Sağlık

Uyku felci nedir, neden olur, nasıl tedavi edilir?

Uyku felci (karabasan), tablolara ve korku hikâyelerine ilham veren bir olgu. Araştırmacılar insanların rüyalardan neden hareket edemeyerek uyandıklarını ve bazen halüsinasyon görmeye devam ettiklerini anlamaya başlıyor

26 Eylül 2024 13:39
 
 
Luke Mintz | BBC Future

Uyku felcini ilk kez genç bir kızken yaşamıştım. Sabahın erken saatleriydi, okula gitmek için kalkmama birkaç saat vardı. Uyandım ve yatakta dönmeye çalışırken hareket edemedim; vücudum felç olmuştu.

Beynim uyanık olsa da kaslarım hâlâ uykudaydı. Yatak odam sanki daralıyor, duvarlar üzerime geliyordu; paniklemiştim. Yaklaşık 15 saniye sonra felç hâli geçti. 

Sonra bunun uyku felci olduğunu öğrendim. Vücut geçici olarak felç kalırken beynin bir kısmının uyanık kaldığı bu durum oldukça yaygın. O ilk ürkütücü deneyimin ardından birkaç gecede bir uyku felci yaşadım ama her defasında daha az korkutucu hale gelmişti.

Ama uyku felci hayatı çok daha fazla etkileyebilir ve bazıları bunu korkunç halüsinasyonlarla yaşayabilir. Konuştuğum 24 yaşındaki bir hasta, 18 yaşındayken yaşadığı deneyimi şöyle anlatıyordu:

"Uyandığımda hareket edemiyordum. Perde arkasında saklanan çirkin bir yaratık göğsümün üzerine atladı. Başka bir boyuta girdiğimi sandım. En korkuncu da çığlık atamıyordum. O kadar canlı, o kadar gerçekti ki!"

Uyku felcinin birçok sanat eserine konu olduğu düşünülüyor: John Henry Fusseli'nin Kabus tablosu da bunlardan biri

Eski ve yaygın bir olgu

Şeytan, hayalet, uzaylı, tehditkâr davetsiz misafirler, hatta ölü akrabaların halüsinasyonunun yanı sıra kendi vücutlarından bazı parçalarının havada uçuştuğunu ya da bedenlerinin bir kopyasının yanlarında yattığını görenler de var. Bazıları melek görüp dini bir deneyim yaşadıklarına inanıyor.

Araştırmacılar bu halüsinasyonların bir zamanlar Avrupa'da cadılara olan inancı körüklemiş olabileceğini ve hatta günümüzde uzaylılar tarafından kaçırılma iddialarının arkasında olabileceğini düşünüyor.

Edebiyat tarihinde bu tür olaylara ilişkin çok sayıda renkli tasvir bulunuyor. Mary Shelley'nin Frankenstein'daki bir sahneyi yazarken bir uyku felci tablosundan esinlendiği anlaşılıyor.

Harvard Üniversitesi'nde uyku araştırmacısı olan ve tedavi yollarına ilişkin ilk klinik çalışmayı 2020'de tamamlayan Baland Jalal, uyku felci için "Eskiden göz ardı edilen bir olguydu ama son 10 yılda artan bir ilgi var" diyor.

Jalal, bugün bu durumu araştıran bir avuç uyku uzmanından biri. Uyku felcinin nedenleri ve etkileri hakkında daha sağlam bir tablo sunmayı ve bu durumun insan beyninin gizemleri hakkında ne ifade ettiğini bulmayı umuyorlar.

Klinik psikolog Brian Sharpless 2011'de Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde yaptığı kapsamlı çalışmayla uyku felcinin yaygınlığını ortaya koydu.

Çalışma, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 8'inin bu olguyu yaşadığını, bu oranın üniversite öğrencilerinde yüzde 28'e, psikiyatri hastalarında ise yüzde 32'ye kadar çıktığını gösteriyordu.

