kartal: Vardiya gerçek bir karşılaşma bağlamı ve sürekli olarak insan sirkülasyonunun bir arada olma etkenleri altında üretmenin heyecanını taşıyor.
2) Hiç tanımadığın insanlarla üretim sürecine girmek nasıldı?
Coşku Özdemirci: Farklı eğitim ve düşünce disiplinlerimden gelen insanlarla birlikte çalışmak kesinlikle hem üretimi, hem de fikir alışverişimizi çok zenginleştirdi. Sadece üretim demek doğru olmaz, aynı zamanda grubun çeşitliliği kısa sürede birbirimizi oldukça geliştirmemizi sağladı. Birbirimizden aldığımız yorum ve fikirler bizleri bir adım daha öteye taşıdı.
Cemil Çalkıcı: Birçoğumuz Venedik'e uçuş öncesi havalimanında buluşmuştuk zaten. Venedik'e varınca da diğerleriyle buluşup tanıştık. Sanırım katılımcılar olarak, aynı yerde yaşayıp berber keşfetme ve üretme deneyimini yaşamak, üretme heyecanımızla ve merakımızla birleşince çok çabuk kaynaştık. Neredeyse herkesin mimarlığa dair farklı soruları ve ilgileri olduğu için tartışmalar oldukça zengin geçiyor. Sürekli birbirimizle hem kişisel deneyimlerimizi ve ilgilerimizi hem de mimarlığa dair farklı yaklaşımlarımızı paylaşıyoruz böylelikle kendimizi birdenbire durmak bilmeyen bir öğrenme atmosferi içinde buluyoruz.
Melodi Gülbaba: Hiç tanımadığım farklı disiplinlerden eğitim almış, farklı şehirlerde yaşayan insanlarla 1 hafta geçirmek harika bir deneyimdi. Gruptaki tüm arkadaşlarımla müthiş bir uyum yakaladık.
Beril Önalan: Çok güzel bir etkileşimdi, Vardiya’nın en önemli yanı yeni insanlar tanımak ve beraber çalışmak oldu.
Merve Akdoğan: Gezdiğimiz her yer ve yaptığımız her iş ekip arkadaşlarım sayesinde harikalaştı. Aramızda tek bir anlaşmazlık dahi olmadan bir çok kafa açıcı sohbet ve paylaşımın içinde buldum kendimi. Şehir, Bienal ve çevremizdeki her şey bizi birbirimize daha çok yakınlaştırdı ve harika arkadaşlıklar edindik! Keşke daha kolektif bir atölye yürütülüyor olsaydı ve bireysel değil kolektif bir şekilde çalışsaydık, eminim hep birlikte harika bir iş çıkarırdık, tabii bu atölye özelinde bir yorum.
Merve Uzuner: Merak uydandırıcı ve gayet öğreticiydi. Öğretmenlerden ve yürütücülerden ve hatta konuşmacılardan daha fazlasını grup/vardiya arkadaşlarımdan öğrendim.
Deniz Engin: Herkesin farklı bir ilgi alanı, farklı uzmanlıkları olan insanlarla aynı iş üzerinde çalışmak birbirimize farklı şeyler katmamıza sebep oldu, bu yüzden böyle çalışmaların çok verimli olduğunu düşünüyorum.
Elif Kartal: Bir karşılaşma mekanı olan bienal de, herhangi bir mekanda, karşılaştığım insanlarla üretim yapmak gibiydi.
3) Vardiya projesinde bugüne kadar geçirdiğin süre içerisinde öğrendiğin en önemli şey ne oldu?
Coşku Özdemirci: Gerçekliğin mimari aracılığıyla manipüle edilebileceği.
Cemil Çalkıcı: Vardiya projesi sırasında kolektif üretme ortamının önemi bir kez daha anladım.
Melodi Gülbaba: Birlikte Venedik'te olduğun insanlarla etkileşimin, bienaldeki eserleri birlikte yorumlaman, şehirde geçirdiğin sürenin sana bambaşka bir rutin yaşatması bana öğrettiği en önemli şeydi.
Beril Önalan: En önemli şey disiplin olarak mimarlığın yeni bir şeyleri jenere etmekteki gücünü görmek oldu.
Merve Akdoğan: Karşılaştığım her zorluğa karşı "Chill man!" diyebilmek olabilir (gülüyor)
Merve Uzuner: Soru sorabilmek cevap alabilmekten daha önemlidir.
Deniz Engin: Beraber çalışmak, bienal gezmek, çalışmaları beraber yorumlamak, beraber tartışmak.. kısacası beraberlik.
4) Vardiya’nın mimarlığı yapı yapmanın ötesine taşıdığı yorumuna katılıyor musun? Mimarların, yapı tasarlamanın ötesinde bir konumları var mı olmalı mı?
Coşku Özdemirci: Mimarlık sadece inşaa ettiğimiz somut yapılardan oluşan bir alan değil. Altında yatan teorinin zenginliği mimarlığı bu kadar özel yapan nedenlerden biri. Bienal de zaten bunu mümkün kılan ve destekleyen bir platform. Vardiya ise bu platformda öğrencilere söz hakkı vererek bir adım daha öteye taşıyor bunu. Mimarlığın yapı tasarlamaktan öte olduğunu bizlere em yakından deneyimleme şansı veriyor.
Melodi Gülbaba: Tamamen katılıyorum.