Cadı avı 1550-1630 yılları arasında Avrupa'da doruğa çıktı. Amerika'da ise 1692-93 yıllarında ülkenin kuzey doğusundaki Salem kasabasında 'cadılık ve büyücülük' gerekçesiyle başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere çok sayıda insan mahkemelerde yargılandı ve ölüme mahkum edildi.

Uyku felcinin nedeni

Bu durumu yaşadıktan sonra bazıları doğaüstü ve hatta paranormal açıklamalara yönelse de Jalal, nedenin çok daha basit olduğunu söylüyor.

Geceleri vücudumuz uykunun dört aşamasından geçer. Son aşamaya hızlı göz hareketi uykusu ya da "REM" denir. Bu, rüya gördüğümüz zamandır. REM sırasında beyin, muhtemelen rüyalara göre hareket edip kendimize zarar vermemizi önlemek için kasları felç eder.

Ancak bazen (bilim insanları hâlâ nedeninden emin değil) beynin duyusal kısmı REM'den erken çıkıp kendinizi uyanık hissettirir. Beynin alt kısmı ise hala REM'dedir ve kaslarınızı felç etmek için nörotransmitterler göndermeye devam eder.

Jalal bunu, "Beynin duyusal kısmı aktif hale gelir. Zihinsel ve algısal olarak uyanıyorsunuz ama fiziksel olarak hâlâ felçsinizdir" diye açıklıyor.

Uyku felcini birçok insan için alıştıkları bir durum olarak değerlendiren Oxford Üniversitesi'nde uyku profesörü Colin Espie, "Bu biraz uyurgezerliğe benziyor; uyurgezer insanların çoğu hiç doktora gitmiyor. Bu aile içinde bir sohbet konusu olarak kalıyor" diyor.

Ancak şanssız bir azınlık için bu durum daha ciddi sorunlara yol açabiliyor. Sharpless'ın araştırması, uyku felci yaşayanların yüzde 15 ila yüzde 44'ünün "klinik olarak önemli sıkıntı" yaşadığını ortaya koydu.

Sorunlar genellikle durumun kendisinden ziyade uyku felcine nasıl tepki verdiğimizden kaynaklanıyor.

Hastalar gün boyunca bir sonraki nöbetin ne zaman geleceğiyle ilgili endişe yaşıyor.

Espie, bunun bir tür panik atağa dönüşebileceğini söylüyor. En ciddi vakalarda ise uyku felci narkolepsinin bir işareti olabilir.

Narkolepsi, beynin uyku ve uyanma düzenini düzenleyemediği ve kişinin uygunsuz zamanlarda uykuya dalmasına neden olan daha ciddi bir rahatsızlık.

Tedavi

Doktorlar, uyku yapısı parçalandığı için uykusuz kaldığınızda uyku felci geçirme olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor. Bazı hastalar da sırt üstü yattıklarında daha fazla bu durumu yaşadıklarını söylüyor, ancak bu konuda belirli bir açıklama yok.

Uyku felcinin tedavisinde en yaygın yaklaşım eğitimseldir: Hastalara bu durumun nasıl meydana geldiği basitçe anlatılır ve tehlikede olmadıkları konusunda güvence verilir.

Bazen bir tür meditasyon terapisi kullanılır. Amaç, hastanın yatağa gitme konusundaki endişesini azaltmak ve uyku felci geldiğinde sakin kalmaları için onları eğitmektir.

Daha ciddi vakalarda, normalde depresyon tedavisinde kullanılan ancak REM uykusunu bastırma gibi bir yan etkisi olan seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) dahil olmak üzere ilaçlar uygulanabilir.

En dramatik ve etkisi uzun süren uyku felci atakları gerçekçi halüsinasyonlarla gelenlerdir. Bunlar korkuya yol açsa da bilim insanları aynı zamanda insan beyni hakkında önemli veri sunduklarını düşünüyor.

Beyin kendi açıklamasını yaratıyor

Uyku felcine girdiğinizde, beyninizin motor korteksi vücuda sinyaller göndermeye başlar ve hareket etmesini söyler. Ancak kaslar felçlidir ve bu yüzden beyin karşılığında herhangi bir geri bildirim sinyali almaz.

Jalal bu durumu, "Bir uyumsuzluk vardır... benlik parçalanmış, bozulmuştur" diye açıklıyor.

Sonuç olarak, beyin "boşluğu doldurur" ve kasların neden hareket edemediğine dair kendi açıklamasını yaratır.

Bu yüzden pek çok halüsinasyonda bir yaratığın göğse oturduğu ya da vücudu aşağı doğru bastırdığı fikri doğar.

Bu da evrimci bilim insanları arasında popüler bir düşünce olarak insan beyninin "hikâye anlatma makinesi" olduğu yönündeki fikri güçlendiriyor.

Dünyanın büyük ölçüde rastlantısal olduğu fikrini kabullenmekte zorlanıyoruz ve bu yüzden beynimiz sıradan olana anlam bulma çabasıyla dramatik anlatılar tasarlıyor.

Londra Üniversitesi Goldsmiths'te anomalistik psikoloji araştırma biriminin başkanı olan Christopher French, on yıldan fazla bir süreyi dünyanın dört bir yanında bu halüsinasyonları yaşamış insanlarla konuşarak ve gördüklerini kaydederek geçirdi. French "Ortak temalar var, ancak aynı zamanda büyük miktarda kendine özgülük, değişkenlik de var" diyor.

Halüsinasyonlar kültürden büyük ölçüde etkileniyor görünüyor. Kanada'nın bir bölgesinde göğsünüzün üzerinde oturan bir "Yaşlı Cadı" iken, Meksikalılar göğüslerinde yatan bir "ölü adam", Türkler gizemli ve hayaletimsi bir yaratık olan "Karabasan"ı tarif eder; İtalyanlar da genellikle cadı halüsinasyonu görürler.

Bu durum, insanların kültür ve beklentilerinden büyük ölçüde etkilenen sosyal hayvanlar olduğu fikrini güçlendiriyor.

Halk arasında "al basması" olarak da bilinen karabasan olgusuna bilim dünyasında uyku felci deniyor

Kültürün yarattığı korku

Jalal, Danimarka ve Mısır'da benzer yaş ve cinsiyet dağılımına sahip gönüllüler arasında yaptığı çalışmalarda semptomları karşılaştırmış ve uyku felcinin ortaya çıkış biçiminde kültürel bir uçurum olduğunu görmüştür.

Mısırlıların uyku felci geçirme olasılığı Danimarkalılardan çok daha yüksekti (yüzde 25'e kıyasla yüzde 44) ve buna doğaüstü bir açıklama getirme olasılıkları daha fazlaydı.

Jalal'ın teorisine göre doğaüstü korkusu insanların uyku felcinden daha fazla korkmasına neden oluyor ve bu kaygı da zihinle beden arasındaki yakın kaynaşmanın bir göstergesi olarak bu olgunun gerçekleşme olasılığını artırıyor.

"Kaygı ve stres yaşadığınızda uykunuz daha parçalı hale gelecektir, bu nedenle uyku felci geçirme olasılığınız daha yüksektir" diyor ve ekliyor:

"Diyelim ki büyükanneniz size 'Yaratık böyle görünüyor, geceleri geliyor ve size saldırıyor' dedi. Bu korku nedeniyle aşırı uyarılırsınız, beyninizin korku merkezleri aşırı tetikte olur. Ve bir de bakmışsınız ki REM uykusu sırasında 'Bir şeyler ters gidiyor, hareket edemiyorum, yaratık burada' diye hissediyorsunuz.

"Öyle görünüyor ki kültür gerçekten de böylesi bir çarpıcı etki yaratabiliyor."