Beril Önalan: Kesinlikle, modernizmin dünyayı değiştirme idealinden bağımsız olarak mimarların da birey ve vatandaş olarak toplumsal sorumlulukları olduğuna inanıyorum.
Merve Akdoğan: Atölye esnasında da birçok kez tartıştığımız gibi, evet mimarlık yapı yapmanın ötesinde bir yerlerde kesinlikle. Ancak bir iş her ne kadar sosyal ve politik bir iş olsa da hayatı değiştirebilecek şey mimarlık değil, örneğin Türkiye pavyonu her ne kadar 120'den fazla öğrenciye "free" bir mekan sağlamış olsa da bir çok mimar ve mimarlık öğrencisi hala, konusu "free space" olan bir bienali para vererek geziyor! Belki Türkiye Pavyonu olarak ortaya farklı ve eleştirel bir şey koyduk ama varolan sistemi değiştiremedik. Bu tarz işleri daha çok görmeye başlamak daha iyi tabii ki, yani mimarın her zaman sosyal ve politik bir yönü olmalı. Sistemi değiştiremiyor olmak demek, sistemi eleştiriyor olmanın güzelliğinden bir şey eksiltmiyor.
Merve Uzuner: Kesinlikle katılıyorum. Bir hocam bana herkes bina yapabilir önemli olan mimarlık yapabilmek demişti. Mimarlık yapmak için de birilerinin sorular sorması gerekiyor. Birilerinin de cevaplar araması. Vardiyanın bu cevapları aramada etkin rol oynayan bir proje olduğunu düşünüyorum.
Deniz Engin: Mimarlığın sadece yapı tasarlayan bir disiplin olduğunu düşünmüyorum, çok fazla sosyal yönü olan bir alan; vardiyanın bu yönü güzel yansıttığını düşünüyorum.
Elif Kartal: Mimarlık evrensel izler taşıyan bir çeşit manifestolar bütünüdür ve bir çok alt kümesi vardır. Dolayısıyla mimarlar sadece yapı yapar gibi bir durum söz konusu değildir. Mimarlık eğitimi alan kişi sanatın herhangi bir alanında mimarlık yapabilir. Zaten mimarlık öğrencileri bunun bilincinde yetiştirilirler. Bence mimarlık bu bağlamda çok romantik bir meslek. Vardiya ise bu sene konu seçilen freespace temasını oldukça iyi kavrayarak mimarlığın başka bir kümesinden bakabilmiş bir proje. İyi bir karşılaşma, duygu yüklü, heyecanlı kapılara açılan bir çok farklı noktalara değinmiş ve mimarlığı yapı yapmanın ötesinde mimarlığın başka bir yönünü ifade etmiş güçlü bir proje.
5) Venedik Mimarlık Bienali’nin bu seneki küratörü sen olsan hangi temayı seçerdin?
Coşku Özdemirci: Kadınların ve kadın mimarların mimarideki konumlarını inceleyebileceğimiz bir tema seçmek isterdim.
Melodi Gülbaba: Venedik'in geleceğine dair bir tema seçerdim. Olası senaryolar, neler yapılmalı, neden yavaş yavaş yok oluyor gibi soruları irdelerdim.
Beril Önalan: Seçimlerle beraber dünya genelinde yükselişe geçen milliyetçi politik rejimlerin kentsel ve kamusal mekana etkileri ve pratikleri üzerine bir temada çalışırdım.
Merve Akdoğan: Galiba Bienalin kendisiyle daha tutarlı bir tema seçmeye çalışırdım, ve bu kadar genel bir söylemde bulunmazdım. Zira böyle bir söylem sonrasında tatmin edicilik de zorlaşıyor.
Merve Uzuner: Political architecture. mimarlığın, siyaset çizgisinin neresinde yer aldığını görmek ilginç olabilirdi.
Deniz Engin: Günümüzde çok tartışıldığı, farklı çok fazla görüş olduğu için mimarlık, beden ve cinsiyet üzerine çalışılmasını isterdim.
Elif Kartal: Bir tema ismi vermek yerine bu kadar içimizden ve bu kadar bizden bir meslek olan mimarlığı daha az teknoloji ile görebileceğim bir bienal olsun isterdim.
6) Venedik’ten döndüğünde ilk olarak ne yapmayı planlıyorsun?
Coşku Özdemirci: İlk önce Venedik’te aldığım notlar, eskizler ve çektiğim fotoğrafları düzenlemek ve üstünden geçmek istiyorum. Bu kadar yoğun bir çalışma ve öğrenme sürecinin ardından bunları sindirmek ve içselleştirmek benim için önemli.
Cemil Çalkıcı: Venedik'ten döner dönmez yarım kalan bitirme proje hazırlıklarıma devam etmeyi planlıyorum.
Melodi Gülbaba: Çalıştığım işime geri döneceğim.
Beril Önalan: Gördüğüm yapıları çizerek daha iyi anlamaya çalışmak.
Merve Akdoğan: İlk birkaç gün zorlanacak olsam da yarım kalan işlerime devam etmek ve ilerleyen projelerimi bu bir haftalık ilham verici gezi sonrası topladığım materyaller ile geliştirmek.
Merve Uzuner: Uzun uzun uyumayı planlıyorum. Mezuniyetimden beri bu kadar yoğun çalıştığım bir hafta daha hatırlamıyorum :)
Deniz Engin: Bulunduğumuz hafta boyunca tartışılan konular hakkında daha fazla okumak istiyorum.